De ki; akla hayale gelebilecek bütün arıtma araçlarımla, arıtma yöntemlerimle yirmi birinci yüz yılın Müslümanlarının hayatlarına müdahil oldum, tüm işlerini ve gidişlerini kötüden iyiye, şerden hayıra, günahtan sevaba çevirmek istedim ama bir santim yerlerinden oynatamadım.
De ki; benim alamet-i farikam olan, olmazsa olmazım olan Oruç ibadeti ile, hayatlarına çekidüzen vermek istedim, aç ve açıktaki kardeşlerinin halleri ile hallensinler istedim, yetim ve yoksul kardeşlerinin halleriyle hallensinler istedim ama, her yıl olduğu gibi yine imkanı olanlar bir birlerini iftar sofralarında ağırladı, yine açlar ve yoksullar açlık ve yoksullukları ile başbaşa bayrama ulaştılar.
De ki; Her sene olduğu gibi yine beni 'Kur'an ayı' olarak andılar, bir birlerine anlattılar, Kur'an'ı bolca okudular, bolca dinlediler ama anlamaya yönelik bir gayretleri olmadığı için, benim hayatlarına girişim ile çıkışım arasında hiçbir değişiklik olmadı.
De ki; çokca ve sıkça okuyup dinledikleri hayat kitabında; "Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar" (Âl-i İmran: 100) mesajını anlamadan okuyup dinledikleri için tutum ve tavırlarında hiçbir değişiklik olmadan bayrama çıktılar.
De ki; hayatlarına müdahil olmam sebebi ile daha çok okuyup dinledikleri Kerim Kitapta şu mesajı sürekli tekrarladıkları halde, hallerinde asla bir değişiklik olmadı:
"Sonra bu mucizenin ardından kalpleriniz katılaştı, taş gibi, hatta daha da katı oldu. Hâlbuki taşın öylesi vardır ki, ondan ırmaklar fışkırır; öylesi vardır ki, yarılıp içinden su akar; öylesi de vardır ki, Allah'a olan saygısından dolayı yuvarlanır. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir." (Bakara: 74).
De ki; benim hayatlarına girişim ile birlikte belki birçoğu belli saatler arasında yemeye ve içmeye ara verdiler ama dilin afetlerine ara vermediler, elin afetlerine ara vermediler, gözün afetlerine ara vermediler.
De ki; zekâtla ilgili ayetleri sadece güzel sesli hafızların sesinden dinleyip mest oldular, infakla ilgili ayetleri güzel sesli okuyucuların sesinden dinleyip kendilerinden geçtiler ama içinde yetimin de, yoksulun da, miskinlerin de hakkı bulunan mallarının zerresinden vaz geçmediler, kuruşunu paylaşmadılar, onlar dinledikleriyle kaldılar yoksul kardeşleri de yoksullukları ile baş başa kaldılar.
Ey Ramazan gider isen…
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024