Eylül ayı sıkıntılı bir ay. Sevdası olsa bile edebiyata yansıması hüzün kokar. Siyasetteki izdüşümü ise, kasvetli mi kasvetli. Sivas Kongresi hariç bu ay için olumlu şeyler hatırlamıyor ve de yaşamıyoruz.1955 yılındaki 6-7 Eylül hadiseleri; 1961'de Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun idam edilmeleri; 12 Eylül 1980 darbesi; yine Eylül ayı içindeyiz ve yaşadığımız şu günlerde ortalık kan gölüne dönmüş.Sonbahar vurgunu mu, desek? ne desek bilmem de; bilmemiz gereken, Eylül travmalarından ders çıkarmamız. 6 Eylül 1955 günü, Atatürk'ün Selanik'teki evinin bombalanması haberinin yayılmasından sonra azınlıklara karşı başlatılan yağma, talan ve yıkım, facia görünümündeydi. Bu olaylar yeterince soruşturulup ortaya çıkarılmamıştır. Olayların arkasında Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı Özel Harp Dairesi olduğu öne sürülmüştür.27 Mayıs İhtilâli sonrasında Yassıada'da kurulan ve bir yargı garabeti olan mahkemede 6-7 Eylül olaylarının sorumlusu DP (Demokrat Parti) yönetimi olduğu gerekçesiyle Adnan Menderes cezalandırılmıştır.Ülkeyi karıştırmakla görevlendirilmiş olanların bugün Kürt yurttaşlarımıza yönelik tertiplerine karşı uyanık olmamız gerekir. Alevi yurttaşlarımız için de körüklenen nefret söylemleri, eylem girişimleri aynı kafanın mahsulüdür.Sömürgeci/emperyalist devletlerin boş durmadığı bir sır değildir. 6-7 Eylül olaylarında İngiltere'nin rolü olabileceği yazılmış bir konudur. İngiltere'nin Kıbrıs'taki çıkarları bunu düşündürmektedir.IŞİD için de arkasında kimi güçlerin olduğu yazılıp çizilmekte, hatta Suriye'de terörist faaliyette bulunduğu iddiasıyla Londra'da yargılanan Bherlin Gildo adlı İsveçlinin davasındaki raporlar teröristlerin CIA ile işbirliği içinde bulunduklarını ortaya koymaktadır. The Guardian gazetesinde yer alan ayrıntılı haberler de bunu doğrulamaktadır.Muhalif, isyancı terör gruplarına, Kaddafi'yi devirmek için, Libya'da "silahsız yardım" etiketiyle, çelik yelek ve askeri araçlar da dahil olmak üzere lojistik destek ve gizli "kitlesel düzeyde silah" yardımı CIA işbirliğiyle yapıldığı, keza Suriye'de aynı şekilde teröre destek verildiği raporlarla tespit edilmiştir.Emperyal güçlerin içimizdeki işbirlikçileriyle mücadelenin önemi ortadadır. Bu işbirlikçileri ve bunlara bilerek ya da bilmeyerek destek olanları halkımıza iyice anlatmamız gerekir.Ülkemiz jeopolitik ve jeostratejik önemi nedeni ile devamlı bir tehdit altındadır. Tarihin her döneminde süper güç olmak ve dünya politikasına yön vermek isteyen sömürgeci devletler ve de bunların sultasındaki çok uluslu topluluklar topraklarımız üzerinde güçlü bir devlet oluşumunu kendi çıkarları açısından arzu etmemektedirler.Toplumun her kesim ve kesitini tehdit konusunda bilinçlendirmek, Eylül ayının hüznünü mutluluğa çeviren Sivas Kongresi'nin heyecanını yaşamak olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023