Hayat pahalılığı, zamlar, geçim sıkıntısı, işsizlik...
Bir hükümetten beklenen olmazsa olmaz icraat, yukarıda saydıklarımıza çözüm üretmesidir.
Ama nafile.
Ne yapsalar ülkeyi içine soktukları girdaptan bir türlü çıkartamıyor bu hükümet. Hayır, daha önemlisi böyle giderse koltuk da gidecek asıl kâbus bu!
İşte cumhuriyetin güzelliği de burada aslında. Nasıl yani derseniz; Cumhuriyet sayesinde ülkeye ve millete zarar vermeye başlayan hükümetler yenisiyle değiştirilir. Böylece ülke daha büyük bir felakete sürüklenmeden yoluna devam eder.
Gelelim fahiş fiyat konusuna...
Fahiş fiyatların müsebbibi olarak 5 market zinciri gösteriliyor AKP tarafından. Derhal bir görevlendirme ile bu marketlerin fiyatları denetlenmeye başlandı. Hala arıyorlar fahiş fiyatların müsebbibini, fakat bulamadılar. Bu kafayla da asla bulamazlar!
Bulamazlar çünkü kendileri de fahiş fiyatların asıl sebebini çok iyi biliyorlar. Marketleri veya pazarcıları zan altında bırakmak vatandaşın gözünden asıl suçluyu kaçırmaya çalışmaktan başka bir şey değil.
Asıl suçluyu veya suçluları gözden kaçırmaya çalışmak! Peki, kimdir asıl suçlu?
Asıl suçlu AKP'nin ekonomi politikalarıdır. Son bir kaç yılda yaptıkları değil tabi ki, yıllardır sürdürülen yanlış politikaların neticesidir fahiş fiyatlar.
Hani Cumhurbaşkanı diyor ya, faiz sebep enflasyon sonuç diye; işin doğrusu, AKP sebep fahiş fiyatlar sonuçtur.
AKP'nin iş başına geldiğinde yaptığı birinci yanlış, devlete ait kuruluşları özelleştirmesidir. Bazıları buna peşkeş çekilmesi de diyor. Yapılan bu yanlış ile devletin gelir kalemleri özel şirketlere devredilmiştir ve devletin piyasaları kontrol gücü şahıslara aktarılmıştır. Yani fiyatları önceden devlet belirlerken şimdi vatandaş küresel sermayenin insafına terk edilmiştir. Ayrıca devletin üretimden çekilmesi ithalatın yolunu açmış ve bizi dışa bağımlı bir ülke haline getirmiştir.
AKP'nin yaptığı bir diğer yanlış da borçlanma yoluna giderek piyasada sahte bir rahatlama oluşturması oldu. Faizle sıcak para elde eden AKP hükümeti aynı yolla sade vatandaşlarını da kredi yoluyla bankalara borçlandırdı. Böylece devlet ve millet AKP eliyle küresel sermayenin kucağına oturtuldu.
Önce ithalat ile dolara bağımlı hale getirilen Türkiye, daha sonra borçlanma yoluyla faiz batağına sokuldu. Yani yüksek kur ve yüksek faiz sarmalına girmiş olduk.
Gelir olarak elinde hiç bir şey kalmayan hükümet mecburen çareyi vergileri artırmakta ve vergi çeşitlerini çoğaltmakta buldu. ÖTV ve KDV gibi dolaylı vergiler AKP hükümetinin prensleri haline geldi. Fakat bu vergiler yüzünden fiyatlar aşırı yükselmeye başladı. Örneğin bir otomobil almak için Türk vatandaşı üç otomobil parası ödemek zorunda kaldı. Aynı şey cep telefonundan bilgisayara, mazottan elektriğe kadar her ürün için geçerli. Haliyle hayat daha da pahalılaştı.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, fahiş fiyatların asıl sebebi;
1- ÖTV
2- KDV
3- Yüksek faiz
4- Yüksek kur
5- İthalat'tır.
Zincir marketlerde denetleme her zaman yapılsın bu ayrı bir konu fakat fahiş fiyatların nedeni olarak 5 zincir marketi göstermek saçmalıktır.
Siz, ÖTV'yi ve KDV'yi kaldırın, ithalata "dur" deyin, faiz ve kur sarmalından kurtulun bakın fiyatlar nasıl düşüyor.
Peki, bunları bu sistemle yapmak mümkün müdür? Asla değildir.
Bunları yapabilecek sistemin adı Milli Ekonomi Modeli'dir. Uygulayacak olan kadrolar Bağımsız Türkiye Partisi Lideri Sayın Hüseyin Baş ve ekibidir.
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022