Dalgalanma nisan sonunda başladı. Merakla herkesin beklediği şey ise haziran ayı cari açığının ne olacağı. Kurdaki artışın 2006'ya ilişkin açıkları ne kadar etkileyeceği konusunda haziran verileri bizlere ipuçları verecek. Havuç yüzü görmeden ithalat sopasıyla son birkaç yıldır acımasızca cezalandırılan yerli sanayicimizin kolay kolay kendine gelebileceğini tahmin etmiyorum. Beklenen fayda ithalatı kısmaksa bu durumun, büyümeye ilişkin en küçük ihtimalin ithalata endeksli olduğu bu çarpık ekonomik yapıda başka büyük sorunları getireceği, bir olasılık değil kaçınılmaz bir sonuç olacaktır. Dünya piyasalarındaki likidite bolluğuyla 3-4 yıldır avunan piyasalar girilen bu yeni süreçten sağ salim çıkabilmenin derdine düştüler. B plansız, "varlığım sıcak para varlığına armağan olsun" imanının test edilme dönemi geldi çattı. "Kurzede" yazarlardan bazıları canını Dünya Kupası'na zor attı. Hatırlarsanız 2000 Kasım Krizi'yle 2001 Şubat Krizi peş peşe gelmişti. Girilen bu zor dönemin hemen başındaki ilk dalgadan 0.25'lik bir devalüasyon nemi kapan ekonomimiz kırılganlık bakımından dünyadaki en narin ekonomi haline 3,5 yılda adım adım getirilmişti. Bakalım kasım ile şubat arasındaki 3 aylık mesafe bu sefer kaç ay olarak tecelli edecek.Dünyada ve ülkemizde son zamanlarda en çok konuşulan konu faizlerdi. Yeni dünya düzeninde finansal piyasalar dünyada dolaşan sıcak para için otobana çevrilmiş, herkes pür dikkat FED'in açıklayacağı faiz artırım oranlarına konsantre, 0.25'lik artışlar domino etkisine sahip ve ülke ekonomilerini bilinmez dipsiz kuyulara doğru çekmekte. Faizlerin bir merkezin otomatiğine bağlandığı girift faiz bilmeceleri, bulmacaları var önümüzde. İktisatçılar, spekülatörler, iş dünyası temsilcileri ve herkes kendine göre faiz oranının ne olması gerektiğine ilişkin görüşler sunmakta fakat faiz kendisinden beklenen dengeleme işlevini bir türlü yerine getirememekte. Böyle bir labirentte yolunuzu şaşırmamanın bir tek yolu var. Bu labirente hiç girmemek, faizin parayı belli ellerde tekelleştirme özelliğinin ve yaptığı tahribatın ekonomileri çıkmaz sokaklara sürüklediğinin teşhisini yapan Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli kitabını bir daha bir daha okumak, okuyup moral depolamak.
Serdar Peker / diğer yazıları
- Domuz jeltini / 09.07.2012
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007