Emtianın faiz sebebiyle belirli ellerde dolaşması, işsizliğin de sebebidir. Zira parasını faize verenler, o para ile iş yapma imkânından mahrum olarak işsiz bir şekilde bekler. Hem tembelliğe alışır, hem âtıl kaldığı için kendine ve insanlığa hayırlı hizmetleri sunamaz. Öte yandan, emtiayı stok edenler, haksız yere olağanüstü maddî imkânlara kavuşur ve bu maddî gücü insanlara bir üstünlük vesilesi ve bir baskı aracı olarak kullanmaya başlar. Bu hal, toplumda zıtlaşma, cepheleşme ve cedelleşme hareketlerine vesile olur. Neticede, sosyal bünyede insanlar arasında hasedlik, kin, buğz gibi tehlikeli mânevî hastalıklar yerleşir. İşin neticesinde sıcak çatışmalara kadar varan düşmanlıklar baş gösterir.Görülüyor ki faiz, her türlü kötülüğü hazırlayan, içtimâi ve iktisâdî dengeyi kökünden sarsan bir mikrop yuvası, bir içtimâî felâkettir.Diğer taraftan faiz, "karz"ı hasen" denilen Allah için yardımlaşma şuurunu da ortadan kaldırır. Faziletlerin yerini menfaat ve çıkar hesapları alır. Ve faiz, insanı egoist ve dengesiz yapar. İnsanlık için feragat ve fedakârlık ruhunu öldürür. Allah için hizmet ve ihlâs, faizin ürettiği çıkarcı zihniyet sebebiyle tamamen zedelenir, hatta ortadan kalkar.İmam Rıza; borçta faizin haram olmasının sebebi hakkında şöyle buyurmuştur: "İyiliğin ortadan gitmesi, malların ise telef olmasına, halkın faydalanmaya ve kâra rağbet edip borç vermeyi ise terk etmelerine sebep olduğundan dolayıdır. Borç, yapılan iyiliklerdendir. Bunda (faizli borçta) fesat, zulüm ve malların yok olması vardır." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Rıza, s.323).Elhasıl faiz, öyle bir iktisâdî ve içtimâî felâkettir ki; onun cemiyette açtığı, yaraların psikolojik ve sosyolojik sahada yaptığı tahribatın tarifi mümkün değildir. Kısaca faiz mantığı, hak ölçülerle bir nevi savaşı tırmandırır. Bu yüzden, faizle iştigal edenlerin Allah ile harp halinde olduğu gerçeği haber verilmiştir.Bu büyük felâket, Vedâ Hutbesi'yle de dile getirilerek faizin her türlüsünün kaldırıldığı vurgulanmıştır.Günümüz dünyasında, özellikle ekonomik sömürünün temelinde faizin olduğu, artık ittifak edilen bir husus olmuştur.Bir de; beynelmilel kapitalizmin getirdiği, faizli, enflasyonlu, karaborsacı; kuvvetlinin hakimiyetini koruyan haksız iktisâdî düzenlemeler sebebiyle mülkiyet hakkı ciddi şekilde ihmal edilmekte, mal emniyeti ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadır.İşte İslâm, âdil mesajı ve yetiştirdiği kâmil insanı sayesinde bütün bu haksızlıklara 'dur' demektedir. Kalıcı çare budur. Aksi halde sorunlar daha da büyüyecektir. (Prof. Dr. Haydar Baş, Veda Hutbesinde İnsan Hakları, s.49).İnanan insanlar bulundukları beldelerde maddî bağımsızlıklarını da kazanmak durumundadır. Müslümana yaraşır bir dayanışma ve ortaklık içerisinde ülkesindeki pazara Müslüman hâkim olursa, haksız kazanç, faiz, karaborsacılık vs. gibi zulümlere mâni olacağından, hem zulmü önlemiş, hem zenginliğiyle İslam'a hizmet etmiş, hem de maddî güç kaynaklarına sahip olup, piyasayı istediği tarzda yönlendirerek; insanlığın kanını emen bazı grupların tasallutundan, bütün insanlığı kurtarma yolunda adım atmış olur. (Prof. Dr. Haydar Baş, Rahmetenli'l Âlemin, s.404).
Yeliz Yücel / diğer yazıları
- Üç aylar iklimi-4 / 20.03.2017
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016