İnsanın fakirliği başkadır, ülkenin fakirliği başka…
İnsanın fakirliği çeşit, çeşittir… Ülkenin fakirliği ise tektir.
İnsanın fakirliği konuşmasından, düşüncesinden, ahlakından, giyiminden, kuşamından, yaşamından, görgüsüzlüğünden belli oluverir. Ülkenin fakirliği ise çaresizliğinden….
Fıtratı zayıf olan adam istediği kadar altın saat takarsa taksın bir şey değişmez. Bizim yollarımız, sokaklarımız ne kadar çok lüks arabalarla tıklım, tıklım dolarsa dolsun bu zenginlik göstergesi değildir.
Kış geldi yine doğu bölgelerimizde yollar kapandı. İnsanlar mahsur kaldı. Kazalar oluştu, canlar kaybedildi, araçlar pelt oldu.
Norveç'te bulunduğumuz sıralarda pek çok hayret edici şey gördüm ama en önemlisi trafik kurallarına insanların uyması, trafik kazalarının son derece az olması idi. Hiç kaza olmuyor mu? Oluyor tabii…
Tahmin edeceğiniz gibi kazaya karışanlar yabancı…
Olay sadece kurallara uymaktan ibaret değil. Kış koşullarında araçlarını nasıl koruyup, kullanacakları ile ilgili eğitsel tedbirlerin bunda rolü var. Yoğun kış koşullarında bile trenler, otobüsler, vapurlar çalışıyor. Ulaşım aksamıyor.
Özellikle yolları kış koşullarına uygun olarak imal ediliyor. Her yıl tamir ve bakımları büyük bir titizlikle yapılıyor. Asfalt örtüsündeki en küçük bir çatlağa izin verilmiyor. Tamir ekipleri orman içindeki yolları bile dolaşıp gerekli bakımı yapıyorlar. Kaplama arasına su kaçıp buzlanma yapmaması için tetikteler. Bir gün bindiğimiz otobüste dört kişi ayakta kalmıştı. Şoför; ayakta seyahatin yasak olduğunu, bir otobüs daha isteyeceğini, gelene kadar bekleyeceklerini söylemişti. Bizde Türk aklı ile küçükleri ikişer kişilik koltuklara üçer oturtmuştuk. Böylece sorun hallolmuş, ayakta kimse kalmamıştı. Otobüs 70 km'den yukarı çıkmıyordu. Hız tahdit tabelası da yoktu. Sorduğumuzda otobüslere tanınan limitin bu olduğunu, daha hızlı gidemeyeceğini, tespit edilmesi halinde yüksek para cezaları uygulanacağını ve ehliyetin geri alınabileceğini belirtmişti.
* * *
Her yere yol yapmaktan ziyade kaliteli ve güvenli yol yapmanın önemini orada öğrenmiştik. Dağ yörelerine genellikle kısa mesafeli trenlerle ulaşım sağlanması, özellikle kötü havalarda bu tür yerlerde yaşayanların kar motoru olduğunu, özellikle hastalar için belli bölgelerde hava ambulansı ve snowtrakların hizmete hazır olarak bulundurduklarını anlatmışlardı. Karla mücadele ekipleri ise son derece donanımlı ve eğitimli idi. Yıllar süren deneyimleri ile hangi yolun kardan kapanabileceğini, ne kadar süre içinde müdahale edilmesi gerektiğinin savaş planları vardı.
Tren, otobüs gibi toplu ulaşım araçları son derece yaygın olduğu için kimsenin özel araç kullanmak gibi bir ihtiyacı bulunmuyordu. Oslo sokaklarının bomboş olması bizim için hayret verici idi. Tabii, araçların özellikle kapalı otoparklarda tutulması, sadece acil durumlarda ve tatil zamanları kullanılıyor olması da bunda etkendi.
Ülkemizde traktör kazalarının istatistiğinden hiç bahsedilmez. Genellikle kuş uçmaz, kervan geçmez yörelerde kullanılan, köy ve mezralarda tek ulaşım aracı olarak kabullenilmiş olan bu tarım araçları bizde daha çok ulaşımda özel araba gibi kullanılır. Denilebilir ki, toprağı olmasa da traktörü olmayana pek rastlayamazsınız.
Gerçi bu akaryakıt zamlarından sonra ne kadar kullanılma ihtimali olur bilemem. Ama Türkiye bir traktör cennetidir. Bazı yerlerde traktör tamircilerinin sayısı araba tamircilerinin önüne geçmiştir.
Hoş, traktörler kış aylarında yolda kalanların, buzda kayanların, hastaneye yetişmesi gereken hastaların ıssız yerlerdeki umududur.
Fakirlikten kurtulmanın yolu sadece para ile, mal ve mülk ile olmuyor.
Biraz da akıl lazım…
- Gözyaşı… / 27.12.2023
- Yazmak, yaşamaktır… / 23.12.2023
- Haydar Hoca'yı unutmayın / 02.12.2023
- Öğretmenim… / 23.11.2023
- Bir zeytin öyküsü… / 11.11.2023
- Yağmur mevsimi… / 07.11.2023
- Çocuk! / 05.11.2023
- Deprem gerçeği / 01.11.2023
- Cumhuriyet anlayışı / 28.10.2023