Fasık; kötülük eden fesatçı, Allahın emirlerini tanımayan, günahkâr, hak yolundan dışarı çıkan, Allah-ü Teâlâ'nın, emirlerine karşı zıt hareket eden ve büyük günahı işleyen veya küçük günahta ısrar eden kimsedir.
Büyük günahları işleyenler hakkında, fıkhi ve itikadi mezheplerin âlimleri, çeşitli görüşler bildirmişlerdir. Bu görüşlerin yelpazesi o kadar geniştir ki, bu görüşler yelpazesinin bir ucu, fasığın dinden çıktığını savunan Mutezile görüşüyle başlar, fasığa hiçbir şey olmayacağını savunan görüşlerle devam eder.
Fasığın dinen alacağı ceza da işlemiş olduğu günaha veya suça uygun bir cezalandırılma ile olur.
Bizim için önemli nokta, fasık kimsenin kesinlikle şahitliğinin kabul edilmemesidir.
Hatta Hasan Basri'ye göre fasık bir insan münafık olur. Bu görüşlerinde de Gürcani'nin bildirdiğine göre münafığın alametlerini konu alan Hadisi Şerifleri delil olarak almıştır.
Fasıklık ilk olarak Peygamber Efendimiz (s.a.a.) devrinde Medine'de görüldü.
Efendimiz (s.a.a.) Velid İbni Ukbe'yi Ben-i Mustalika kabilesine vali ve zekât memuru olarak görevlendirmişti.
Velid İbni Ukbe, Ben-i Mustalika kabilesine yaklaşmaya başladığında onların hepsinin toplanmış olduklarını gördü. Velid İbni Ukbe'nin bu kavimle cahiliye döneminden kalma bazı problemleri vardı. Aslında bu topluluk, Allah Resulü'nün elçisini karşılamak için toplanmışlardı.
Velid İbni Ukbe, şeytanın vesvesesine kapılıp bu topluluğun kendisini öldürecekleri hissine kapıldı. Hemen yolun yarısından dönerek Medine'ye Peygamber Efendimiz (s.a.a.) yanına dönüp, Ben-i Mustalika kabilesinin, İslam'dan döndüklerini ve zekâtı ödemediklerini bildirdi.
Bunun üzerine Resulullah (s.a.a.), 'nasıl zekât vermezler ve nasıl Resulullah'ın elçisini öldürmeye kalkışırlar' diye hiddetlenip, sahabeden bazılarını bu kavmin üzerine gönderdi. Ben-i Mustalika gönderilen bu askeri müfreze, Medine'den çıkar çıkmaz Ben-i Mustalika oğullarını görüp çevrelerini kuşatıp Resulü Ekrem'e götürdüler.
Ben-i Mustalika oğullarının lideri Haris, kabilesini toplayıp Allah'ın Resulü'nün elçisinin onlardan neden uzaklaştığını sormak üzere kabilesi ile hep beraber Medine'ye yola çıkmışlardı. İşte tam bu esnada Hucurat suresi altıncı ayeti kerime nazil oldu. Mealen, "Ey iman edenler! Eğer size bir fasık bir haberle gelirse onu araştırın ki cehaletle bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz."
Haris, zekât memurunun uzaktan gördüklerini tanımadıklarını, ne onun kendisini gördüğünü ne de kendisinin onu gördüğünü, zekâtı topladıklarını ve yanlarında olduğunu, İslam'dan dönmediklerini Efendimize (s.a.a.) bildirdiler. (Durul Mensur Cilt: 7, Sayfa: 482-483)
Üçüncü halife Osman'ın anneden bir kardeşi olan ve yukarıdaki ayeti kerime ile fasıklığı ispatlanan Velid İbni Ukbe ne üzücü bir durumdur ki, ikinci halife Ömer zamanın da tekrar zekât memuru olarak görevlendirilmiştir.
Üçüncü halife Osman anne bir kardeşine hicri 25 yılından 29 yılına kadar Küfe valiliğini verdi. Sabah namazını sarhoş olarak dört rekât kıldırması üzerine görevinden alınıp had uygulatmıştır.
Büyük günahları işleyenler hakkında, fıkhi ve itikadi mezheplerin âlimleri, çeşitli görüşler bildirmişlerdir. Bu görüşlerin yelpazesi o kadar geniştir ki, bu görüşler yelpazesinin bir ucu, fasığın dinden çıktığını savunan Mutezile görüşüyle başlar, fasığa hiçbir şey olmayacağını savunan görüşlerle devam eder.
Fasığın dinen alacağı ceza da işlemiş olduğu günaha veya suça uygun bir cezalandırılma ile olur.
Bizim için önemli nokta, fasık kimsenin kesinlikle şahitliğinin kabul edilmemesidir.
Hatta Hasan Basri'ye göre fasık bir insan münafık olur. Bu görüşlerinde de Gürcani'nin bildirdiğine göre münafığın alametlerini konu alan Hadisi Şerifleri delil olarak almıştır.
Fasıklık ilk olarak Peygamber Efendimiz (s.a.a.) devrinde Medine'de görüldü.
Efendimiz (s.a.a.) Velid İbni Ukbe'yi Ben-i Mustalika kabilesine vali ve zekât memuru olarak görevlendirmişti.
Velid İbni Ukbe, Ben-i Mustalika kabilesine yaklaşmaya başladığında onların hepsinin toplanmış olduklarını gördü. Velid İbni Ukbe'nin bu kavimle cahiliye döneminden kalma bazı problemleri vardı. Aslında bu topluluk, Allah Resulü'nün elçisini karşılamak için toplanmışlardı.
Velid İbni Ukbe, şeytanın vesvesesine kapılıp bu topluluğun kendisini öldürecekleri hissine kapıldı. Hemen yolun yarısından dönerek Medine'ye Peygamber Efendimiz (s.a.a.) yanına dönüp, Ben-i Mustalika kabilesinin, İslam'dan döndüklerini ve zekâtı ödemediklerini bildirdi.
Bunun üzerine Resulullah (s.a.a.), 'nasıl zekât vermezler ve nasıl Resulullah'ın elçisini öldürmeye kalkışırlar' diye hiddetlenip, sahabeden bazılarını bu kavmin üzerine gönderdi. Ben-i Mustalika gönderilen bu askeri müfreze, Medine'den çıkar çıkmaz Ben-i Mustalika oğullarını görüp çevrelerini kuşatıp Resulü Ekrem'e götürdüler.
Ben-i Mustalika oğullarının lideri Haris, kabilesini toplayıp Allah'ın Resulü'nün elçisinin onlardan neden uzaklaştığını sormak üzere kabilesi ile hep beraber Medine'ye yola çıkmışlardı. İşte tam bu esnada Hucurat suresi altıncı ayeti kerime nazil oldu. Mealen, "Ey iman edenler! Eğer size bir fasık bir haberle gelirse onu araştırın ki cehaletle bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz."
Haris, zekât memurunun uzaktan gördüklerini tanımadıklarını, ne onun kendisini gördüğünü ne de kendisinin onu gördüğünü, zekâtı topladıklarını ve yanlarında olduğunu, İslam'dan dönmediklerini Efendimize (s.a.a.) bildirdiler. (Durul Mensur Cilt: 7, Sayfa: 482-483)
Üçüncü halife Osman'ın anneden bir kardeşi olan ve yukarıdaki ayeti kerime ile fasıklığı ispatlanan Velid İbni Ukbe ne üzücü bir durumdur ki, ikinci halife Ömer zamanın da tekrar zekât memuru olarak görevlendirilmiştir.
Üçüncü halife Osman anne bir kardeşine hicri 25 yılından 29 yılına kadar Küfe valiliğini verdi. Sabah namazını sarhoş olarak dört rekât kıldırması üzerine görevinden alınıp had uygulatmıştır.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Sizce zulüm nedir? / 08.03.2024
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023
- Şanlı olarak kutlansın / 30.08.2023
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023
- Şanlı olarak kutlansın / 30.08.2023