Fedek tarihte kimlerin himayesinde kaldı -1-
İmam Ali (a.s.) mescidde bulunan Ebu Bekir’in yanına geldi ve şöyle dedi
30.10.2023 20:00:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





"İmam Ali (a.s.) mescidde bulunan Ebu Bekir'in yanına geldi ve şöyle dedi:
'Ey Ebu Bekir! Niçin Fâtıma'ya (a.s.) Resûlullah'tan (s.a.v.) kalan mirasını vermiyorsun? Fâtıma (s.a.v.) Resûlullah (s.a.v.) yaşarken bu araziye sahip olmuştu.'
Ebu Bekir ona şu karşılığı verdi: 'Burası Müslümanlara kalan bir ganimettir. Resûlullah'ın (s.a.v.) burayı kendisine verdiğine dâir şahit getirmesi gerekir. Aksi halde buranın üzerinde bir hak iddia edemez.'
Bunun üzerine Emirü'l-Mü'minin Ali (a.s.) şöyle dedi: 'Ey Ebu Bekir! Sen bizim hakkımızda, Müslümanlar için verdiğinden farklı bir hüküm mü veriyorsun?'
Ebu Bekir, 'Hayır' dedi.
Ali (a.s.) şöyle dedi: 'Müslümanların elinde sahip oldukları bir şey varsa, ben gelip bu şey üzerinde hak iddia etsem, kimden belge istersin?'
Ebu Bekir, 'Senden isterim' dedi.
Bunun üzerine Hz. Ali (a.s.) şu karşılığı verdi: 'Öyleyse, şu anda elinde bulunan, üstelik Resûlullah'ın (s.a.v.) zamanından onun ölümünden sonraya kadar sahip olduğu bir arazi ile ilgili olarak ne diye Fâtıma'dan (a.s.) belge istiyorsun?
Niçin Fâtıma'nın (a.s.) elinde bulunan bu arazi üzerinde hak iddia eden Müslümanlardan, tıpkı benden istediğin gibi belge ve şahit istemiyorsun?'
Ebu Bekir bir şey söylemeden öylece susup kaldı.
Bunu gören Ömer şöyle dedi: 'Ey Ali, bizimle konuşmaya son ver. Çünkü senin sunacağın kanıtlara karşı koyabilecek güçte değiliz. Ya âdil şahitler getirirsin, ya da orası Müslümanlara kalmış ganimettir; Fâtıma'nın (a.s.) da, senin de orada herhangi bir hakkınız yoktur.'
İmam Ali (a.s.) şöyle dedi: 'Ey Ebu Bekir! Allah'ın Kitabını okuyor musun?'
'Evet' dedi.
'Peki, bana, 'Allah, ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü kötülüğü uzak tutmak ve sizi tertemiz kılmak ister' ayetinin kimin hakkında indiğini söyler misin? Bizim hakkımızda mı, yoksa başkalarının hakkında mı inmiştir?' dedi.
'Tabii ki sizin hakkınızda inmiştir' dedi.
Bunun üzerine Ali (a.s.) şöyle dedi: 'Bazı kimseler, Resûlullah'ın (s.a.v.) kızı Fâtıma'nın (a.s.) hayâsızca bir davranışta bulunduğuna dâir şahitlik etseler, Fâtıma'ya (a.s.) ne yaparsın?'
Ebu Bekir, 'Diğer kadınlara uyguladığım gibi ona da had cezası uygularım' dedi.
İmam Ali (a.s.) şöyle buyurdu: 'O zaman Allah'ın katında kâfirlerden olursun.'
Ebu Bekir, 'Niçin?' dedi.
İmam Ali (a.s.) şöyle cevap verdi: 'Çünkü Allah'ın onun tertemiz olduğuna dâir tanıklığını reddetmiş, şahitlerin onun aleyhindeki şahitliklerini de dikkate almış olursun.
Tıpkı Allah'ın hükmünü ve Peygamberin (s.a.v.) Fedek'i Fâtıma'ya (a.s.) ait kılan hükmünü reddedip, onun Müslümanlara kalmış bir ganimet olduğunu iddia ettiğin gibi. Oysa Resûlullah (s.a.v.), 'Belge getirmek iddia sahibine, yemin etmek de inkâr edene aittir' buyurmuşlardır."
Burada Ebu Bekir'in niçin şahit istediği ile ilgili, Hz. Ali'nin (a.s.) Fedek ile ilgili bir sözü, bir ipucu verecektir.
Emirü'l-Mü'minin, Basra Valisi olan Osman ibn-i Huneyf'e yazdığı bir mektubunda şöyle buyuruyor: "Evet, gökyüzünün gölgelendirdiği şu dünya yüzünde elimizde bir Fedek vardır. Ona da toplumun bir kısmı haris oldu ve bir kısmı cömertlik etti. Allah ne güzel hükmedicidir."
Temizliklerine ve doğruluklarına Allah'ın şahitlik ettiği İmam Ali (a.s.), Hz. Fâtıma (a.s.), İmam Hasan (a.s.) ve İmam Hüseyin'in (a.s.) şehadeti hiçe sayılmış, Hz. Fâtıma (a.s.), hakkı olan Fedek arazisini kaybetmiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Bakır eserinden)
'Ey Ebu Bekir! Niçin Fâtıma'ya (a.s.) Resûlullah'tan (s.a.v.) kalan mirasını vermiyorsun? Fâtıma (s.a.v.) Resûlullah (s.a.v.) yaşarken bu araziye sahip olmuştu.'
Ebu Bekir ona şu karşılığı verdi: 'Burası Müslümanlara kalan bir ganimettir. Resûlullah'ın (s.a.v.) burayı kendisine verdiğine dâir şahit getirmesi gerekir. Aksi halde buranın üzerinde bir hak iddia edemez.'
Bunun üzerine Emirü'l-Mü'minin Ali (a.s.) şöyle dedi: 'Ey Ebu Bekir! Sen bizim hakkımızda, Müslümanlar için verdiğinden farklı bir hüküm mü veriyorsun?'
Ebu Bekir, 'Hayır' dedi.
Ali (a.s.) şöyle dedi: 'Müslümanların elinde sahip oldukları bir şey varsa, ben gelip bu şey üzerinde hak iddia etsem, kimden belge istersin?'
Ebu Bekir, 'Senden isterim' dedi.
Bunun üzerine Hz. Ali (a.s.) şu karşılığı verdi: 'Öyleyse, şu anda elinde bulunan, üstelik Resûlullah'ın (s.a.v.) zamanından onun ölümünden sonraya kadar sahip olduğu bir arazi ile ilgili olarak ne diye Fâtıma'dan (a.s.) belge istiyorsun?
Niçin Fâtıma'nın (a.s.) elinde bulunan bu arazi üzerinde hak iddia eden Müslümanlardan, tıpkı benden istediğin gibi belge ve şahit istemiyorsun?'
Ebu Bekir bir şey söylemeden öylece susup kaldı.
Bunu gören Ömer şöyle dedi: 'Ey Ali, bizimle konuşmaya son ver. Çünkü senin sunacağın kanıtlara karşı koyabilecek güçte değiliz. Ya âdil şahitler getirirsin, ya da orası Müslümanlara kalmış ganimettir; Fâtıma'nın (a.s.) da, senin de orada herhangi bir hakkınız yoktur.'
İmam Ali (a.s.) şöyle dedi: 'Ey Ebu Bekir! Allah'ın Kitabını okuyor musun?'
'Evet' dedi.
'Peki, bana, 'Allah, ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü kötülüğü uzak tutmak ve sizi tertemiz kılmak ister' ayetinin kimin hakkında indiğini söyler misin? Bizim hakkımızda mı, yoksa başkalarının hakkında mı inmiştir?' dedi.
'Tabii ki sizin hakkınızda inmiştir' dedi.
Bunun üzerine Ali (a.s.) şöyle dedi: 'Bazı kimseler, Resûlullah'ın (s.a.v.) kızı Fâtıma'nın (a.s.) hayâsızca bir davranışta bulunduğuna dâir şahitlik etseler, Fâtıma'ya (a.s.) ne yaparsın?'
Ebu Bekir, 'Diğer kadınlara uyguladığım gibi ona da had cezası uygularım' dedi.
İmam Ali (a.s.) şöyle buyurdu: 'O zaman Allah'ın katında kâfirlerden olursun.'
Ebu Bekir, 'Niçin?' dedi.
İmam Ali (a.s.) şöyle cevap verdi: 'Çünkü Allah'ın onun tertemiz olduğuna dâir tanıklığını reddetmiş, şahitlerin onun aleyhindeki şahitliklerini de dikkate almış olursun.
Tıpkı Allah'ın hükmünü ve Peygamberin (s.a.v.) Fedek'i Fâtıma'ya (a.s.) ait kılan hükmünü reddedip, onun Müslümanlara kalmış bir ganimet olduğunu iddia ettiğin gibi. Oysa Resûlullah (s.a.v.), 'Belge getirmek iddia sahibine, yemin etmek de inkâr edene aittir' buyurmuşlardır."
Burada Ebu Bekir'in niçin şahit istediği ile ilgili, Hz. Ali'nin (a.s.) Fedek ile ilgili bir sözü, bir ipucu verecektir.
Emirü'l-Mü'minin, Basra Valisi olan Osman ibn-i Huneyf'e yazdığı bir mektubunda şöyle buyuruyor: "Evet, gökyüzünün gölgelendirdiği şu dünya yüzünde elimizde bir Fedek vardır. Ona da toplumun bir kısmı haris oldu ve bir kısmı cömertlik etti. Allah ne güzel hükmedicidir."
Temizliklerine ve doğruluklarına Allah'ın şahitlik ettiği İmam Ali (a.s.), Hz. Fâtıma (a.s.), İmam Hasan (a.s.) ve İmam Hüseyin'in (a.s.) şehadeti hiçe sayılmış, Hz. Fâtıma (a.s.), hakkı olan Fedek arazisini kaybetmiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Bakır eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.