Ülkemizin bir doğusundan bir de batısından iki haber sizlere aktarıyorum.
Birinci haber bolluk ve bereket diyarı Bursa’dan… Bursa’nın Osmangazi ilçesinde pazarcılar belediyeye isyan ettiler. Sebep, yeni yapılan kapalı pazar yeri için her bir pazarcıdan 5 bin lira işgaliye parasının istenmesi…
Yaklaşık 500 kadar pazarcı Osmangazi Belediyesi önünde toplandılar; kendilerine haksızlık yapıldığını ve alınan bu paranın hiçbir yasal dayanağının bulunmadığını belirttiler.
3 saat süren eylemde pazarcılar belediye yetkililerini istifaya çağırdı; polis ve güvenlik güçleri öfkeli pazarcıları yatıştırmakta oldukça zorlandı.
İkinci haber ise doğunun incisi Erzurum’dan… Doğunun hayvancılık merkezi olan Erzurum senenin 6 ayı karla kaplı… Doğal olarak hayvanlar meralarda otlatılamıyor.
Bu sebeple besiciler ot, saman ve yeme yükleniyorlar ama onlar da o kadar zamlandı ki, maliyetleri karşılayamıyorlar. Besiciler, yemin bir yılda 24 liradan 45 liraya çıktığını, samanın 1 liraya yükseldiğini belirtiyorlar. Samandaki zam oranı yüzde 300’ler seviyesinde…
Bir çiftçi şöyle feryat ediyor:
“Köyde otum ve samanım bitti. Hayvanları beslemek için götürüyorum ama yem 45 lira, saman kilosu bir lira. Bu nedenle nasıl besleyeceğimi de çözemedim. Satmaya kalksan hayvan para etmiyor. 30 tane büyük baş hayvanım var. Bunun yarısını satacağım. Çünkü saman ve otum az olduğu için yem ve saman alarak diğer yarısını bahara çıkaracağım.”
Evet, besici, bir kısım hayvanına yem ve saman temin edebilmek ve onları yaşatabilmek için hayvanlarının yarısını ucuz fiyata, zararına satmak durumunda kalıyor.
Bu böyle devam ettiği takdirde –ki mevcut siyasi iradeyle farklı bir alternatif gözükmüyor- çok yakın bir zamanda Somali’yi de geçeceğiz.
Çiftçimizin, besicimizin, pazarcımızın, esnafımızın durumu bu…
Doğusu, batısı hiç fark etmiyor herkes feryat ediyor.
Feryat ediyor etmesine ama iş başa düşünce, tek yetki sahibi oldukları seçim zamanı gelince de yaşadıkları bütün sorunları unutuyorlar, kışın soğuğunda dağıtılan buzdolaba, yazın sıcağında dağıtılan kömüre aldanarak ülkemizi bu hale getirenlere yeniden oylarını veriyorlar.
4-5 yıl boyunca, neden işgaliye alıyorsunuz, istifa edin, vergiler, cezalar neden böyle yüksek, çiftçiyi neden desteklemiyorsunuz, ürünümüze neden düşük fiyat veriyorsunuz, sel ve don felaketlerinde, yangınlarda edilen zararı neden karşılamıyorsunuz, yem, ot saman neden bu kadar pahalı, mazot, gübre, elektrik, tohum neden durmadan zamlanıp duruyor denilip duruluyor ama bu itirazlar, şikayetler, feryatlar asla sandığa yansımıyor.
4-5 yıl siyasilere sövenler, sandıkta verdikleri oyla, işgaliye parasını daha fazla artırın; vergileri, cezaları daha fazla artırın, ürün alım fiyatlarını daha fazla düşürün, hatta bedava alın, yem, saman ot fiyatları az arttı daha çok artırın, mazota, gübreye, elektriğe, tohuma daha fazla zam yapın, hayvan ve tarım ürünleri ithalatını daha fazla artırın ki yerli üretim olmasın… demek istiyorlar.
Sandıkta bunu dedikten sonra 4-5 yıl feryat etmenin ne anlamı var?
Halbuki, pazarcının, esnafın, tüccarın, çiftçinin, besicinin, emeklinin, işçinin, memurun, kadının, erkeğin, çocuğun Türkiye’de yaşayan her ferdin problemlerini “ben çözerim” diyen ve dünya tarihinde bir ilk olarak bu projelerini noter tasdikli taahhütnameyle belgeleyen Milli Ekonomi Modeli sahibi, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ı seçmiş olsalardı, o zaman hiç feryat etmek zorunda kalmayacaklardı.
Daha fazla feryat etmemek için yetkinizi doğru kullanın.
Eğer kullanmayacaksanız da lütfen feryat etmeyi bırakın. Çünkü kendi düşen ağlamaz.
Birinci haber bolluk ve bereket diyarı Bursa’dan… Bursa’nın Osmangazi ilçesinde pazarcılar belediyeye isyan ettiler. Sebep, yeni yapılan kapalı pazar yeri için her bir pazarcıdan 5 bin lira işgaliye parasının istenmesi…
Yaklaşık 500 kadar pazarcı Osmangazi Belediyesi önünde toplandılar; kendilerine haksızlık yapıldığını ve alınan bu paranın hiçbir yasal dayanağının bulunmadığını belirttiler.
3 saat süren eylemde pazarcılar belediye yetkililerini istifaya çağırdı; polis ve güvenlik güçleri öfkeli pazarcıları yatıştırmakta oldukça zorlandı.
İkinci haber ise doğunun incisi Erzurum’dan… Doğunun hayvancılık merkezi olan Erzurum senenin 6 ayı karla kaplı… Doğal olarak hayvanlar meralarda otlatılamıyor.
Bu sebeple besiciler ot, saman ve yeme yükleniyorlar ama onlar da o kadar zamlandı ki, maliyetleri karşılayamıyorlar. Besiciler, yemin bir yılda 24 liradan 45 liraya çıktığını, samanın 1 liraya yükseldiğini belirtiyorlar. Samandaki zam oranı yüzde 300’ler seviyesinde…
Bir çiftçi şöyle feryat ediyor:
“Köyde otum ve samanım bitti. Hayvanları beslemek için götürüyorum ama yem 45 lira, saman kilosu bir lira. Bu nedenle nasıl besleyeceğimi de çözemedim. Satmaya kalksan hayvan para etmiyor. 30 tane büyük baş hayvanım var. Bunun yarısını satacağım. Çünkü saman ve otum az olduğu için yem ve saman alarak diğer yarısını bahara çıkaracağım.”
Evet, besici, bir kısım hayvanına yem ve saman temin edebilmek ve onları yaşatabilmek için hayvanlarının yarısını ucuz fiyata, zararına satmak durumunda kalıyor.
Bu böyle devam ettiği takdirde –ki mevcut siyasi iradeyle farklı bir alternatif gözükmüyor- çok yakın bir zamanda Somali’yi de geçeceğiz.
Çiftçimizin, besicimizin, pazarcımızın, esnafımızın durumu bu…
Doğusu, batısı hiç fark etmiyor herkes feryat ediyor.
Feryat ediyor etmesine ama iş başa düşünce, tek yetki sahibi oldukları seçim zamanı gelince de yaşadıkları bütün sorunları unutuyorlar, kışın soğuğunda dağıtılan buzdolaba, yazın sıcağında dağıtılan kömüre aldanarak ülkemizi bu hale getirenlere yeniden oylarını veriyorlar.
4-5 yıl boyunca, neden işgaliye alıyorsunuz, istifa edin, vergiler, cezalar neden böyle yüksek, çiftçiyi neden desteklemiyorsunuz, ürünümüze neden düşük fiyat veriyorsunuz, sel ve don felaketlerinde, yangınlarda edilen zararı neden karşılamıyorsunuz, yem, ot saman neden bu kadar pahalı, mazot, gübre, elektrik, tohum neden durmadan zamlanıp duruyor denilip duruluyor ama bu itirazlar, şikayetler, feryatlar asla sandığa yansımıyor.
4-5 yıl siyasilere sövenler, sandıkta verdikleri oyla, işgaliye parasını daha fazla artırın; vergileri, cezaları daha fazla artırın, ürün alım fiyatlarını daha fazla düşürün, hatta bedava alın, yem, saman ot fiyatları az arttı daha çok artırın, mazota, gübreye, elektriğe, tohuma daha fazla zam yapın, hayvan ve tarım ürünleri ithalatını daha fazla artırın ki yerli üretim olmasın… demek istiyorlar.
Sandıkta bunu dedikten sonra 4-5 yıl feryat etmenin ne anlamı var?
Halbuki, pazarcının, esnafın, tüccarın, çiftçinin, besicinin, emeklinin, işçinin, memurun, kadının, erkeğin, çocuğun Türkiye’de yaşayan her ferdin problemlerini “ben çözerim” diyen ve dünya tarihinde bir ilk olarak bu projelerini noter tasdikli taahhütnameyle belgeleyen Milli Ekonomi Modeli sahibi, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ı seçmiş olsalardı, o zaman hiç feryat etmek zorunda kalmayacaklardı.
Daha fazla feryat etmemek için yetkinizi doğru kullanın.
Eğer kullanmayacaksanız da lütfen feryat etmeyi bırakın. Çünkü kendi düşen ağlamaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Gelir adaletsizliği zirvedeyken terörsüz Türkiye mümkün mü? / 08.10.2025
- Trump'ın planı: Gazze'de gölge İsrail kabinesi / 07.10.2025
- Enflasyonun sebebi ‘doğa’ değil, sizin politikalarınız / 04.10.2025
- Milleti aç bırakan "dezenflasyon" süreci / 02.10.2025
- Trump’ın planı barış planıysa, tehdit niye? / 01.10.2025
- Netanyahu yeni Trump planını gerçekten kabul etti mi? / 30.09.2025
- ABD, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını neden istiyor? / 27.09.2025
- Kamuda tasarruf emeklilerden mi yapılacak? / 25.09.2025
- Bahçeli, TRÇ önerisinde samimi mi? / 24.09.2025
- Gençlerimizi korumak geleceğimizi savunmaktır' / 23.09.2025
- Trump'ın planı: Gazze'de gölge İsrail kabinesi / 07.10.2025
- Enflasyonun sebebi ‘doğa’ değil, sizin politikalarınız / 04.10.2025
- Milleti aç bırakan "dezenflasyon" süreci / 02.10.2025
- Trump’ın planı barış planıysa, tehdit niye? / 01.10.2025
- Netanyahu yeni Trump planını gerçekten kabul etti mi? / 30.09.2025
- ABD, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını neden istiyor? / 27.09.2025
- Kamuda tasarruf emeklilerden mi yapılacak? / 25.09.2025
- Bahçeli, TRÇ önerisinde samimi mi? / 24.09.2025
- Gençlerimizi korumak geleceğimizi savunmaktır' / 23.09.2025