Fethin ikinci günüydü. Resûlullah Efendimiz, Kâbe kapısının eşiğinde ayakta duruyordu. Üç defa tekbir getirdikten sonra cemaate hitaben şöyle buyurdu:
"Hamd Allah'a yaraşır. Allah'dan başka ilâh yoktur. Yalnız O vardır. O'nun eşi ve ortağı yoktur. O, vaadini yerine getirdi. Kuluna yardım etti. Toplanan düşmanları tek başına bozguna uğrattı. İyi biliniz ki, cahiliye çağına ait olup, övünme vesilesi edinilegelen her şey, kan, mal davaları, bunların hepsi, bugün şu ayaklarımın altında kalmış, kaldırılmıştır. Ancak, Beytullah perdedarlığı hizmeti ile, hacılara su dağıtma hizmeti bunun dışındadır.
İyi biliniz ki, cahiliye çağına ait olup, övünme vesîlesi edinilegelen herşey kaldırılmıştır. Eski kan davaları kaldırılmış olmakla beraber, bundan sonra bir cinayet vukubulacak olursa, bilesiniz ki; kamçı ve sopa ile yapılan ve yarı kasıtlı sayılan hata cinayetlerine ağır diyet ödenmesi gerekir ki; bu da, içlerinden kırkının karınlarında yavruları bulunmak şartı ile yüz devedir.
Ey Kureyş cemaatı!
Muhakkak ki Allah, cahiliyet gururunuzu, cahiliyet atalarıyla övünüp büyüklenmeyi sizden kaldırmıştır. Bütün insanlar âdem'den, âdem ise topraktan yaratılmıştır. İnsanlar iki kısım, iki sınıftır. Bir kısmı mü'min ve muttakidir. Allah katında değerli ve şereflidir. Diğer kısmı azgın ve yaramazdır. Allah katında da değersiz ve şerefsizdir. Nitekim yüce Allah buyurur: 'Ey insanlar! Gerçekten biz, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışasınız diye sizi büyük büyük topluluklara, küçük küçük kabilelere ayırdık. Şüphe yok ki, sizin, Allah katında en şerefliniz, Allah'dan en çok sakınanınızdır. Allah, her şeyi hakkıyla bilen, her şeyden haberdar olandır' ".
'Ey Kureyş cemaati! Ey Mekkeliler! Ne dersiniz? Şimdi hakkınızda benim ne yapacağımı sanırsınız?' diye sordu. Kureyşliler; 'Biz, senin hayır ve iyilik yapacağını sanır ve hayır yapacaksın deriz. Sen kerem ve iyilik sahibi bir kardeşsin. Kerem ve iyilik sahibi bir kardeş oğlusun. Gücün yetti. iyi davran', dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz: Benim halimle sizin haliniz Yusuf'un kardeşlerine dediği gibi olacaktır. Yusuf'un (as) kardeşlerine dediği gibi, ben de; Size bugün hiç bir başa kakma ve ayıplama yok. Allah, sizi yarlığasın. O, esirgeyicilerin en esirgeyicisidir , diyorum. Gidiniz, sizler azad ve serbetsiniz" buyurdu.
Peygamberimiz, fethin ikinci günü, öğle namazı kılındıktan sonra, Kâbe'nin merdiveninde, sırtı Kâbe'ye dayalı olarak halka şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Şüphe yok ki Allah göklerle yeri, güneş ile ay'ı yarattığı gün Mekke'yi de haram ve dokunulmaz kılmıştır. Burası, Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı bölgedir. Kıyamet gününe kadar da haram ve dokunulmaz olarak kalacaktır. Mekke'yi haram ve dokunulmaz kılan Allah'tır. Onu, insanlar harem kılmamışlardır. Mekke'nin ganimetlerinden hiçbir şey size helâl olmamıştır. Allah'a ve ahiret gününe inanan bir kimse için Mekke hareminde kan dökmek, ağaç kesmek helal olmaz. Mekke'de kan dökmek, benden önce hiçbir kimse için helâl olmadığı gibi, benden sonra da hiçbir kimse için helâl olmayacaktır. Bana da ancak gündüzün belli bir vaktinde helâl kılınmıştır. Ki, bu da, Mekkelilerin ilahî bir gazabı hak etmiş olmalarından ileri gelmiştir.
Şüphe yok ki, 'fil'i Mekke'ye girmekten alıkoyan, tutan Allah'tır. Mekkeliler üzerine, Resûlullah ile mü'minler de, ancak bir kez salınmışlardır. İyi biliniz ki, şu saatte Mekke benim için de haramdır. Mekke'nin bugünkü haramlığı dünkü haramlığı haline dönmüştür. Bu söylediklerimi burada bulunanlar, burada bulunmayanlara ulaştırsın. Şayet size biri çıkıp da; 'Resûlullah burada çarpışma yapmıştı' diyerek, ruhsat yoluna kaçacak olursa; 'Yüce Allah, ancak Resûlü'ne helâl kılmış, izin vermişti. Size helâl kılmamış, izin vermemiştir" deyiniz.
Mekke'nin av hayvanları ürkütülmez, kaçırılmaz. Mekke'nin dikeni bile kesilmez. Mekke'nin ağacına balta vurulmaz. Yitiği uzanılıp alınmaz. Meğer ki, sahibini aramak için olsun. Mekke'nin yeşil otları biçilmez.
Hz. Abbas; 'Ya Resûlellah! Izhır'dan (Mekke ayrığından) başka. Çünkü o, evlerimiz ve kabirlerimiz için gereklidir', dedi. Peygamberimiz bir müddet sustuktan sonra: Izhır'dan başka. Çünkü onu biçmek helâldir. Ey Huzâa cemaati! Artık adam öldürmekten ellerinizi çekiniz. Ne yararı varsa, pek çok adam öldürülmüştür. Üstelik Huzeyllerin adamını da siz öldürdünüz. Vallahi, onun diyetini siz ödemezseniz ben ödeyeceğim. Şu bulunduğum yerdeki andan sonra kim öldürülürse, öldürülenin ailesi için iki şeyden birini seçmek vardır: Ya öldürenin kısas olarak öldürülmesini, ya da öldürülenin diyetini, kan bedelini ister.
"Hamd Allah'a yaraşır. Allah'dan başka ilâh yoktur. Yalnız O vardır. O'nun eşi ve ortağı yoktur. O, vaadini yerine getirdi. Kuluna yardım etti. Toplanan düşmanları tek başına bozguna uğrattı. İyi biliniz ki, cahiliye çağına ait olup, övünme vesilesi edinilegelen her şey, kan, mal davaları, bunların hepsi, bugün şu ayaklarımın altında kalmış, kaldırılmıştır. Ancak, Beytullah perdedarlığı hizmeti ile, hacılara su dağıtma hizmeti bunun dışındadır.
İyi biliniz ki, cahiliye çağına ait olup, övünme vesîlesi edinilegelen herşey kaldırılmıştır. Eski kan davaları kaldırılmış olmakla beraber, bundan sonra bir cinayet vukubulacak olursa, bilesiniz ki; kamçı ve sopa ile yapılan ve yarı kasıtlı sayılan hata cinayetlerine ağır diyet ödenmesi gerekir ki; bu da, içlerinden kırkının karınlarında yavruları bulunmak şartı ile yüz devedir.
Ey Kureyş cemaatı!
Muhakkak ki Allah, cahiliyet gururunuzu, cahiliyet atalarıyla övünüp büyüklenmeyi sizden kaldırmıştır. Bütün insanlar âdem'den, âdem ise topraktan yaratılmıştır. İnsanlar iki kısım, iki sınıftır. Bir kısmı mü'min ve muttakidir. Allah katında değerli ve şereflidir. Diğer kısmı azgın ve yaramazdır. Allah katında da değersiz ve şerefsizdir. Nitekim yüce Allah buyurur: 'Ey insanlar! Gerçekten biz, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışasınız diye sizi büyük büyük topluluklara, küçük küçük kabilelere ayırdık. Şüphe yok ki, sizin, Allah katında en şerefliniz, Allah'dan en çok sakınanınızdır. Allah, her şeyi hakkıyla bilen, her şeyden haberdar olandır' ".
'Ey Kureyş cemaati! Ey Mekkeliler! Ne dersiniz? Şimdi hakkınızda benim ne yapacağımı sanırsınız?' diye sordu. Kureyşliler; 'Biz, senin hayır ve iyilik yapacağını sanır ve hayır yapacaksın deriz. Sen kerem ve iyilik sahibi bir kardeşsin. Kerem ve iyilik sahibi bir kardeş oğlusun. Gücün yetti. iyi davran', dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz: Benim halimle sizin haliniz Yusuf'un kardeşlerine dediği gibi olacaktır. Yusuf'un (as) kardeşlerine dediği gibi, ben de; Size bugün hiç bir başa kakma ve ayıplama yok. Allah, sizi yarlığasın. O, esirgeyicilerin en esirgeyicisidir , diyorum. Gidiniz, sizler azad ve serbetsiniz" buyurdu.
Peygamberimiz, fethin ikinci günü, öğle namazı kılındıktan sonra, Kâbe'nin merdiveninde, sırtı Kâbe'ye dayalı olarak halka şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Şüphe yok ki Allah göklerle yeri, güneş ile ay'ı yarattığı gün Mekke'yi de haram ve dokunulmaz kılmıştır. Burası, Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı bölgedir. Kıyamet gününe kadar da haram ve dokunulmaz olarak kalacaktır. Mekke'yi haram ve dokunulmaz kılan Allah'tır. Onu, insanlar harem kılmamışlardır. Mekke'nin ganimetlerinden hiçbir şey size helâl olmamıştır. Allah'a ve ahiret gününe inanan bir kimse için Mekke hareminde kan dökmek, ağaç kesmek helal olmaz. Mekke'de kan dökmek, benden önce hiçbir kimse için helâl olmadığı gibi, benden sonra da hiçbir kimse için helâl olmayacaktır. Bana da ancak gündüzün belli bir vaktinde helâl kılınmıştır. Ki, bu da, Mekkelilerin ilahî bir gazabı hak etmiş olmalarından ileri gelmiştir.
Şüphe yok ki, 'fil'i Mekke'ye girmekten alıkoyan, tutan Allah'tır. Mekkeliler üzerine, Resûlullah ile mü'minler de, ancak bir kez salınmışlardır. İyi biliniz ki, şu saatte Mekke benim için de haramdır. Mekke'nin bugünkü haramlığı dünkü haramlığı haline dönmüştür. Bu söylediklerimi burada bulunanlar, burada bulunmayanlara ulaştırsın. Şayet size biri çıkıp da; 'Resûlullah burada çarpışma yapmıştı' diyerek, ruhsat yoluna kaçacak olursa; 'Yüce Allah, ancak Resûlü'ne helâl kılmış, izin vermişti. Size helâl kılmamış, izin vermemiştir" deyiniz.
Mekke'nin av hayvanları ürkütülmez, kaçırılmaz. Mekke'nin dikeni bile kesilmez. Mekke'nin ağacına balta vurulmaz. Yitiği uzanılıp alınmaz. Meğer ki, sahibini aramak için olsun. Mekke'nin yeşil otları biçilmez.
Hz. Abbas; 'Ya Resûlellah! Izhır'dan (Mekke ayrığından) başka. Çünkü o, evlerimiz ve kabirlerimiz için gereklidir', dedi. Peygamberimiz bir müddet sustuktan sonra: Izhır'dan başka. Çünkü onu biçmek helâldir. Ey Huzâa cemaati! Artık adam öldürmekten ellerinizi çekiniz. Ne yararı varsa, pek çok adam öldürülmüştür. Üstelik Huzeyllerin adamını da siz öldürdünüz. Vallahi, onun diyetini siz ödemezseniz ben ödeyeceğim. Şu bulunduğum yerdeki andan sonra kim öldürülürse, öldürülenin ailesi için iki şeyden birini seçmek vardır: Ya öldürenin kısas olarak öldürülmesini, ya da öldürülenin diyetini, kan bedelini ister.