Nesiller boyu topluluklar biri birileri ile mücadele etmişlerdir. Güçlü olan hükmetmiş, güçsüzler çile çekmiştir. Bu kural hayatın bir gerçeğidir. Bunu düzeltmek, rayına oturtmak ancak YARADANA hastır. Bizim için düzgün görünmeyen bu durum, insanın tabiatı gereğidir. Hiçbir topluluk yoktur ki savaşlara katılmasın. Savaşlar nedeni ile yıpranmasın, yıpratmasın. Yakın tarih bunun binlerce örneğine sahiptir. Bosna' da ki katliamlar tüm dünyanın gözü önünde olmadı mı? Afganistan, Irak ve niceleri?Katliamdan öte bu ülkelerde her türlü tahribatı yapan ülkeler, hangisinden özür diledi. Ezdikleri, tahrip ettikleri o kaynakları zengin, fakat sömürülmeye mahkum olmuş zavallıların, geçmişte bu vahşilere en ufak bir zararları bile olmamıştı. Savaşan ülkeler veya vatanına ihanet eden isyancılarla mücadele zorunda olanların, katliam yapmış isyancıları öldürmesi ne zamandan beri özrü gerektirmektedir. Ülkemizin pek çok yerinde toplu mezarlardan çıkan kafa taslarının tamamının Türk milletine ait olduğu kesindir. yani katliama uğrayan, halkımızdır. Osmanlı tarafından askere dahi alınmayan (gönüllüler hariç) azınlıkların ordunun 3 cephede savaştığı sırada içeride emniyeti sağlamak görevi yerine, geride kalmış Müslüman yaşlı, çocuk ve kadınları işkence ile öldürmelerini tersine çevirip, sanki aksi olmuş gibi insanlığa sunulması ne kadar insancadır. O zamanı yaşayanlar bilirler? Biz onların ağzından dinledik. Kimse masal okumasın. Gidin herhangi bir şehrimize yaşananları dinleyin. Yazılan hakiki kitapları okuyun. Ermeni soy kırımından bahsetmek ne hakka ne insanlığa ne tarihi hakikatlere uygundur. İnsanın bu gaflet ve ihanete aklının ermesi mümkün değildir. Yarın veya bir gün, kendilerini aydın ilan ettiren bu gurubun, Kurtuluş savaşında ölen yunanlılardan dolayı Türkiye'nin Yunanlılardan, Irakta ölen ABD ve İngiliz askerleri için Irak halkının bu ülkelerden özür dilemesi fikrini ortaya atmaları kaçınılmazdır. Van'da Akdamar kilisenin trilyonları aşan restorasyonunu gururla anlatanların, bu kilisede Ermenilerce işkence ile katledilen İKİYÜZ DÖRT BİN(204000) çocuk ve kadının varlığını hiçe saydığı ülkemizde Ermenilerin resmi olarak 1889-1909 yılları arasında kırk tane isyan ve ayaklanmaları mevcuttur. Kafkaslardaki tehlike karşısında, Tedbir olarak Ermeni halkı ve Müslüman halk emin kabul edilen ülke bölgelerine gönderilmişlerdir. Aynı zaman diliminde yerli halkımızda çeşitli bölgelere kendi imkanları ile göç etmiş veya ettirilmişlerdir. Ayaklanmaların çoğunun başlangıcı katliamlarla başlamış, elbet karşılıklı çatışmalar olmuştur. En son durumda bazı ermeni guruplarının katliamlara başlaması ve işkal kuvvetleri ile girilen yerleşimlerde büyük azgınlıklar yapması sonucu üç cephede savaşmak zorunda olan ordu, elbette içte çıkması kesin çatışmalara müsaade edemezdi. Henüz sakin duran potansiyel nüfusu savaş mıntıkasından daha emin bir bölgeye gönderme işlemini başlattı. Kontrol harp dolayısı ile az sayıda jandarma nezaretinde olmuştur.Yani olay sadece yer değiştirme olayıdır. Amma şartların gereği zahmet sonucu meşakkat olmuştur. Ey kendini aydın zannedip Ermenilerden özür dileme işine girişenler! Ülkemizin karşı karşıya olduğu ekonomik kriz şartlarında, ülke sorunlarının iktidarı, muhalefeti ve bilumum aydın ve bilim adamlarınca çözülmesi gereken bir zamanda, gaflet içinde olan iktidarı ve muhalefeti uyarıp çözümlerin adresini göstereceğiniz yerde, ekonomi savaşına girmiş ülkede hiçbir hakikate dayanmayan olaylarla yeni bir ermeni terörüne imza atmaktasınız.Yada iktidarın batağa sürüklediği ülkemizde gündem değişikliğine alet edilmektesiniz. Eğer vatan sevginiz ve de insafınız varsa kurtuluşun anahtarı olan Milli Ekonomi Ve Milli Devlet-Sosyal Devlet projelerinin bir an önce iktidarın kullanması için imza atın. Bu tüm aydın ve ilim adamlarının vatan görevidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ata Selçuk / diğer yazıları
- Yanlıştan, yanlışla kurtuluş olmaz / 12.09.2021
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017