Osmanlı'nın çökertilmesi öncesi "borçlanmanın serencamı"nın nasıl Sevr'e uzandığını canlandırabilirsek, IMF'nin borç-faiz-kota sarmalının ülkemizi nereye götüreceğini kestirmek zor olmaz. Bu bağlamda IMF'ci partilerin Türkiye'mizi büyük bir çukura doğru sürükledikleri de açığı çıkmış olur.
Sadece faizi 300.000 Frank'a dayanan 5.297 milyon Fransız Frank'ı tutarındaki borcunu ödemekte zorlanan Osmanlı Maliyesi, "Galata Bankerleri"nin kucağına düştü. Ancak 1876'da dış borç ödemesi tamamen durdu. Ardından iç borç ödemesi de yapılamadı. Borçlar döndürülemez hale gelince "Galata Bankerleri" bastırmaya başladı.
Bankerler, alacaklarına karşılık 6 temel ürün konusunda ayrıcalık taleplerini dayattılar. Bankerlere Rusûm-i sitte namıyla "İpek, damga, deniz ürünleri, tekel mamülleri, tuz ve tütün" konusunda imtiyazlar tanındı; 10 yıllık vergileri bankerlere bırakıldı. Rusûm-i sitte vergilerinin tamamı iç borca gidince "borçlanma oyununun yabancı aktörleri" devreye girerek Düyûn-i Umumiye'yi kurdular. Osmanlı'nın vergileri, yabancı devletlerin temsilcilerinden oluşan bu heyet tarafından toplanmaya başlandı.
Düyun-i Umumiye, Osmanlı çiftçisinden en kolay topladığı tütün vergisini artırmak için 1884'te "Reji İdaresi" oluşturarak tütün tarımını tamamen denetimi altına aldı.
Artık, Osmanlı'nın elinde kamu hizmetlerini yapacak ne bir ürün, ne de bir kuruş kalmıştı.
Türkiyemiz bugün benzer bir IMF borç-faiz kota sarmalına sürüklenmiştir. İşin daha vahim tarafı, ülkenin idaresine talip olan tüm partilerin IMF'den gayri bir yöntem, IMF'den başka bir söylem geliştirmemeleridir. Sadece Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey "IMF'ye hayır" diyerek Milli Ekonomi Modelini ve Kalkınma Projeleri"ni net, somut ve açık yüreklilikle ortaya koymaktadır.
Öte yandan resmi rakamlara göre 220-230 milyar dolarlık, gayri- resmi rakamalar göre 270-280 milyar dolarlık iç-dış borç sarmalı, Türkiyemizi birçok dayatmalarla karşı karşıya bırakmakla kalmadı; çözümsüz ve projesiz siyasi işportacıların nümayişleriyle toplum, umutsuzluğa doğru itildi.
Düyûn-u Umumiyye'nin imtiyaz talepleriyle günümüzün IMF dayatmalarının tıpatıp benzerliklerini önümüzdeki günlerdeki yazılara bırakalım dilerseniz. Ancak bir başka Ali-Cengiz oyununa dikkat çekelim.
Bugün kimi partiler IMF'ci olmadıklarını fakat Avrupa Birliği'nden yana olduklarını ifade ediyorlar. Hatta "yabancılara vatan topraklarımızın tapusunu veren Uyum Paketindeki kunanlara" sözkonusu güya IMF karşıtı AB'ci partiler, şartsız ve kayıtsız destek verdiler.
Halbuki bu bağlamda açık gerçek şu: AB taraftarlarının hiçbiri IMF karşıtı olamaz. Çünkü IMF politikalarını uygulamak AB'nin 23 Temmuz 19960 tarih ve EC. No. 1488/96 sayılı Konsey Tüzüğünün geredir. AB yandaşı olduğu halde IMF karşıtı olduğunu söyleyenler bu bağlamda "konjonktürel yalancılar" olarak politika tarihine geçeceklerdir.
Bütün bu gerçekler göz önüne alındığında BTP'nin tek umut ve tek kurtuluş olduğu kendiliğinden ortaya çıkar. 70 milyonun BTP'ye olan sevdası da bunu gösteriyor. Görene... Köre ne?
Sadece faizi 300.000 Frank'a dayanan 5.297 milyon Fransız Frank'ı tutarındaki borcunu ödemekte zorlanan Osmanlı Maliyesi, "Galata Bankerleri"nin kucağına düştü. Ancak 1876'da dış borç ödemesi tamamen durdu. Ardından iç borç ödemesi de yapılamadı. Borçlar döndürülemez hale gelince "Galata Bankerleri" bastırmaya başladı.
Bankerler, alacaklarına karşılık 6 temel ürün konusunda ayrıcalık taleplerini dayattılar. Bankerlere Rusûm-i sitte namıyla "İpek, damga, deniz ürünleri, tekel mamülleri, tuz ve tütün" konusunda imtiyazlar tanındı; 10 yıllık vergileri bankerlere bırakıldı. Rusûm-i sitte vergilerinin tamamı iç borca gidince "borçlanma oyununun yabancı aktörleri" devreye girerek Düyûn-i Umumiye'yi kurdular. Osmanlı'nın vergileri, yabancı devletlerin temsilcilerinden oluşan bu heyet tarafından toplanmaya başlandı.
Düyun-i Umumiye, Osmanlı çiftçisinden en kolay topladığı tütün vergisini artırmak için 1884'te "Reji İdaresi" oluşturarak tütün tarımını tamamen denetimi altına aldı.
Artık, Osmanlı'nın elinde kamu hizmetlerini yapacak ne bir ürün, ne de bir kuruş kalmıştı.
Türkiyemiz bugün benzer bir IMF borç-faiz kota sarmalına sürüklenmiştir. İşin daha vahim tarafı, ülkenin idaresine talip olan tüm partilerin IMF'den gayri bir yöntem, IMF'den başka bir söylem geliştirmemeleridir. Sadece Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey "IMF'ye hayır" diyerek Milli Ekonomi Modelini ve Kalkınma Projeleri"ni net, somut ve açık yüreklilikle ortaya koymaktadır.
Öte yandan resmi rakamlara göre 220-230 milyar dolarlık, gayri- resmi rakamalar göre 270-280 milyar dolarlık iç-dış borç sarmalı, Türkiyemizi birçok dayatmalarla karşı karşıya bırakmakla kalmadı; çözümsüz ve projesiz siyasi işportacıların nümayişleriyle toplum, umutsuzluğa doğru itildi.
Düyûn-u Umumiyye'nin imtiyaz talepleriyle günümüzün IMF dayatmalarının tıpatıp benzerliklerini önümüzdeki günlerdeki yazılara bırakalım dilerseniz. Ancak bir başka Ali-Cengiz oyununa dikkat çekelim.
Bugün kimi partiler IMF'ci olmadıklarını fakat Avrupa Birliği'nden yana olduklarını ifade ediyorlar. Hatta "yabancılara vatan topraklarımızın tapusunu veren Uyum Paketindeki kunanlara" sözkonusu güya IMF karşıtı AB'ci partiler, şartsız ve kayıtsız destek verdiler.
Halbuki bu bağlamda açık gerçek şu: AB taraftarlarının hiçbiri IMF karşıtı olamaz. Çünkü IMF politikalarını uygulamak AB'nin 23 Temmuz 19960 tarih ve EC. No. 1488/96 sayılı Konsey Tüzüğünün geredir. AB yandaşı olduğu halde IMF karşıtı olduğunu söyleyenler bu bağlamda "konjonktürel yalancılar" olarak politika tarihine geçeceklerdir.
Bütün bu gerçekler göz önüne alındığında BTP'nin tek umut ve tek kurtuluş olduğu kendiliğinden ortaya çıkar. 70 milyonun BTP'ye olan sevdası da bunu gösteriyor. Görene... Köre ne?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019