Gariban milletin sırtındaki sülükler

Türk ekonomisi, kansızlıktan ölüyor. Millet parasızlıktan kırılıyor. Esnaf, tüccar, işadamı yoklukla cebelleşiyor. Türkiye bitkisel hayatta?Dahası, uzman edasıyla Türk ekonomisi ve hatta dünya ekonomisinin başına geçenlerin elinde can çekişiyor.ABD ekonomisi can çekişiyor, Avrupa ve Asya ekonomisi sallanıyor? Türk ekonomisi son nefesini vermek üzere? Hepsinden önemlisi, 89 tane ülkenin ekonomisini batıran kapitalist IMF'cilerin aklıyla ekonomi batırılıyor.Anlayacağınız, Genel Cerrah edasıyla hastanın başına kasaplar geçmişler. Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin, Nobel'e aday gösterilen eserinde ve 3 tane uluslar arası ekonomi kongresinde dikkat çektiği şu gerçeği hatırlayın: İnsan bedeni için damarlardaki kan ne ise, bir ekonomi için piyasadaki likidite odur, para odur.Her ülke ekonomisinin, kendi şartları, kaynakları, nüfusu, büyüklüğü, üretim hacmi ve paranın piyasadaki dolanım hızına?vs göre, değişen oranlarda "piyasasında likidite" olması gerekiyor. Prof. Dr. Baş, ekonomi tarihinde ilk defa, "piyasalarda bulunması gereken para"nın "dengesi"nin ne olması gerektiğinin formüllerini ortaya koydu, devletin bu bağlamda nasıl senyoraj hakkı ile devreye girerek emisyonu genişleteceğinin iktisat matematiğini ortaya koydu.Türk ekonomi yönetimi, 89 devlet batırmış IMF'den akıl almaya devam ediyorlar; bu ithal ecnebi aklıyla hiç ekonomi düzelir mi!? Böyle bir ekonomi yönetimi ile Türk ekonomisinin düzelme ihtimalı olur mu Allah aşkına!Devlet ve milletin kaynakları "hard currency"lerle ecnebilere aktarılıyor, kaynaklar ve işletmeler elden çıkartılıyor; millet evlatları da vergi, faiz ve kredi kartı kıskacında can çekişiyor.Devlet para basmıyor; devletin görevini yapması yüzünden oluşan bu boşlukta bankalar faiz yüklü kredi kartı, Prof. Dr. Baş'ın ifadesiyle "plastik para" basıyor.Devlet, emek, kaynak ve üretim karşılığında basması gereken parayı basmayınca, yasal veya kayıtdışı tefeciler bayram yapıyor. Caddelerde, sokaklarda ekmek peynir gibi "kredi kartı" dağıtılıyor.Parasızlıktan kıvranan millet evladı, bir lokma ekmeğini alacak para bulamayınca; yıllık bileşik faizi yüzde 100-120'lere varan kredi kartlarıyla ekmek alıyor, peynir alıyor. Garibanın gırtlağından, fakirin sırtından 100-120'lere varan faizler devşiriliyor.Bir lokma ekmeğe muhtaç gariban milletin sırtından sülükler eksilmiyor, bilakis her geçen gün artıyor.Tüketiciler Birliği Başkan Yardımcısı Hakan Tokbaş, hastane kapılarında yaşanan kredi kartı pazarlamacılığını "acil kapısı önünde ahlaksız teklif" olarak niteliyor. Bankaların etik dışı kart pazarlamasına BDDK el koymalıdır, diyor. 8 Mart günü İstanbul Bayrampaşa Devlet Hastanesinin acil servisi önünde yaşanan kredi kartı pazarlamacılığının belgelerini de ekleyerek, ilgili Devlet Bakanlığı'na, hastane acil girişlerinde bankalara kredi kartı dağıtmaya izin verdiniz mi, vermediyseniz bu bankalar hakkında herhangi bir işlem yaptınız mı, diye soruyor... Bu kadarı da pes doğrusu?Çökertilen Türk ekonomisi, hastane kapılarında ilaç alacak parası olmayan vatandaşını, parasız-pulsuz halinden istifade ederek yıllık yüzde 100-120'lere varan faiz yüklü kredi kartlarıyla boğuyor.Devlet ve millet arasındaki akl-ı selim sahipleri, bu vahim gidişatı değiştirecek Milli Ekonomi Modeli'nin hayata geçirilmesi için acilen adım atmazlarsa, bunun faturası çok ağır olacak? Sabah-akşam kendisiyle yatıp kalktıkları Amerika'nın ekonomisi dahi, Milli Ekonomi Modeli'nin çözümlerine yapışırken; Ankara'dakiler hala ayıkmıyorsa, bu iş, gaflet veya dalalet diye de nitelendirilemez. Bu gidişin adını siz koyun.