Gazi’nin dindarlığı konusunda yanındakilerin aktardıkları -2-
O’nun Kocatepe’deki halini anlatan yaveri Muzaffer Kılıç diyor ki
15.06.2025 00:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





YAVER MUZAFFER KILIÇ:
O'nun Kocatepe'deki halini anlatan yaveri Muzaffer Kılıç diyor ki:
"28 Ağustosta Kocatepe'de bizim topçu ateşimiz başladığı zaman, Mustafa Kemal, 'Ya Rabbi! Sen Türk ordusunu muzaffer et… Türklüğün, Müslümanlığın düşman ayakları altında esaret zinciri altında kalmasına müsaade etme' diye dua etti. O anda gözlerinden birkaç damla yaşın süzüldüğünü gördüm.
Zafer kazanıldıktan sonra da Eylül 1922'de, 'Büyük asil Türk milleti' hitabıyla başlayan tamiminde, 'TBMM ordularının şecaati, sürati, tevfikat-i sübhaniyeye vesile-i tecelli oldu… Milletimizin istikbali emindir ve nusret-i mevudiyyeyi ordularımızın istihsal etmesi muhakkaktır' şeklindeki sözleriyle salabet-i imaniyesini ifade etmiş oldu."
NURİ ULUSU ANLATIYOR:
"… Yine hiç unutmuyorum bir gece kalabalık bir davetli gurubu ile her zamanki gibi yenildi-içildi, şarkılar söylendi. Sohbet falan derken saatler sabaha karşı beşi buldu.
Sofradan kalkıldı, misafirlerini eski köşkten bahçeye kadar çıkartıp uğurladılar ve de bize dönüp, 'çocuklar biraz hava alacağım' diyerek dolaşmaya başladılar. Beş on dakika dolaştıktan sonra tam köşkün kapısına geldiklerinde kapının tam önündeki kayısı ağacına gözü takılıverdi.
Dallarında kayısılar olmuş, öylece duruyorlardı. Şöyle bir baktı sonra alçak olan bir daldan eliyle tutarak birkaç tane kayısı koparttı. Sonra eliyle öylesine ovalayıp yemeye başladı ve yerken de 'Oh oh ne kadar da güzelmiş. Allah'ın hikmetine bakın, neler yaratıyor neler. İnanmayanlar kâfirdir' diye söylene söylene içeri girdi."
"Hafız Yaşar vardı. Atatürk, onu sever ve çok beğenirdi. Bazı zamanlar 'Hafızı çağırın' derdi. Hemen emri yerine getirirdik.
… Hafız Yaşar'ın makamı ile okuduğu Kur'an-ı Kerim sûrelerini huşû ile dinlediğini, gözlerinden yaş aktığını ve bu gözyaşlarını ceketinin sol üst tarafındaki mendil cebinde her zaman muntazaman bulundurduğu beyaz keten mendil ile sildiğine yakinen şahit olmuşumdur."
FAHRETTİN ALTAY PAŞA:
"Atatürk, Türk ve Müslüman bir anadan Türk ve Müslüman bir babadan dünyaya gelmiş, ecdadı Türk olan bir insandı. Küçük yaşta babadan yetim kalmış, annesinin yanında ilk din bilgisini almıştı. Askerî okuldaki din derslerini takip etmişti.
Bu sûretle yetişen bu büyük adam, kumandan olunca maddi kuvvetin yanında manevî kuvvetin lüzumunu ve Müslümanlıkta, savaşlarda şehit olmanın manevî kuvvet bakımından değerini görüp anlamıştır."
HASAN RIZA SOYAK ANLATIYOR:
Atatürk'ün genel sekreterliğini yapmış Hasan Rıza Soyak şunları ifade eder:
"Türk milletini Müslümanlığın öz kaynağı ile gerçek bir din anlayışına ulaştırmak, bu sûretle zihin ve vicdanları cehalet ve taassubun karanlığından kurtarıp, akıl yolu ile ilmin aydınlığına kavuşturmak için olanca gücüyle gayret sarf eden, takip edilecek yol üzerinde zulmeti devam ettirmek kasdıyle, muhtelif menfaatçi ve sömürücü müesseseler tarafından vücuda getirilen perde ve engelleri birer birer ortadan kaldırmış olan büyük bir mücahidi, dinsiz telakki etmeye imkan var mıdır?" (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
O'nun Kocatepe'deki halini anlatan yaveri Muzaffer Kılıç diyor ki:
"28 Ağustosta Kocatepe'de bizim topçu ateşimiz başladığı zaman, Mustafa Kemal, 'Ya Rabbi! Sen Türk ordusunu muzaffer et… Türklüğün, Müslümanlığın düşman ayakları altında esaret zinciri altında kalmasına müsaade etme' diye dua etti. O anda gözlerinden birkaç damla yaşın süzüldüğünü gördüm.
Zafer kazanıldıktan sonra da Eylül 1922'de, 'Büyük asil Türk milleti' hitabıyla başlayan tamiminde, 'TBMM ordularının şecaati, sürati, tevfikat-i sübhaniyeye vesile-i tecelli oldu… Milletimizin istikbali emindir ve nusret-i mevudiyyeyi ordularımızın istihsal etmesi muhakkaktır' şeklindeki sözleriyle salabet-i imaniyesini ifade etmiş oldu."
NURİ ULUSU ANLATIYOR:
"… Yine hiç unutmuyorum bir gece kalabalık bir davetli gurubu ile her zamanki gibi yenildi-içildi, şarkılar söylendi. Sohbet falan derken saatler sabaha karşı beşi buldu.
Sofradan kalkıldı, misafirlerini eski köşkten bahçeye kadar çıkartıp uğurladılar ve de bize dönüp, 'çocuklar biraz hava alacağım' diyerek dolaşmaya başladılar. Beş on dakika dolaştıktan sonra tam köşkün kapısına geldiklerinde kapının tam önündeki kayısı ağacına gözü takılıverdi.
Dallarında kayısılar olmuş, öylece duruyorlardı. Şöyle bir baktı sonra alçak olan bir daldan eliyle tutarak birkaç tane kayısı koparttı. Sonra eliyle öylesine ovalayıp yemeye başladı ve yerken de 'Oh oh ne kadar da güzelmiş. Allah'ın hikmetine bakın, neler yaratıyor neler. İnanmayanlar kâfirdir' diye söylene söylene içeri girdi."
"Hafız Yaşar vardı. Atatürk, onu sever ve çok beğenirdi. Bazı zamanlar 'Hafızı çağırın' derdi. Hemen emri yerine getirirdik.
… Hafız Yaşar'ın makamı ile okuduğu Kur'an-ı Kerim sûrelerini huşû ile dinlediğini, gözlerinden yaş aktığını ve bu gözyaşlarını ceketinin sol üst tarafındaki mendil cebinde her zaman muntazaman bulundurduğu beyaz keten mendil ile sildiğine yakinen şahit olmuşumdur."
FAHRETTİN ALTAY PAŞA:
"Atatürk, Türk ve Müslüman bir anadan Türk ve Müslüman bir babadan dünyaya gelmiş, ecdadı Türk olan bir insandı. Küçük yaşta babadan yetim kalmış, annesinin yanında ilk din bilgisini almıştı. Askerî okuldaki din derslerini takip etmişti.
Bu sûretle yetişen bu büyük adam, kumandan olunca maddi kuvvetin yanında manevî kuvvetin lüzumunu ve Müslümanlıkta, savaşlarda şehit olmanın manevî kuvvet bakımından değerini görüp anlamıştır."
HASAN RIZA SOYAK ANLATIYOR:
Atatürk'ün genel sekreterliğini yapmış Hasan Rıza Soyak şunları ifade eder:
"Türk milletini Müslümanlığın öz kaynağı ile gerçek bir din anlayışına ulaştırmak, bu sûretle zihin ve vicdanları cehalet ve taassubun karanlığından kurtarıp, akıl yolu ile ilmin aydınlığına kavuşturmak için olanca gücüyle gayret sarf eden, takip edilecek yol üzerinde zulmeti devam ettirmek kasdıyle, muhtelif menfaatçi ve sömürücü müesseseler tarafından vücuda getirilen perde ve engelleri birer birer ortadan kaldırmış olan büyük bir mücahidi, dinsiz telakki etmeye imkan var mıdır?" (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.