İktidarın rüyalarına dolan bir aşkın adıdır yargıyı ele geçirmek. Sevdasının en coştuğu yer ise Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu(HSYK) dur. Yargıyı kuşatma harekâtı HSYK üzerinden yapılmaya çalışılıyor. Yürütmenin yargı üzerindeki baskısına ezelden aşinayız da, bu kez işin cılkını çıkardılar; 23 Eylül'de Yargıtay Genel Kurulu'nda yapılan seçim sonucunda HSYK üyeliğine seçilenler Hükümetin hoşuna gitmedi, bastılar feryadı? Dahası da var: Seçim sonuçlarını Yüksek Seçim Kurulu'na götürerek şikâyet ve itirazda bulunacaklarını, bitmedi; gerekirse Anayasa değişikliği için halka başvuracaklarını (referandum) bağırdılar. Peki, bu toramanlar daha dün mahalli seçim sonuçlarına itiraz edenleri biraz da müstehzi (alaycı) bir şekilde eleştirmiyorlar mıydı? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! İğneyi önce kendine batır, sonra başkasına çuvaldızı düşünürsün.Dananın kuyruğu 12 Ekim' de kopacak. Adli ve İdari Yargıda binlerce hâkim ve savcı HSYK üye seçimine gidecektir. Bu sonuçlar da iktidarın işine gelmezse ne olacak? Psikoterapiye doluşacakları varın hesap edin.Trajikomik bir tablo. Anayasasında bağımsız olduğu yazan yargı erkini kendine bağlama mücadelesi veren bir Hükümet(yürütme erki). Hani bu devlet kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalıydı!İsmet İnönü'yü hayal meyal hatırlıyorum da, Menderes döneminden bugüne gördüğüm tüm hükümetlerde ve de darbe süreçlerinde, siyaset biliminde ve devlet yönetiminde hep öne sürülen kuvvetler ayırımına ulaşılamadığıdır. Her dönemde ve her vesileyle siyasal iktidarlar yargının tarafsız ve sağlıklı işlemesine köstek olmuşlardır.Günümüzde değişen bir şey yok; siyasal iktidarın Adalet Bakanlığı vasıtasıyla HSYK üzerinden yargıya baskısı giderek yoğunlaşmaktadır.Tarafsız ve bağımsız olması gereken yargıçları şu partinin, bu kesimin adamıdır diye yaftalamak hukukun ihlâlidir ve de Anayasal suçtur.Bir başka tuhaflık hâkim ve savcıların da değişik platformlarda kümelenmiş olmasıdır. Davaya bakan hâkim iktidar yanlısı ise başka, karşı grupta ise başka karar verebilecektir. Kaldı mı bu işin tarafsızlığı?HSYK yargının beynidir. Bu anayasal kuruma üye seçilirken ortalığı siyasal arenaya çevirmenin izahı yoktur. Yargı üzerindeki iktidar savaşı HSYK cephesinde verilirken, kurum hem siyasal iktidarların hem de yargıya hâkim olma amacı güden diğer güç odaklarının hedefi durumuna getirilmiştir.İktidar, hukuk ihlâline doymak nedir bilmiyor; görevini yapan hâkim ve savcıları ya görevinden alıyor haklarında soruşturma başlatıyor, ya da görev yerlerini değiştiriyor. Aracı Adalet Bakanlığıdır. Hâkim ve savcıları teftiş eden müfettişler bakana bağlıdır. Bakan HSYK başkanıdır. Bu, yürütmenin yargıya doğrudan müdahalesidir. Hangi birini sayalım, deve hikâyesi bu?Hancı sarhoş, yolcu sarhoş olmasın. Tüm olumsuz koşullara rağmen hâkim ve savcılarımız dik durabilirlerse, iktidarın kendilerini yeniden dizayn etme heveslerini bir nebze olsun kursaklarında bırakabilirler.Yine de, 12 Ekim seçim sonuçları, AKP iktidarına YSK yolunda "Hicran, yine hicran mı bu aşkın sonu" şarkısını söyletebilir? Bekleyelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023