Temel Yahudi'ye tokat atmış. Neden vurdun diye sorunca, siz İsa Peygamberi çarmıha cermiştiniz. Yahudi sızlanmış, iki bin yıl önce olmuş bir şey bu. Temel, Valla pen yeni tuydum, demiş.
Fethullah Gülen tehlikesini onlarca yıl önce görüp gerekli uyarıları yapan Prof. Dr. Sayın Haydar Baş'ın ferasetinin sadece zekâtı, devletin tepesindekilerin bu hallere düşmesini önlerdi? dinleselerdi eğer.
AKP tayfasının aldatılmışız mazereti, Temel'in fıkrasına döner. Bugün mağdur rolüne sığınanlar saf numarasına yatmasınlar. Biz indirimli ifade ile saf diyoruz. İktidarın reisi kandırıldık derken, Adalet Bakanı, dostların söylediklerine inanmamakla hata ettiklerini itiraf ederken, bombayı AKP'nin ağır topu Bülent Arınç patlattı: Ahmakmışız?meğer beraber yürüdükleri yollarda ahmakıslatan altında kalmışlar.
Desenize bir tarafta iğfal edenler (aldatanlar) yani kandırıkçı takımı diğer tarafta Arınç'ın deyimiyle ahmaklar grubu. Devletin tepesindeki sınıf buysa vay başımıza gelenler.
Bu aldatma-aldanma muhabbeti bir yana, atasözüne kulak verelim: "Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim."
Arkadaşlar ve arkadaşlıkları ortada. Darbe girişimi sonrası topyekûn tasfiyeler sürmekte. Pirincin taşını ayıklayabilecekler mi?! Hesap soracağız diyorlar da, hesabı sorulacakların sâbık ortakları sizler değil misiniz? Ceza hukukunda bunun adı "suça iştirak" tır.
Asıl hesabı soracak olan, mağdur rolünü oynayanlar değil, mağdur olan milletin ta kendisidir.
Bir başka gerçek, kimlik kargaşası yaşadığımızdır. Kimin aslında ne olduğunu anlamakta güçlük çekiyoruz.
Örneğin gözaltına alınan tanınmış şair ve akademisyen Hilmi Yavuz. Aynı çatı altında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde çok uzun yıllar birlikte çalıştık. Örgütle, suçla ilişkilendirilmesi düşünülemeyecek değerli bir insan.
Kaş yaparken göz çıkarmayalım. Linç adaleti uygulamayalım.
Futbola malzemeci yamağı olarak başlamış Tayyip Erdoğan, şimdilerde toptan hızlı koşan oyuncu görünümünde auta çıkmadan, asabiyet ve hoşgörüsüzlükten sıyrılmalıdır.
Gerçi huylu huyundan vazgeçmez. Birlik ve beraberlikten bahsederken toplumu geren Gezi olaylarını kaşımak ve yeniden Taksim'e Toplu Kışlası yapacağız diye tutturmak, ne ile izah olunabilir?
Mevcut kışlaları kapatmaktan söz edenler de başka âlem!
Duygusal tepkilerle değil, yapılacak etraflı inceleme ve tespitler sonrası değerlendirme yapılmalıdır.
Mütevazi kadrajlı bir fotoğrafını çekmeye çalıştığımız ülkenin durumu bu.
Geleceği, geniş kadrolu oyuncuları bulunan tiyatrocular değil, yüreği vatan sevgisiyle çarpanların yürekleri ve oyları belirlemelidir.
Fethullah Gülen tehlikesini onlarca yıl önce görüp gerekli uyarıları yapan Prof. Dr. Sayın Haydar Baş'ın ferasetinin sadece zekâtı, devletin tepesindekilerin bu hallere düşmesini önlerdi? dinleselerdi eğer.
AKP tayfasının aldatılmışız mazereti, Temel'in fıkrasına döner. Bugün mağdur rolüne sığınanlar saf numarasına yatmasınlar. Biz indirimli ifade ile saf diyoruz. İktidarın reisi kandırıldık derken, Adalet Bakanı, dostların söylediklerine inanmamakla hata ettiklerini itiraf ederken, bombayı AKP'nin ağır topu Bülent Arınç patlattı: Ahmakmışız?meğer beraber yürüdükleri yollarda ahmakıslatan altında kalmışlar.
Desenize bir tarafta iğfal edenler (aldatanlar) yani kandırıkçı takımı diğer tarafta Arınç'ın deyimiyle ahmaklar grubu. Devletin tepesindeki sınıf buysa vay başımıza gelenler.
Bu aldatma-aldanma muhabbeti bir yana, atasözüne kulak verelim: "Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim."
Arkadaşlar ve arkadaşlıkları ortada. Darbe girişimi sonrası topyekûn tasfiyeler sürmekte. Pirincin taşını ayıklayabilecekler mi?! Hesap soracağız diyorlar da, hesabı sorulacakların sâbık ortakları sizler değil misiniz? Ceza hukukunda bunun adı "suça iştirak" tır.
Asıl hesabı soracak olan, mağdur rolünü oynayanlar değil, mağdur olan milletin ta kendisidir.
Bir başka gerçek, kimlik kargaşası yaşadığımızdır. Kimin aslında ne olduğunu anlamakta güçlük çekiyoruz.
Örneğin gözaltına alınan tanınmış şair ve akademisyen Hilmi Yavuz. Aynı çatı altında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde çok uzun yıllar birlikte çalıştık. Örgütle, suçla ilişkilendirilmesi düşünülemeyecek değerli bir insan.
Kaş yaparken göz çıkarmayalım. Linç adaleti uygulamayalım.
Futbola malzemeci yamağı olarak başlamış Tayyip Erdoğan, şimdilerde toptan hızlı koşan oyuncu görünümünde auta çıkmadan, asabiyet ve hoşgörüsüzlükten sıyrılmalıdır.
Gerçi huylu huyundan vazgeçmez. Birlik ve beraberlikten bahsederken toplumu geren Gezi olaylarını kaşımak ve yeniden Taksim'e Toplu Kışlası yapacağız diye tutturmak, ne ile izah olunabilir?
Mevcut kışlaları kapatmaktan söz edenler de başka âlem!
Duygusal tepkilerle değil, yapılacak etraflı inceleme ve tespitler sonrası değerlendirme yapılmalıdır.
Mütevazi kadrajlı bir fotoğrafını çekmeye çalıştığımız ülkenin durumu bu.
Geleceği, geniş kadrolu oyuncuları bulunan tiyatrocular değil, yüreği vatan sevgisiyle çarpanların yürekleri ve oyları belirlemelidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023