Oğuz Köroğlu / e-mail: oguz_koroglu@hotmail.com
Geçmişe tanıklık eden bir abide: Seyyit Battal Gazi Külliyesi
Türk tarihinde mücadele ruhunun ve gaziliğin tanınmış kahramanı Seyyit Battal Gazi adına Selçuklular zamanında yapılan ve Osmanlılar devrinde ek yapılarla büyütülen Battal Gazi Külliyesi, etkileyici görünümüyle yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı
Eskişehir'e bağlı Seyitgazi ilçesinde ünlü halk kahramanı Battal Gazi'ye ait tarihî külliye, bugün bir anıt müze olarak sıkça ziyaret edilen mekanlar arasında yer alıyor.
Büyük Türk akıncısına ait hatıralar
Seyyit Battal Gazi Külliyesi; Cami, türbe, medrese, imarethâne, tekke, konuk odası gibi bölümlerden oluşmaktadır. Kitabelerinden anlaşılan bilgilere göre, XII. Yüzyıl başlarında Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında inşa edilmiş, 1511 yılında II.Beyazıt tarafından esaslı bir şekilde onarılmıştır.
Günümüzde, "Seyyit Battal Gazi Medrese ve İmarethane Müzesi" olarak kullanılmakta olan tarihî yapı, Eskişehir'e 43 km. uzaklıktaki Seyitgazi ilçesinde 150 metre yüksekliğinde "Üçler Tepesi"nin doğuya bakan yamaçları üzerindedir. Külliye, Seyyit Battal Gazi'ye ithafen yaptırılmıştır (1207-1209).
Külliyenin dershane ve imaret bölümlerinde açılan müzede, Seyitgazi ve çevresinden derlenen arkeolojik ve etnoğrafik eserler bulunmakta; Seyyit Battal Gazi türbesi ve külliyesine ait sancak, tekke eserleri, halı ve kilim parçaları, kitabeler, şamdanlar, süs eşyaları ve kap-kacaklar o döneme ait hatıraları dikkat çekici biçimde yansıtmaktadır.
Gazilerin önderi, yiğit bir alperen
Emeviler zamanında İslam ordularının başında, Bizans'a karşı olağanüstü kahramanlıklar göstermiş büyük bir Türk akıncısıdır Battal Gazi. Ve ömrünü Bizans tekfurlarıyla savaşarak geçirmiştir. Gazilerin önderi oluşunun yanında; yiğitliği, cesareti, cömertliği ve izzeti ile bir alperen olarak tanınan Battal Gazi, menkıbeleriyle nesilden nesile, kuşaktan kuşağa söylenegelmiş; efsanevi atı ve kılıcıyla zihinlerde silinmez yer etmiştir. Bizans'a karşı yapılan akınlarda büyük başarılar gösteren ve İslamiyet'in Anadolu'da yayılmasında büyük katkısı olan Seyyit Battal Gazi, 720-740 yıllarında sıklaşan bu akınlardan birinde, bugünkü Seyitgazi ilçesinin bulunduğu bölgede 740 yılında şehit düşmüştür.
Külliyenin mükemmel görünümü
Tarih boyu kahramanlıkları anlatılan Seyyit Battal Gazi adına 1207-1208 yıllarında Anadolu Selçuklu Sultanı 1. Alaeddin Keykubat'ın annesi Ümmühan Hatun tarafından türbe ve cami yaptırılmıştır. Daha sonra Ümmühan Hatun için de burada iki katlı eyvan biçiminde bir türbe eklenmiştir. Osmanlıların kuruluş ve yükselme dönemlerinde; onarım, yeniden yapım ve eklemelerle külliye halini almıştır. Yine, Osmanlı İmparatorluğu döneminde vakıflaştırılmış olan Battal Gazi Külliyesi, Cumhuriyet Dönemi'ne kadar dini eğitim, tören ve toplantıların yapıldığı medrese ve tekke olarak kullanılmıştır.
Bugün mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olan ve 1954 yılına kadar harabeyi andıran bir durumda bulunan külliyeye, bu tarihte yapılan geniş bir restorasyon çalışması ve çevre düzenlemesi ile sağlıklı bir yapı kazandırılmıştır. Yapılan ışıklandırma sistemi ile geceleri aydınlatılmakta, etkileyici görünümü, turistik ve dini amaçlı ziyaretçileri ile Seyitgazi ilçesine canlılık kazandırmaktadır.
1966 yılında müzeye dönüştürülen tarihî külliyenin dershane ve imaret salonları yeniden düzenlenmiş ve 1970 tarihinde ziyarete açılmıştır.
Müslüman Türk kimliğinin müşahhas örneği
Battal Gazi, İla-yı Kelimetullah uğruna yaptığı mücadelelerle Müslüman Türk seciye ve karakterini kâmil manada temsil etmiş, İslam'ın özü ve ruhuyla bütünleşerek müşahhas bir kimlik kazanmıştır. Bu destansı kimliğiyle yalnızca Anadolu Türklüğü değil, bütün Türk dünyası içinde müessir bir yer tutmuştur. Nitekim, Anadolu'da Seyitgazi'den başlayarak Doğu Türkistan'a kadar Onun için birçok türbe ve makamlar yapılmıştır. Battal Gazi, müşahhas yönü yanı sıra, yazılı kültürümüzde de önemli bir yer etmiştir. Büyük ârif Hacı Bektaşi Veli Hazretleri, Velayetnâme'sinde bir yiğitlik, alperenlik, mertlik abidesi olarak bahseder Battal Gazi'den. Evliya Çelebi, İstanbul'daki Kız Kulesi'nin, Kral Kantur'un kızını Battal'ın aşkından korumak için Onun Şam'da bulunduğu bir sırada yaptırdığını zikreder Seyahatnâme'sinde. Bilindiği gibi, Kayser kızlarının alperenlere gönüllerini kaptırmaları ve bu uğurda Onlara her türlü kolaylıkları sağlayarak kalelerin içten fethedilmesindeki payları hep anlatılır. Battal Gazi'nin menkıbeleri, anlatılmakla da kalmamış; edebiyat, sanat, film ve tiyatro sahalarına da konu olmuştur. Battalnâme, bu manada zikredilebilecek en meşhur eser olarak kültür hayatımızda varlığını korumaktadır.
Gerçek bir halk destanı: Battalnâme
Battalnâme, İslam'ı aşk boyutunda yaşayan Anadolu Türkleri'nin destansı bir eseri olmakla birlikte, mensup olunan ortak dinin doğal bir sonucu olarak Arap geleneklerine de yer verilen bir halk öyküsüdür. Battal Gazi'nin, henüz hayatta iken dilden dile anlatılan menkıbeleri, daha sonra toplanarak kaleme alınmış, düzyazı ve manzum olmak üzere birçok yazma eser ortaya konmuştur. İslam dininin Anadolu'da yayılışı ile ilgili geniş izler taşıyan Battalnâme'de, 12. yüzyılda Malatya yöresinde egemen olan Danişmendlilerin sınır boylarında yiğitlikler gösteren bir kahraman olarak Seyyit Battal Gazi anlatılır. Tarihî temeller üzerine bina edilmiş bir şaheser olarak Battalnâme'de İslam dininin ve İslam medeniyetinin unsurları açık bir şekilde göze çarpmaktadır. Battalnâme'nin asıl konusu İslam-Bizans mücadelesinden doğmuştur. Özellikle Abbasi ordularında Türklerin gösterdiği üstün yetenekler gözönüne alındığında, Bizans sınırlarında ve İslam ordularında hayat süren Türkler arasında, böyle menkıbelerin varlığını kabul etmek gerekir. Eserde sınırlı da olsa, eski destan üslubunu hatırlatan bazı kısımlar vardır. Manzum ve mensur eser olarak yirminin üstünde yazması bulunan eser üzerinde yerli ve yabancı birçok araştırıcı çeşitli yönlerden incelemeler yapmışlardır.
Geçmişe tanıklık eden bir abide: Seyyit Battal Gazi Külliyesi
Türk tarihinde mücadele ruhunun ve gaziliğin tanınmış kahramanı Seyyit Battal Gazi adına Selçuklular zamanında yapılan ve Osmanlılar devrinde ek yapılarla büyütülen Battal Gazi Külliyesi, etkileyici görünümüyle yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı
Eskişehir'e bağlı Seyitgazi ilçesinde ünlü halk kahramanı Battal Gazi'ye ait tarihî külliye, bugün bir anıt müze olarak sıkça ziyaret edilen mekanlar arasında yer alıyor.
Büyük Türk akıncısına ait hatıralar
Seyyit Battal Gazi Külliyesi; Cami, türbe, medrese, imarethâne, tekke, konuk odası gibi bölümlerden oluşmaktadır. Kitabelerinden anlaşılan bilgilere göre, XII. Yüzyıl başlarında Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında inşa edilmiş, 1511 yılında II.Beyazıt tarafından esaslı bir şekilde onarılmıştır.
Günümüzde, "Seyyit Battal Gazi Medrese ve İmarethane Müzesi" olarak kullanılmakta olan tarihî yapı, Eskişehir'e 43 km. uzaklıktaki Seyitgazi ilçesinde 150 metre yüksekliğinde "Üçler Tepesi"nin doğuya bakan yamaçları üzerindedir. Külliye, Seyyit Battal Gazi'ye ithafen yaptırılmıştır (1207-1209).
Külliyenin dershane ve imaret bölümlerinde açılan müzede, Seyitgazi ve çevresinden derlenen arkeolojik ve etnoğrafik eserler bulunmakta; Seyyit Battal Gazi türbesi ve külliyesine ait sancak, tekke eserleri, halı ve kilim parçaları, kitabeler, şamdanlar, süs eşyaları ve kap-kacaklar o döneme ait hatıraları dikkat çekici biçimde yansıtmaktadır.
Gazilerin önderi, yiğit bir alperen
Emeviler zamanında İslam ordularının başında, Bizans'a karşı olağanüstü kahramanlıklar göstermiş büyük bir Türk akıncısıdır Battal Gazi. Ve ömrünü Bizans tekfurlarıyla savaşarak geçirmiştir. Gazilerin önderi oluşunun yanında; yiğitliği, cesareti, cömertliği ve izzeti ile bir alperen olarak tanınan Battal Gazi, menkıbeleriyle nesilden nesile, kuşaktan kuşağa söylenegelmiş; efsanevi atı ve kılıcıyla zihinlerde silinmez yer etmiştir. Bizans'a karşı yapılan akınlarda büyük başarılar gösteren ve İslamiyet'in Anadolu'da yayılmasında büyük katkısı olan Seyyit Battal Gazi, 720-740 yıllarında sıklaşan bu akınlardan birinde, bugünkü Seyitgazi ilçesinin bulunduğu bölgede 740 yılında şehit düşmüştür.
Külliyenin mükemmel görünümü
Tarih boyu kahramanlıkları anlatılan Seyyit Battal Gazi adına 1207-1208 yıllarında Anadolu Selçuklu Sultanı 1. Alaeddin Keykubat'ın annesi Ümmühan Hatun tarafından türbe ve cami yaptırılmıştır. Daha sonra Ümmühan Hatun için de burada iki katlı eyvan biçiminde bir türbe eklenmiştir. Osmanlıların kuruluş ve yükselme dönemlerinde; onarım, yeniden yapım ve eklemelerle külliye halini almıştır. Yine, Osmanlı İmparatorluğu döneminde vakıflaştırılmış olan Battal Gazi Külliyesi, Cumhuriyet Dönemi'ne kadar dini eğitim, tören ve toplantıların yapıldığı medrese ve tekke olarak kullanılmıştır.
Bugün mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olan ve 1954 yılına kadar harabeyi andıran bir durumda bulunan külliyeye, bu tarihte yapılan geniş bir restorasyon çalışması ve çevre düzenlemesi ile sağlıklı bir yapı kazandırılmıştır. Yapılan ışıklandırma sistemi ile geceleri aydınlatılmakta, etkileyici görünümü, turistik ve dini amaçlı ziyaretçileri ile Seyitgazi ilçesine canlılık kazandırmaktadır.
1966 yılında müzeye dönüştürülen tarihî külliyenin dershane ve imaret salonları yeniden düzenlenmiş ve 1970 tarihinde ziyarete açılmıştır.
Müslüman Türk kimliğinin müşahhas örneği
Battal Gazi, İla-yı Kelimetullah uğruna yaptığı mücadelelerle Müslüman Türk seciye ve karakterini kâmil manada temsil etmiş, İslam'ın özü ve ruhuyla bütünleşerek müşahhas bir kimlik kazanmıştır. Bu destansı kimliğiyle yalnızca Anadolu Türklüğü değil, bütün Türk dünyası içinde müessir bir yer tutmuştur. Nitekim, Anadolu'da Seyitgazi'den başlayarak Doğu Türkistan'a kadar Onun için birçok türbe ve makamlar yapılmıştır. Battal Gazi, müşahhas yönü yanı sıra, yazılı kültürümüzde de önemli bir yer etmiştir. Büyük ârif Hacı Bektaşi Veli Hazretleri, Velayetnâme'sinde bir yiğitlik, alperenlik, mertlik abidesi olarak bahseder Battal Gazi'den. Evliya Çelebi, İstanbul'daki Kız Kulesi'nin, Kral Kantur'un kızını Battal'ın aşkından korumak için Onun Şam'da bulunduğu bir sırada yaptırdığını zikreder Seyahatnâme'sinde. Bilindiği gibi, Kayser kızlarının alperenlere gönüllerini kaptırmaları ve bu uğurda Onlara her türlü kolaylıkları sağlayarak kalelerin içten fethedilmesindeki payları hep anlatılır. Battal Gazi'nin menkıbeleri, anlatılmakla da kalmamış; edebiyat, sanat, film ve tiyatro sahalarına da konu olmuştur. Battalnâme, bu manada zikredilebilecek en meşhur eser olarak kültür hayatımızda varlığını korumaktadır.
Gerçek bir halk destanı: Battalnâme
Battalnâme, İslam'ı aşk boyutunda yaşayan Anadolu Türkleri'nin destansı bir eseri olmakla birlikte, mensup olunan ortak dinin doğal bir sonucu olarak Arap geleneklerine de yer verilen bir halk öyküsüdür. Battal Gazi'nin, henüz hayatta iken dilden dile anlatılan menkıbeleri, daha sonra toplanarak kaleme alınmış, düzyazı ve manzum olmak üzere birçok yazma eser ortaya konmuştur. İslam dininin Anadolu'da yayılışı ile ilgili geniş izler taşıyan Battalnâme'de, 12. yüzyılda Malatya yöresinde egemen olan Danişmendlilerin sınır boylarında yiğitlikler gösteren bir kahraman olarak Seyyit Battal Gazi anlatılır. Tarihî temeller üzerine bina edilmiş bir şaheser olarak Battalnâme'de İslam dininin ve İslam medeniyetinin unsurları açık bir şekilde göze çarpmaktadır. Battalnâme'nin asıl konusu İslam-Bizans mücadelesinden doğmuştur. Özellikle Abbasi ordularında Türklerin gösterdiği üstün yetenekler gözönüne alındığında, Bizans sınırlarında ve İslam ordularında hayat süren Türkler arasında, böyle menkıbelerin varlığını kabul etmek gerekir. Eserde sınırlı da olsa, eski destan üslubunu hatırlatan bazı kısımlar vardır. Manzum ve mensur eser olarak yirminin üstünde yazması bulunan eser üzerinde yerli ve yabancı birçok araştırıcı çeşitli yönlerden incelemeler yapmışlardır.