Gelir dağılımında adaletin sağlanması ekonomi politikalarının en önemli hedefidir. Bu adalet sağlandığı takdirde diğer önemli hedefler olan sürekli büyüme ve tam istihdam da kendiliğinden gerçekleşecektir.
Bugünkü yazımda bu adaleti sağlayabilecek tek ekonomik model olan Milli Ekonomi Modeli’nin bunu nasıl başaracağı konusuna değineceğim.
Tabi biz anlayabildiğimiz nispette değerlendirme yapabiliyoruz, Model’in sahibi olan Prof. Dr. Haydar Baş Bey, gerek eserinde gerekse yaptığı konuşmalarda, yazdığı makalelerde bu konunun detaylarını sürekli gündeme getirmektedir.
Gelir dağılımında adalet, paranın tekelleşmesinin önlenmesi, bireylerin ve kurumların paraya ulaşımının kolaylaşması, toplumda yaşayan her bir bireyin temel ihtiyaçlarının karşılanmasının bizzat devlet tarafından garanti edilmesi ve bireylerin kabiliyetlerini kullanma ve yeni atılımlar yapma konusunda da eşit haklara sahip olması ile mümkün olabilir.
Milli Ekonomi Modeli vatandaşlık maaşı, ev hanımlarına maaş, çocuk parası, doğum parası gibi sosyal devlet projeleriyle hiçbir vatandaşını dışarıda bırakmadan her bir vatandaşının asgari geçimini garanti altına almaktadır.
Esasen bu hak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda vardır. Anayasamızda, Türkiye’nin sosyal bir devlet olduğu ve vatandaşının geçiminden sorumlu olduğu açıkça belirtilmektedir. Fakat pratiğe bakıldığında bu hiçbir zaman gerçekleşmemiştir.
MEM’de, vatandaşlar hiç çalışmasa da, hiçbir emek sarf etmese de sırf Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olduğu için yukarıda bahsedilen sosyal devlet projeleriyle sağlıklı bir yaşam standardına ulaşmaktadır.
Fakat takdir edersiniz ki, adalet eşitlik demek değildir. Elbette ki, çalışanla çalışmayan bir tutulamaz. Komünist sistemde olduğu gibi çalışan da çalışmayan da aynı gelire sahip olursa, ya da kapitalist sistemde olduğu gibi birilerinin sahip olduğu haklara diğerlerinin ulaşabilmesi mümkün olmazsa insanların özgürlüklerini sınırlandırmış olursunuz.
MEM en doğrusunu ortaya koymaktadır. Bir taraftan vatandaşların geçimi devlet tarafından garanti edilirken, diğer taraftan vatandaşın büyümesi konusunda da eşit fırsatlar ve imkanlar sunulmaktadır.
Aynen bir yarışta olduğu gibi… Herkes yarışa aynı başlama çizgisinden başlamaktadır. Daha önce hazırlıklı olan, egzersizlerini düzgün yapmış olan, daha kabiliyetli ve gücünü daha akıllıca kullanan elbette ki diğer kişilere fark atacaktır.
Fakat MEM’de bu yarış, biri kazanırken diğerinin kaybedeceği bir yarış değildir. Herkes emeği, kabiliyeti, cesareti, projesinin mükemmelliği, organizatörlüğü, hesabını kitabını düzgün yapması nispetince kazanacaktır.
MEM, isteyen herkese proje mukabili faizsiz kredi imkanı sağlayacaktır. Yani para bankaların ya da sermaye gruplarının inisiyatifinden kurtulup bizzat devlet tarafından talep eden vatandaşa takdim edilecektir.
Bugün proje sahibi olup da parasızlık yüzünden adım atamayan milyonlarca vatandaşımız mevcuttur. Devlet tarafından böyle bir imkan eşitliği sağlandığı takdirde ortaya çıkacak olan yeni kabiliyetleri, yeni icatları, ekonomik ve teknolojik gelişmeleri hayal edebiliyor musunuz?
İmkan bulamadığı halde kendi kısır imkanlarıyla bir şeyler icat eden vatandaşlarımızın haberlerini sürekli ekranlarda ve gazetelerimizde görmekteyiz. Türkiye şartları uygun olmadığı için dışarıya kaçan yerli dahilerimizin bu imkanlarla buluştuğunu bir düşünün.
MEM, bir taraftan her bir vatandaşının sağlıklı yaşamını garanti altına alırken, diğer taraftan vatandaşlarına sınırsız bir kazancın kapılarını da açmaktadır.
İşte gerçek adalet ve gerçek özgürlük de budur.
Bugünkü yazımda bu adaleti sağlayabilecek tek ekonomik model olan Milli Ekonomi Modeli’nin bunu nasıl başaracağı konusuna değineceğim.
Tabi biz anlayabildiğimiz nispette değerlendirme yapabiliyoruz, Model’in sahibi olan Prof. Dr. Haydar Baş Bey, gerek eserinde gerekse yaptığı konuşmalarda, yazdığı makalelerde bu konunun detaylarını sürekli gündeme getirmektedir.
Gelir dağılımında adalet, paranın tekelleşmesinin önlenmesi, bireylerin ve kurumların paraya ulaşımının kolaylaşması, toplumda yaşayan her bir bireyin temel ihtiyaçlarının karşılanmasının bizzat devlet tarafından garanti edilmesi ve bireylerin kabiliyetlerini kullanma ve yeni atılımlar yapma konusunda da eşit haklara sahip olması ile mümkün olabilir.
Milli Ekonomi Modeli vatandaşlık maaşı, ev hanımlarına maaş, çocuk parası, doğum parası gibi sosyal devlet projeleriyle hiçbir vatandaşını dışarıda bırakmadan her bir vatandaşının asgari geçimini garanti altına almaktadır.
Esasen bu hak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda vardır. Anayasamızda, Türkiye’nin sosyal bir devlet olduğu ve vatandaşının geçiminden sorumlu olduğu açıkça belirtilmektedir. Fakat pratiğe bakıldığında bu hiçbir zaman gerçekleşmemiştir.
MEM’de, vatandaşlar hiç çalışmasa da, hiçbir emek sarf etmese de sırf Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olduğu için yukarıda bahsedilen sosyal devlet projeleriyle sağlıklı bir yaşam standardına ulaşmaktadır.
Fakat takdir edersiniz ki, adalet eşitlik demek değildir. Elbette ki, çalışanla çalışmayan bir tutulamaz. Komünist sistemde olduğu gibi çalışan da çalışmayan da aynı gelire sahip olursa, ya da kapitalist sistemde olduğu gibi birilerinin sahip olduğu haklara diğerlerinin ulaşabilmesi mümkün olmazsa insanların özgürlüklerini sınırlandırmış olursunuz.
MEM en doğrusunu ortaya koymaktadır. Bir taraftan vatandaşların geçimi devlet tarafından garanti edilirken, diğer taraftan vatandaşın büyümesi konusunda da eşit fırsatlar ve imkanlar sunulmaktadır.
Aynen bir yarışta olduğu gibi… Herkes yarışa aynı başlama çizgisinden başlamaktadır. Daha önce hazırlıklı olan, egzersizlerini düzgün yapmış olan, daha kabiliyetli ve gücünü daha akıllıca kullanan elbette ki diğer kişilere fark atacaktır.
Fakat MEM’de bu yarış, biri kazanırken diğerinin kaybedeceği bir yarış değildir. Herkes emeği, kabiliyeti, cesareti, projesinin mükemmelliği, organizatörlüğü, hesabını kitabını düzgün yapması nispetince kazanacaktır.
MEM, isteyen herkese proje mukabili faizsiz kredi imkanı sağlayacaktır. Yani para bankaların ya da sermaye gruplarının inisiyatifinden kurtulup bizzat devlet tarafından talep eden vatandaşa takdim edilecektir.
Bugün proje sahibi olup da parasızlık yüzünden adım atamayan milyonlarca vatandaşımız mevcuttur. Devlet tarafından böyle bir imkan eşitliği sağlandığı takdirde ortaya çıkacak olan yeni kabiliyetleri, yeni icatları, ekonomik ve teknolojik gelişmeleri hayal edebiliyor musunuz?
İmkan bulamadığı halde kendi kısır imkanlarıyla bir şeyler icat eden vatandaşlarımızın haberlerini sürekli ekranlarda ve gazetelerimizde görmekteyiz. Türkiye şartları uygun olmadığı için dışarıya kaçan yerli dahilerimizin bu imkanlarla buluştuğunu bir düşünün.
MEM, bir taraftan her bir vatandaşının sağlıklı yaşamını garanti altına alırken, diğer taraftan vatandaşlarına sınırsız bir kazancın kapılarını da açmaktadır.
İşte gerçek adalet ve gerçek özgürlük de budur.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024