Kapitalist politikalar dünya nüfusunun yüzde 20'sine tekabül eden 1.2 milyar kişinin günde 1 Dolardan daha az ve yüzde 30'una tekabül eden 1.8 milyar kişinin de 2 Dolardan daha az bir gelirle geçinmek zorunda bırakmıştır. Çoğunlukla Afrika'da, Doğu ve Güney Asya'da ve Güney Amerika'da açlık sınırında yaşayan insanlar, kaynakları olmadığı için değil, küresel güçler tarafından sömürüldüğü için bu durumu yaşamaktadır. Bu sebeple kapitalist modellerin çözemediği problemlerden biri de gelir dağılımında dengesizliktir. Zira bu problem kapitalizmin doğasından kaynaklanmaktadır. Gelir dağılımında bozukluğa sebep olan etkenler incelendiğinde bu daha iyi anlaşılacaktır. Gelir dağılımda bozukluk liberal görüşün "bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler" ilkesinin kapitalizm adı altında ekonomik bir sistem olarak kendisine hayat imkanı bulmasıyla başlamıştır. Kapitalistler devlete ve paraya getirdikleri tarifler ve yükledikleri görevlerle beraber gelir dağılımının bozulmasına neden olmuşlardır. Liberal anlayışa göre devlet; güvenlik, asayiş, büyük kamusal yatırımlar gibi işlerle uğraşmalı ekonomiye ve ticarete kesinlikle müdahale etmemelidir. Devlete bu rol biçilince kamu harcamalarının hacmi artmış, harcamaların finansmanı için hükümetler, yüksek faizlerle iç ve dış borç alma yoluna gitmişlerdir. Zaman içerisinde alınan borçların faizlerini bile ödemeyen devletler halktan yüksek vergiler alarak bu gelirleri borç aldığı sermaye gruplarına aktarmasına rağmen girdiği bu borç batağından kurtulamamıştır. Faizle satın alınan paralar vergilerle karşılanmaya başlayınca toplumun büyük bir kesimine ait gelirler, azdan da az bir gruba aktarılmaktadır. Global sermaye grupları bu mantıkla ülkeleri adeta haraca bağlayarak, ülkelerin kaynak ve gelirlerini faizle birlikte kendilerine aktarmaktadır.Milli Ekonomi Modeli / Prof. Dr. Haydar Baş