Dinine önem veren Türk vatandaşlarına gerçek dinlerini öğrenme ve yaşama imkânı sunulmalıdır. Eskiden Türk milletinin dini "Allah katında din, şüphesiz İslam'dır" (Al-i İmran, 19) ayeti gereğince sahih İslam'dı. Bugün geldiğimiz noktada ise bazıları müstesna olmak üzere bir kısım cemaat tarikat dinleri, IŞİD dini, Diyalog dini, Ilımlı İslam dini, kedicikler şeyhinin dini gibi bir sürü uyduruk din türemiştir. Mütedeyyin Türk milleti, merdiven altı korsan dinlerin esaretinden kurtarılıp gerçek din İslam'la özgürleştirilmelidir. Dinine önem veren vatandaşlarımızın gerçek İslam'ı öğrenebilmesi ve merdiven altı uyduruk tarikat cemaat dinlerine fırsat verilmemesi için okullarda zorunlu din dersi gereklidir. Ancak bu din derslerinin programı, Avrupa Birliği'ni memnun etmeye ya da küstürmemeye dönük, eğilip bükülmüş, ne idüğü belirsiz, kuşa çevrilmiş bir din olmamalıdır, Kur'an ve hadis kaynaklı gerçek İslam olmalıdır.Ayrıca "dinde zorlama yoktur" (Bakara, 256) ve "Sizin dininiz size, benim dinim banadır" (Kafirûn, 6) ayetleri gereğince kimseye din ve inanç zorlaması ve baskısı uygulanmamalı, herkese din ve inanç özgürlüğü sağlanmalıdır.Alevi vatandaşlarımızın da İslam'ı ve kültürlerini istedikleri gibi yaşama özgürlükleri ve imkânı teminat altına alınmalıdır. Alevilik ayrı bir din değil, İslam içi bir yorum olarak kabul edilmelidir.Müslüman mahallesinde kilise açmak, kitap, dergi, broşür dağıtmak, toplantı yapmak, televizyon filmlerinde Hristiyanlık propagandası yapmak gibi Misyonerlik faaliyetlerine son verilmeli ve sıkı bir takibata uğramalıdır. Zira misyonerlik, Hristiyan vatandaşlara değil, Müslüman Türk vatandaşlarına yöneliktir. Hiçbir Hristiyanın yaşamadığı yerlere kilise açılmakta, Müslüman Türk halkımız para, iş ve eş vaadiyle kandırılıp din değiştirmeye zorlanmaktadır. Misyonerlik, dinî bir tebliğ vazifesi değil, Haçlı dünyasının bizi bölüp parçalamak, etkisiz hale getirmek ve kolayca sömürebilmek için uyguladığı emperyalist siyasi bir faaliyettir.Yedi Türk devleti arasında, mümkünse diğer Türk topluluklarının da katılımıyla ortak bir "Diyanet İşleri Birliği" kurulmalıdır. Bu kurum kanalıyla Türkiye'yi ve diğer Türk devletlerini de tehdit eden IŞİD ve Vahhabilik gibi gerçek İslam'dan birer sapma olan selefî, radikal, terörist İslamcı grupların yıkıcı faaliyetlerinin önüne geçilmeli, Türk devlet ve topluluklarının ihtiyaç duyduğu din adamı ve hizmetleri en doğru ve sağlıklı biçimde karşılanmalıdır.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015