Gizli olarak yaşayan bir İmam’ın ne faydası olacaktır?
Esasen beşeriyet İslam’ı tebliğ etmeyen, İslamî had ve hudutları uygulamayan, hükümleri beyan etmeyen, kimseye yol göstermeyen, ma’rufu emir ve münkeri nehyetmeyen ve İslam yolunda cihad etme imkânı olmayan bir rehbere neden ihtiyaç duysun?
07.08.2024 08:44:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Esasen beşeriyet İslam'ı tebliğ etmeyen, İslamî had ve hudutları uygulamayan, hükümleri beyan etmeyen, kimseye yol göstermeyen, ma'rufu emir ve münkeri nehyetmeyen ve İslam yolunda cihad etme imkânı olmayan bir rehbere neden ihtiyaç duysun?
CEVABI
Başka bir ifadeyle eleştiren şöyle diyor: "İmam'ın toplumdaki rolü, İslam şeriatını uygulamak ve ümmeti korumaktır. Eğer İmamîyye'nin dediği gibi, İmam Gaybet'e çekilirse bütün ceza ve hükümlerin askıya alınması gerekir.
Örneğin cihad ve buna benzer birçok hükmün emrini sadece İmam verir, O da olmayınca, bu emri verecek kimse kalmaz, o zaman da artık O'na ihtiyaç kalmayacaktır. Dolayısıyla böyle bir İmam'ın varlığı ile yokluğu arasında fark söz konusu olamaz."
Bu eleştiri de birkaç sebepten dolayı temelsizdir:
> Hakka davet ve İslam'ı tebliğ etmek, herhangi bir şahısla sınırlı değildir. Bu bütün Müslümanların vazifesidir.
Acaba Ehl-i Beyt dostları şimdiye kadar hak yola daveti üstlenmemişler midir?
İmam'ın şahsen bu işi üstlenmesine gerek yoktur. Peygamberlerin daveti de her zaman takipçilerinin ve mü'minlerin aracılığıyla olmuştur.
Davet bu yöntemle de olabilir. İmamların tebliğ için uzaklara gitmelerine veya başkalarının onların yanına gelmelerine gerek yoktur.
Ceza ve hükümlerin uygulanması, düşmanlarla cihad etme konusu da yine vekiller ve komutanlar tarafından yerine getirilir. Peygamberler döneminde de vekiller ve komutanlar ciddi bir şekilde bu işleri yapıyorlardı. Bu işleri mutlaka kendimiz yapacağız demiyorlardı. İmamların durumu da böyledir ve kendileriyle sınırlı değildir.
Şimdiye kadar anlattıklarımızdan şu anlaşılmaktadır: Şeriat ve İslam'ın kanunlarını korumak, gerektiği şekilde tebliğ etmek için İmam'ın varlığına ihtiyaç vardır.
Eğer bu işleri üstlenecek birileri varsa, İmam bu işi onlara bırakabilir veya kendisini gizleyebilir.
Ama ümmetten hiç kimse bu işi yapmaz, hepsi hak ve doğru yoldan saparlarsa o zaman İmam'ın gizli kalmaya hakkı yoktur. Ortaya çıkarak işlerini bizzat kendisi üstlenmelidir.
Bu konunun kendisi İmam'ın gerekli oluşunun felsefesini aklî yönden ispat etmekte ve Allah'ın O'nu göndermesinin lüzumunu da ortaya koymaktadır.
> Aklî açıdan ümmetin hidayeti, şeriatın korunması ve emniyetin sağlanması için Allah'ın bir İmam göndermesi şarttır. Eğer ümmet zulme başvurup, İmam'ı öldürme amacını güderse veya O'nun işlerine engel olmak isterse, o zaman İmam gayba çekilir ve ümmet içerisindeki işlerini durdurur.
Buna sebep olan şey de ümmetin tutumudur. Bunda ümmet suçludur. Doğacak her fesattan da yine ümmet sorumludur.
Eğer Allah Teâlâ İmam'ı görevlendirmezse, doğacak olan eksikliğin sebebi -neuzubillah- kendisi olmuş olur. Allah Teala her türlü karışıklık ve fesattan uzaktır.
Hâce Nasiruddin Tûsî "İmam'ın gönderilmesi şarttır" konusunda şöyle buyuruyor:
"İmam'ın varlığı, Allah'ın insanlara ettiği bir lutufdur. O'nun toplumu yönetmesi insanlar için daha büyük bir lutufdur. Bu zaman İmam, toplumu idare etmiyorsa bunun sebebi bizleriz."
Allame Hillî, Şeyh Nasiruddin Tûsî'nin bu sözünü şöyle açıklıyor: "İmametin insanlara olan faydasını birkaç şeyde özetleyebiliriz:
> Allah, İmam'ı açıkça göndermeli ve O'na insanları sahih bir şekilde yönetme imkânı vermelidir.
> İmam da İmamet makamını kabul etmeli, vazifesini yerine getirmeye hazır olmalıdır. Ve böyle de olmuştur.
İnsanlar da İmam'a karşı vazifesini yerine getirmelidirler. Yani O'nun emirlerine uymalı, işleri idare etmede O'na yardımcı olmalıdırlar.
Ama insanlar bu vazifelerini yerine getirmemişlerdir. Sonuçta da Allah'ın lutfunun kendilerine şâmil olmasına engel olmuşlardır. Ne Allah, ne de İmam buna sebep olmuştur." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Mehdi eserinden)
CEVABI
Başka bir ifadeyle eleştiren şöyle diyor: "İmam'ın toplumdaki rolü, İslam şeriatını uygulamak ve ümmeti korumaktır. Eğer İmamîyye'nin dediği gibi, İmam Gaybet'e çekilirse bütün ceza ve hükümlerin askıya alınması gerekir.
Örneğin cihad ve buna benzer birçok hükmün emrini sadece İmam verir, O da olmayınca, bu emri verecek kimse kalmaz, o zaman da artık O'na ihtiyaç kalmayacaktır. Dolayısıyla böyle bir İmam'ın varlığı ile yokluğu arasında fark söz konusu olamaz."
Bu eleştiri de birkaç sebepten dolayı temelsizdir:
> Hakka davet ve İslam'ı tebliğ etmek, herhangi bir şahısla sınırlı değildir. Bu bütün Müslümanların vazifesidir.
Acaba Ehl-i Beyt dostları şimdiye kadar hak yola daveti üstlenmemişler midir?
İmam'ın şahsen bu işi üstlenmesine gerek yoktur. Peygamberlerin daveti de her zaman takipçilerinin ve mü'minlerin aracılığıyla olmuştur.
Davet bu yöntemle de olabilir. İmamların tebliğ için uzaklara gitmelerine veya başkalarının onların yanına gelmelerine gerek yoktur.
Ceza ve hükümlerin uygulanması, düşmanlarla cihad etme konusu da yine vekiller ve komutanlar tarafından yerine getirilir. Peygamberler döneminde de vekiller ve komutanlar ciddi bir şekilde bu işleri yapıyorlardı. Bu işleri mutlaka kendimiz yapacağız demiyorlardı. İmamların durumu da böyledir ve kendileriyle sınırlı değildir.
Şimdiye kadar anlattıklarımızdan şu anlaşılmaktadır: Şeriat ve İslam'ın kanunlarını korumak, gerektiği şekilde tebliğ etmek için İmam'ın varlığına ihtiyaç vardır.
Eğer bu işleri üstlenecek birileri varsa, İmam bu işi onlara bırakabilir veya kendisini gizleyebilir.
Ama ümmetten hiç kimse bu işi yapmaz, hepsi hak ve doğru yoldan saparlarsa o zaman İmam'ın gizli kalmaya hakkı yoktur. Ortaya çıkarak işlerini bizzat kendisi üstlenmelidir.
Bu konunun kendisi İmam'ın gerekli oluşunun felsefesini aklî yönden ispat etmekte ve Allah'ın O'nu göndermesinin lüzumunu da ortaya koymaktadır.
> Aklî açıdan ümmetin hidayeti, şeriatın korunması ve emniyetin sağlanması için Allah'ın bir İmam göndermesi şarttır. Eğer ümmet zulme başvurup, İmam'ı öldürme amacını güderse veya O'nun işlerine engel olmak isterse, o zaman İmam gayba çekilir ve ümmet içerisindeki işlerini durdurur.
Buna sebep olan şey de ümmetin tutumudur. Bunda ümmet suçludur. Doğacak her fesattan da yine ümmet sorumludur.
Eğer Allah Teâlâ İmam'ı görevlendirmezse, doğacak olan eksikliğin sebebi -neuzubillah- kendisi olmuş olur. Allah Teala her türlü karışıklık ve fesattan uzaktır.
Hâce Nasiruddin Tûsî "İmam'ın gönderilmesi şarttır" konusunda şöyle buyuruyor:
"İmam'ın varlığı, Allah'ın insanlara ettiği bir lutufdur. O'nun toplumu yönetmesi insanlar için daha büyük bir lutufdur. Bu zaman İmam, toplumu idare etmiyorsa bunun sebebi bizleriz."
Allame Hillî, Şeyh Nasiruddin Tûsî'nin bu sözünü şöyle açıklıyor: "İmametin insanlara olan faydasını birkaç şeyde özetleyebiliriz:
> Allah, İmam'ı açıkça göndermeli ve O'na insanları sahih bir şekilde yönetme imkânı vermelidir.
> İmam da İmamet makamını kabul etmeli, vazifesini yerine getirmeye hazır olmalıdır. Ve böyle de olmuştur.
İnsanlar da İmam'a karşı vazifesini yerine getirmelidirler. Yani O'nun emirlerine uymalı, işleri idare etmede O'na yardımcı olmalıdırlar.
Ama insanlar bu vazifelerini yerine getirmemişlerdir. Sonuçta da Allah'ın lutfunun kendilerine şâmil olmasına engel olmuşlardır. Ne Allah, ne de İmam buna sebep olmuştur." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Mehdi eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.