Dünkü yazımızda globalleşmenin bir ayağı olan özelleştirme konusuna değinerek Türkiye uygulamalarına dikkat çekmiştik.Bugün ise bir diğer ayağı olan senyoraj gelirine getirilen yasaklardan bahsedeceğiz. " Genel anlamda paranın üretim maliyeti ile üzerinde yazılı değer arasındaki fark "olarak tanımlanabilecek senyoraj ile devlet vergi gelirlerinin dışında ciddi bir gelir elde eder. (Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli, sy.254)Normal şartlarda devletler merkez bankaları sayesinde para basarak , bastıkları para kadar senyoraj geliri elde ederler. Yani bastıkları para kadar halktan vergi toplamış olurlar. Senyoraj geliri kamu harcamaları ile halka hizmet olarak aktarılacağı için , devletlerin senyoraj geliri elde etmesi , halkın emeğinin kendisine hizmet olarak dönmesidir. Senyorajın basılmasına karşı çıkmak , yerli para yerine yabancı ve maliyetli paranın ülke ekonomilerine hakim olması demektir. Bu emek ve üretimin karşılığının kağıdı boyayarak bize satan ülkelere gitmesi demektir.Global düzenin esiri olmuş devletlere önce tıpkı Türkiye örneğinde olduğu gibi merkez bankalarını bağımsız hale getirmeleri tavsiye edilir. Bağımsız merkez bankası demek , artık kendi devlet yetkililerini değil, kapitalist sistem temsilcilerini dinlemeleri için gereklidir. Gelişmiş ülke merkez bankaları gerçek değişim aracı sayılan "hard currency"leri basarlar. Gelişmekte olan ülkelerin halkaları,kendi paralarını basarak ihtiyaçlarını karşılamak yerine karşılıksız basılan "hard currency"leri faizle dışarıdan alır ve ödeme , tasarruf ve borç alma aracı olarak kullanırlar. gelişmiş ülke merkez bankaları kendi ülkelerinde talep edilenin kat kat fazlasıyla para basar ve bunu merkez bankasını bağımsız hale getirdikleri , esir ülkelere satarlar. Başka ülkelerin halklarından senyoraj geliri elde ederler. Para verdikleri ülkenin halkından vergi almış olurlar. Yabancıların gelişmekte olan ülkelerden aldıkları verginin bir diğer biçimi de borçlandırma yoludur. Borç alınan paranın faizlerine ödenen paranın büyük bölümü de senyorajdır. Borç vermede kullanılan hard currency gelişmiş ülke merkez bankaları tarafından basılan paradır. Gelişmekte olan ülkelerin merkez bankaları rezerv adını verdikleri hard currency lerini gelişmiş ülke bankalarında tutarlar. Sonuç olarak her ülkeye kendi parası borç olarak verilir. Alınan borcun çoğu da borcu veren ülkeden mal almakta kullanıldığı için , para vadesi gelmeden para veren ülkeye geri döner. Bir ülkenin kendi merkez bankasında başka bir ülkenin parasını bulundurması veya dolaşımda bulundurması o ülkeyi finanse etmesi demektir. Türkiye'deki uygulamasında da gördüğümüz gibi" para basma enflasyon olur" zihniyeti dışarıdan faizle para alındığında nedense ses çıkarmamaktadır. Bunun sebebi, bu parayı global sermayedarların vermesidir. Bugün Türkiye'de yabancı para merkez bankasında rezerv olarak bulunduğu gibi, dolaşımda da serbestçe piyasalarda kullanılmaktadır.Oysa Türkiye yıllardır belli bir büyüme oranı karşılığında piyasaya sürmesi gereken parayı senyoraj hakkını kullanarak basabilirdi. Ama bağımsız merkez bankasını bunu yapmasına dış güçlerce izin verilmemektedir. Dışarıdan faizle alınan borç para merkez bankasının bu yükümlülüğünün yerine kullanılmıştır. Şu ana kadar devlet olarak emisyonumuzu devreye koymuş olsaydık , bugün yüzlerce milyar dolar borç yükü ile boğuşmazdık.(Kaynak: Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli,sy.252-257) Türkiye'nin global düzende ekonomi sahasındaki esir edilişini Türk halkına izah eden Prof. Dr. Haydar Baş beye teşekkürler...
Abdullah Kibarlı / diğer yazıları
- Ehl-i Beyt'i sevmek, Yüce Allah ve Rasulü'nün emridir / 01.03.2011
- Bu gidişat hayra alamet değil? / 14.08.2009
- Dinlerarası diyalog fitnesine maruz bırakılan millet / 13.08.2009
- AB'ye uyum için Vatikan rıhtımına atılan demir / 12.08.2009
- AKP'nin icraatları, Türk milletini Haçlı rıhtımına sürükledi / 11.08.2009
- Açılım, parçalanmanın habercisi / 06.08.2009
- ABD ile yola devam edilmemelidir, çünkü? / 14.07.2007
- Mevtayı nasıl bilir siniz? / 13.07.2007
- Seçim vaadi değil, dünyaya malolmuş bir iktisat modelinin kuralları / 12.07.2007
- Ne diyor bu liderler? / 11.07.2007
- Bu gidişat hayra alamet değil? / 14.08.2009
- Dinlerarası diyalog fitnesine maruz bırakılan millet / 13.08.2009
- AB'ye uyum için Vatikan rıhtımına atılan demir / 12.08.2009
- AKP'nin icraatları, Türk milletini Haçlı rıhtımına sürükledi / 11.08.2009
- Açılım, parçalanmanın habercisi / 06.08.2009
- ABD ile yola devam edilmemelidir, çünkü? / 14.07.2007
- Mevtayı nasıl bilir siniz? / 13.07.2007
- Seçim vaadi değil, dünyaya malolmuş bir iktisat modelinin kuralları / 12.07.2007
- Ne diyor bu liderler? / 11.07.2007