Muhyiddin-i Arabi
Resûlullah'a salâtü selâm oku. Sonra, namaz kılarken, Allah-u Teâlâ'nın huzurunda durur gibi dur. Yüzün ile Kâbe-i muazzamaya döndüğün gibi, kalbin ile de Allah-u Teâlâ'ya dön. Kul olduğunu, Rabb'ine ibadet ettiğini düşünerek, hürmetle tekbir al. Rükû'dan kalkınca, secdede ve diğer bütün hareketlerinde, Allah-u Teâlâ'nın kudreti ile yaşadığını düşün. Selâm verinceye kadar ve selâm verdikten sonra bu düşünce üzere kal. Evine girdiğin zaman da iki rekat namaz kıl.
Acıkmadıkça yeme. Yemeği doymadan bırak. Fazla su içme. Yemeği ihtiyacın kadar ye. Yemek yerken, lokmayı ne büyük ne de küçük al. Orta derecede al. Lokmayı iyice çiğne, sonra yut. Yemekten sonra Allah-u Teâlâ'ya hamd ü senada bulun."
Muhyiddîn-i Arabî Hazretleri velilik yolunda ki yüksek derecesini ifade ederek buyurdu ki:
"Allah-u Teâlâ bana öyle nimetler ihsan etti, bildirdi ki, istersem kıyamete kadar gelecek bütün velileri, kutubları, isim ve nesebleriyle bildirebilirim. Fakat bazıları inkâr ederler de, manevi kazançlarından kaybederler diye korkuyorum."
Muhyiddîn-i Arabî Hazretleri kendisinden yüzlerce sene sonra ortaya çıkacak olan telgrafın çalışma tekniğini bildirdi. Edison'u (1847-1931) dahi "Üstadım" demek mecbüriyetinde bıraktı. Fatih Sultan Mehmet Hanın İstanbul'u fethedeceğini, Yavuz Sultan Selim Hanın Şam'a geleceğini keşf yoluyla haber verdi.
Şeceret-ün Nu'mâniyye fi Devlet-il-Osmaniyye isimli eserinde, "Sin, Şın'a gelince, Muhyiddîn'in kabri meydana çıkar" buyurdu. Muhyiddîn-i Arabî Hazretleri, Şam'da, kalbi para sevgisiyle dolu bir grup kimseye; "Sizin taptığınız, benim ayağımın altındadır" dedi. Orada bulunanlar bu sözü anlayamadılar. 1240 (H. 638) Rabî'ul-âhir ayının 28. Cumâ günü, yetmiş sekiz yaşında iken Şam'da fânî dünyadan ahireti irtihal etti. Sâlihiyye'de defnolundu. Şam halkı, onun büyüklüğünü anlayamadıkları için kabrinin üzerine çöp döktüler.
Resûlullah'a salâtü selâm oku. Sonra, namaz kılarken, Allah-u Teâlâ'nın huzurunda durur gibi dur. Yüzün ile Kâbe-i muazzamaya döndüğün gibi, kalbin ile de Allah-u Teâlâ'ya dön. Kul olduğunu, Rabb'ine ibadet ettiğini düşünerek, hürmetle tekbir al. Rükû'dan kalkınca, secdede ve diğer bütün hareketlerinde, Allah-u Teâlâ'nın kudreti ile yaşadığını düşün. Selâm verinceye kadar ve selâm verdikten sonra bu düşünce üzere kal. Evine girdiğin zaman da iki rekat namaz kıl.
Acıkmadıkça yeme. Yemeği doymadan bırak. Fazla su içme. Yemeği ihtiyacın kadar ye. Yemek yerken, lokmayı ne büyük ne de küçük al. Orta derecede al. Lokmayı iyice çiğne, sonra yut. Yemekten sonra Allah-u Teâlâ'ya hamd ü senada bulun."
Muhyiddîn-i Arabî Hazretleri velilik yolunda ki yüksek derecesini ifade ederek buyurdu ki:
"Allah-u Teâlâ bana öyle nimetler ihsan etti, bildirdi ki, istersem kıyamete kadar gelecek bütün velileri, kutubları, isim ve nesebleriyle bildirebilirim. Fakat bazıları inkâr ederler de, manevi kazançlarından kaybederler diye korkuyorum."
Muhyiddîn-i Arabî Hazretleri kendisinden yüzlerce sene sonra ortaya çıkacak olan telgrafın çalışma tekniğini bildirdi. Edison'u (1847-1931) dahi "Üstadım" demek mecbüriyetinde bıraktı. Fatih Sultan Mehmet Hanın İstanbul'u fethedeceğini, Yavuz Sultan Selim Hanın Şam'a geleceğini keşf yoluyla haber verdi.
Şeceret-ün Nu'mâniyye fi Devlet-il-Osmaniyye isimli eserinde, "Sin, Şın'a gelince, Muhyiddîn'in kabri meydana çıkar" buyurdu. Muhyiddîn-i Arabî Hazretleri, Şam'da, kalbi para sevgisiyle dolu bir grup kimseye; "Sizin taptığınız, benim ayağımın altındadır" dedi. Orada bulunanlar bu sözü anlayamadılar. 1240 (H. 638) Rabî'ul-âhir ayının 28. Cumâ günü, yetmiş sekiz yaşında iken Şam'da fânî dünyadan ahireti irtihal etti. Sâlihiyye'de defnolundu. Şam halkı, onun büyüklüğünü anlayamadıkları için kabrinin üzerine çöp döktüler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.