Somuncu Baba, hutbede; "Bazı alimlerin, Fatiha-i Şerifenin tefsirinde müşkilatı, anlayamadığı kısımlar vardır. Onun için bu surenin tefsirini yapalım" buyurarak, Fatiha suresinin, yirmi ana ilim üzerine yedi türlü tefsirini yaptı. Nice hikmetli sözler beyan eyledi. Herkes hayretinden şaşırıp kaldı. Başta Molla Fenari Hazretleri; "Somuncu Baba, önce bizim Fatiha suresinin tefsirindeki müşkilimizi keramet göstererek halletti. Onun büyüklüğüne, bu yedi çeşit tefsir, adil bir şahiddir. Fatiha'nın ilk tefsirini cemaatin hepsi anladı. İkinci tefsirini bir kısmı anladı, üçüncü tefsiri anlayanlar çok az idi. Dördüncü ve sonrakileri anlayanlar içimizde yok idi" demekten kendini alamadı. Cuma namazından sonra bütün cemaat, Somuncu Baba'nın elini öpmek, duasını almak istedi. Cemaatin bu arzusunu kıramayan Somuncu Baba hazretleri, kapıda durdu. Ulu Caminin üç kapısından çıkan herkes; "Ben Somuncu Baba'nın elini öpmekle şereflendim" diyordu. Somuncu Baba, yine keramet göstererek, Allahu Tealanın izniyle her üç kapıda da aynı anda bulunarak cemaate elini öptürmüştü.
Namazdan sonra evine giden Hamid-i Veli'ye, Molla Fenari; "Efendim! Bu günlerde Fatiha suresinin tefsirini yapmak istiyordum. Fakat bazı anlıyamadığım yerler vardı. Bu hutbenizle, bilemediğimiz yerleri izah etmiş oldunuz. Medresede hizmetimiz karşılığında kazandığımız beş bin akçe paramız vardır. Şüphesiz helaldir. Kabul buyurursanız bunları size hediye etmek istiyorum" dedi. O, kabul etmedi. Bunun üzerine Molla Fenari, Somuncu Baba'ya; "Talebeniz olmakla şereflenmek istiyorum" deyince, Somuncu Baba ona teveccüh ederek dualarda bulundu. Molla Fenari'nin, Somuncu Baba'dan aldığı feyz ile yazdığı tefsirini bütün alimler çok beğenmiş, asırlarca müteber bir tefsir olduğunu söylemişlerdir.
Somuncu Baba, durumunun anlaşılması üzerine ; "Sırrımız faş olup, herkes tarafından anlaşıldı" diyerek, Bursa'dan gitmek istedi. Bir sabah erkenden, Gavas Paşa Medresesinden birkaç talebeyi yanına alarak yola çıktı. Somuncu Baba'nın Bursa'yı terketmekte olduğunu işiten Molla Fenari, koşarak bir çınarın yanında arkasından yetişti. Gitmeyip Bursa'da kalması için çok yalvardı, ricalarda bulundu. Fakat kabul ettiremedi. Sonunda, Bursalılara dua etmesini istedi. Somuncu Baba, bu çınarın yanında Bursa'ya yönünü dönerek, feyizli, bereketli bir şehir olması ve yeşil olarak kalması için dua etti ve vedalaşarak ayrıldılar. Bursa'da bu çınarın bulunduğu bölgeye "Dua çınarı" denildi.
Bursa'dan ayrılan Somuncu Baba, Aksaray'a geldi. Burada ömrünün sonuna kadar İslamiyeti yaymak, Allah-û Tealanın emir ve yasaklarını bildirmek için uğraştı. Hem zahiri, hem de batıni ilmi ile Aksaraylıların gönüllerinde erişilmesi güç olan mümtaz bir mevkiye erişti. Artık ona Hamid-i Aksarayi denilmeye başlandı. Hacı Bayram-ı Veli ile hacca gittiler. Dönüşlerinde, Hacı Bayram'ı kendisine halife, vekil tayin etti. İnsanları irşad etmekle vazifelendirdi.
Namazdan sonra evine giden Hamid-i Veli'ye, Molla Fenari; "Efendim! Bu günlerde Fatiha suresinin tefsirini yapmak istiyordum. Fakat bazı anlıyamadığım yerler vardı. Bu hutbenizle, bilemediğimiz yerleri izah etmiş oldunuz. Medresede hizmetimiz karşılığında kazandığımız beş bin akçe paramız vardır. Şüphesiz helaldir. Kabul buyurursanız bunları size hediye etmek istiyorum" dedi. O, kabul etmedi. Bunun üzerine Molla Fenari, Somuncu Baba'ya; "Talebeniz olmakla şereflenmek istiyorum" deyince, Somuncu Baba ona teveccüh ederek dualarda bulundu. Molla Fenari'nin, Somuncu Baba'dan aldığı feyz ile yazdığı tefsirini bütün alimler çok beğenmiş, asırlarca müteber bir tefsir olduğunu söylemişlerdir.
Somuncu Baba, durumunun anlaşılması üzerine ; "Sırrımız faş olup, herkes tarafından anlaşıldı" diyerek, Bursa'dan gitmek istedi. Bir sabah erkenden, Gavas Paşa Medresesinden birkaç talebeyi yanına alarak yola çıktı. Somuncu Baba'nın Bursa'yı terketmekte olduğunu işiten Molla Fenari, koşarak bir çınarın yanında arkasından yetişti. Gitmeyip Bursa'da kalması için çok yalvardı, ricalarda bulundu. Fakat kabul ettiremedi. Sonunda, Bursalılara dua etmesini istedi. Somuncu Baba, bu çınarın yanında Bursa'ya yönünü dönerek, feyizli, bereketli bir şehir olması ve yeşil olarak kalması için dua etti ve vedalaşarak ayrıldılar. Bursa'da bu çınarın bulunduğu bölgeye "Dua çınarı" denildi.
Bursa'dan ayrılan Somuncu Baba, Aksaray'a geldi. Burada ömrünün sonuna kadar İslamiyeti yaymak, Allah-û Tealanın emir ve yasaklarını bildirmek için uğraştı. Hem zahiri, hem de batıni ilmi ile Aksaraylıların gönüllerinde erişilmesi güç olan mümtaz bir mevkiye erişti. Artık ona Hamid-i Aksarayi denilmeye başlandı. Hacı Bayram-ı Veli ile hacca gittiler. Dönüşlerinde, Hacı Bayram'ı kendisine halife, vekil tayin etti. İnsanları irşad etmekle vazifelendirdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.