Milletvekillerine hayat boyu devam edecek “ayrıcalıklar” dört partinin anlaşması ile geçtiğimiz hafta kabul edilmişti.
Milletin vekilleri, protokolde kuvvet komutanlarından sonra yer alma, sağlık giderlerinin ömür boyu devlet tarafından karşılanması, ömür boyu diplomatik pasaport gibi ayrıcalıklara bir anda “evet” dediler.
Gelen tepkiler üzerine AKP dışındaki diğer partiler “evet” imzalarını geri çekmek zorunda kaldılar.
Vekillerimizi anlamak gerçekten çok zor.
Bu ülkede yoksulluk sınırının altında yaşayanların nüfusa oranı yüzde 90’larda.
Emekliler perişan, hayvan yetiştiricileri, işçi, memur “açız” diyor.
Dış siyasette yaşanan kargaşa bir yana, bizler, vekillerimizden, iş ve aş bekleyen insanımıza sahip çıkacak bir yaklaşımda tam kadro buluşmalarını beklerdik.
Kaldı ki, milletvekilleri, çok partili demokratik sistem içinde, belli bir süre için, milletin adına vazife için seçilen kişilerdir.
Bu açıdan bakıldığında vekillik, bir meslek değil; belirlenmiş süreler için millet menfaatine vazife yapma işidir.
Vazifeleri bittikten sonra diğer vatandaşlardan farklı bir statüleri söz konusu olamaz.
Örnek almaya çalıştığımız batı ülkelerinde veya ABD’de benzer bir uygulama söz konusu değil…
Vekillerin ömür boyu ayrıcalıklara kavuşması, özellikle Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlarda gündem edilmemesi gereken bir konudur.
Vekiller, şahsi menfaatlerini düşüneceklerine, bugün yaşanan süreçte, akillerin gittiği her yerde neden protesto edildiklerini değerlendirmeliler.
Vekiller, kapanan iş yerlerini nasıl açacaklarını düşünmeliler.
Vekiller, kendi kendine yeten yedi tarım ülkesinden biri olan Türkiye’nin, tarımda nasıl bu hale geldiğini, biten hayvancılığın sorunlarının nasıl çözüleceğini konuşmalılar.
Vekiller, “iş ve aş istiyoruz” diye bağıran milleti duymayı denemeliler.
Tüm bu şartlarda, Türk Milletinin geçimini ve geleceğini tehlikeye atarak izin verdikleri; BM raporlarına göre, 2013 senesinin sonunda sayıları 1 milyona ulaşacak Suriyeli sığınmacıları ne yapacaklarını, nasıl bakacaklarını hesap etmeliler.
Bunların hiçbirisinin gündem edilmediği meclis salonunda, maalesef vekillerin konumu ve geleceği için, oy birliği yapıldı.
Burada, eğer vekillere beklenenin üzerinde bir tepki gelmemiş olsaydı, ne CHP’nin, ne MHP’nin bu karardan dönme niyetinin olmadığını da belirtmekte yarar var.
Hiçbir çözümün yer almadığı mecliste, kavga ve küfür arasında geçen görüşmelerden yorulan milletimiz, bir de bu çözümsüzlüğün üzerine vekillerin kıyak yasalarını sindirememiş.
Ancak verilen tepkiler yeterli değildir, gerçek tepki sandıkta verilecektir.
Millet, denenmişi ve kendine bir şey vermeyeni değil, bu sefer,
Milli Ekonomi Modeli gibi dünya çapında bir çözümü olan
Bağımsız Türkiye Partisi’ni ve Genel Başkanı Prof. Dr.
Haydar Baş’ı seçmeye mecburdur.
Görünen köy kılavuz istemez…