Ali Kayıkçı
Hanımının kabrini ziyâretle O'na Allahü Teâlânın âyetlerini ezberinden okuyan Güldede, daha sonra fâtiha-i şerîfenin akabinde ellerini yüzüne sürerek ve sakalını sıvazlayarak duâsını bitirdi. Bir süre kabrin üzerine eğilerek topraklarını elleriyle düzeltti. Sonra da içinden söylenmeye başladı:
- Ey Neslihan Kadın'ım... Haberin var mı ki üç oğlumuz da gelinlerimle birlikte, bayram dönüşü geçirdikleri bir trafik kazasının akabinde, şehîd oldular. Ve onları Gülbahçemizdeki kabirlerinde misafir ediyorum. Torunlarımız Hasan ve Hüseyin, tek teselli kaynağım. Onların gül yüzlerine bakarak, evlâtlarımızı ve seni görüyorum. Onların yüzlerine bakarak, onların saçlarını okşayarak teselli buluyorum. Biliyor musun başıma gelenleri Neslihan Kadın'ım? Evlâtlarımızın iki kamyonla gelen ev eşyalarını çalmak isteyen iki hırsız, evimize girdiler. Senin beni, 'Tozlu ayaklarınla gezinme, ayağına terlik giy!' diyerek ikaz eylediğin, kullanmaya kıyamadığın ve sık sık sabunlu sularla temizlediğin halıların üzerinde ayakkabılarla dolaşmışlar. Üstelik, şehîd yavrularımızın bâzı eşyalarını da kırmışlar. Sen, hayatta olsaydın ve evde bulunsaydın, bunlar olmazdı. Sâdece bu kadar mı? Karakola gitmeler. Suçlu gibi polisler karşısında ifade vermeler...
Sağolsun, Gülçocuklarımdan Orhan ve O'nun iki arkadaşı, verdikleri ifadelerle ve sabıkalar dosyasından yaptıkları resim tespitleriyle Emniyet, hırsızları kolayca teşhis ve derdest ederek hâkim huzuruna çıkardı da bir nebze rahatladım. Eşyaları yükledikleri Anadol kamyonet de çalıntı değil miymiş? Onu da sahibine bulup teslim etmişler...
Hanımının kabrini ziyâretle O'na Allahü Teâlânın âyetlerini ezberinden okuyan Güldede, daha sonra fâtiha-i şerîfenin akabinde ellerini yüzüne sürerek ve sakalını sıvazlayarak duâsını bitirdi. Bir süre kabrin üzerine eğilerek topraklarını elleriyle düzeltti. Sonra da içinden söylenmeye başladı:
- Ey Neslihan Kadın'ım... Haberin var mı ki üç oğlumuz da gelinlerimle birlikte, bayram dönüşü geçirdikleri bir trafik kazasının akabinde, şehîd oldular. Ve onları Gülbahçemizdeki kabirlerinde misafir ediyorum. Torunlarımız Hasan ve Hüseyin, tek teselli kaynağım. Onların gül yüzlerine bakarak, evlâtlarımızı ve seni görüyorum. Onların yüzlerine bakarak, onların saçlarını okşayarak teselli buluyorum. Biliyor musun başıma gelenleri Neslihan Kadın'ım? Evlâtlarımızın iki kamyonla gelen ev eşyalarını çalmak isteyen iki hırsız, evimize girdiler. Senin beni, 'Tozlu ayaklarınla gezinme, ayağına terlik giy!' diyerek ikaz eylediğin, kullanmaya kıyamadığın ve sık sık sabunlu sularla temizlediğin halıların üzerinde ayakkabılarla dolaşmışlar. Üstelik, şehîd yavrularımızın bâzı eşyalarını da kırmışlar. Sen, hayatta olsaydın ve evde bulunsaydın, bunlar olmazdı. Sâdece bu kadar mı? Karakola gitmeler. Suçlu gibi polisler karşısında ifade vermeler...
Sağolsun, Gülçocuklarımdan Orhan ve O'nun iki arkadaşı, verdikleri ifadelerle ve sabıkalar dosyasından yaptıkları resim tespitleriyle Emniyet, hırsızları kolayca teşhis ve derdest ederek hâkim huzuruna çıkardı da bir nebze rahatladım. Eşyaları yükledikleri Anadol kamyonet de çalıntı değil miymiş? Onu da sahibine bulup teslim etmişler...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.