Allah rahmet eylesin Barış Manço, 1981 yılında Kurtalan Ekspres ile bu güzel eseri yaptığında, gün gelecek dillere pelesenk olmuş bu şarkı bir mahallelinin umudu ve mücadelesi için sembol olacak diye.
Sene 1989 Mart ayının 6'sı.
Gümüşhane Torul ilçesini ve civarındaki yerleşim yerlerini köyleri, mezraları heyelan vurmuştu.
Devletimiz de sağolsun burada yaşayan ama evi barkı kalmamış olan insanlarımıza sahip çıkmış, Kocaeli ili Gebze ilçesi Kirazpınar sınırları içerisindeki taş ocakları mevkisine de yakın olan bölgede kendilerine mesken yapmalarını ve mağdur olmamaları için taş ocaklarında da iş vermek kaydı ile buraya yerleştirmişti.
İnsanlar zamanla buraları yurt edindiler. Evler kurdular, bahçe yaptılar, hayvancılık yaptılar, halen de az da olsa devam edenler bulunmakta.
1989'da Gebze Kirazpınar mahallesine mecburi göç ile gelen Gümüşhaneliler, başlarını sokacak bir ev bulmanın sevinci ile, yolu izni olmayan, suyu olmayan, sağlık ocağı bulunmayan, üç saatte bir geçen merkeze gitmek için bekledikleri araç da olmasa, şehir ile bağlantısı bulunmayan, okulu olmayan, elektriği çok kısıtlı olan bu bölgede zor ve meşakatli bir dönem geçirdiler.
Gebze'yi bilen bilir, cezaevinin kentin dışı sayıldığı bir yerde, Kirazpınar bölgesi köy denilecek kadar imkanlarının kısıtlı olduğu bir alan idi.
İnsanlar bu kadar olumsuzluğa rağmen başını sokacak gecekonduya razıydılar.
Elindeki yitince anlayan insan, evleri, ocakları heyelanla kaybolan bu çileli vatandaşlarımız da devletin desteği ile oluşturdukları hayata tutunmak zorundalardı.
Bunu şunun için özellikle vurguluyorum:
Hazine arazisi olan bu alan, öyle şehrin merkezinde, dertsiz bir yer değildi.
İnsanların ömürleri buraları yaşanılacak bir yere dönüştürmek ile geçti.
Dile kolay 35 yıldır burada yaşıyorlar.
Hiç terk etmediler, kimseye satmadılar, bırakmadılar yerlerini.
Burada iki türlü bir durum var.
Bir devlet tarafından tapusu verilen evler ve arsalar ile tapu verilmeyen ama kullanım hakkı ile yıllardır burada yaşayan insanlar. Elektrik, su aboneliği olan, çöp ve temizlik vergisi veren vatandaşlar.
İmar barışı kapsamında başvuru yapmış, tapusunu alabilmek için harcını yatırmış, bedelini ödemiş insanlar.
Şimdi durum tam olarak şöyle; Gebze Belediyesi diyor ki, "Tapusu olan ve olmayan yerleşimde bulunan vatandaşa biz TOKİ olarak ev yaptık, 20 yıl vade ile taksit taksit ödeyerek sizi ev sahibi yapalım, siz de buradan çıkın, haklarınızı devredin."
Ya da tapusu olmayana son çağrı, aldın aldın; eğer verilen süre zarfında anlaşmak istediğimiz bu kaidelere uymazsanız, hakkınız da kalmıyor. Başınızın çaresine bakın.
İnsanlar da hem tapusu olan hem de tapusu olmayan evlerin sahipleri, mahkeme yani hukuk yolu ile karşı durmak istiyorlar.
Bölgede yaşayan insanların kurduğu dernek tarafından hakları savunulmaya çalışılıyor.
Dernek başkanı Sayın Cengiz Duran Bey ve dernek yönetimi ile konuştum.
Yıllardır çözülmeyen bu haklı davalarında yanlarında olduğumuzu, seslerini duyurmak için her türlü platformda kendilerine imkan tanıyacağımızı ilettim.
Dernek olarak ziyaretlerine gelen çokça parti ve sivil toplum görevlileri tarafından dertleri dile getirildi, tapu ve imar sorununa çözüm bulunmaya çalışıldı.
Fakat bir sonuca ulaşamadılar.
Cuma günü Gebze Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğünde yine görüşme vardı.
Sayın Başkan'dan önümüzdeki hafta için bir randevu verileceği dile getirildi, hepsi bu.
Nuh diyor peygamber demiyor yetkililer, bozuk plak gibi hep aynı şarkı. Ya çıkın ya da...
Devlette devamlılık esastır.
Devletimiz, "Buralar sizin, oturun, bakın, gözetin" demiş, yerleştirmiş.
Bu insanları şu ve ya bu şekilde buralardan çıkarmak büyük bir vebaldir. Kimse bu vebali kaldıramaz.
Ayrıca belediye imar tadilat komisyonu marifetiyle mevcuttaki tapulu ev ve mesken sahiplerinin tapularında kaydırmalar yapıldı.
Mevcuttaki gerçek adreslere de yeni tapular çıkartılarak birilerine satıldı. Satın alanlar tebligat çektiler, arazimizden çıkın diye.
Teşbihte hata olmaz, "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır" deyimine uygun davrandılar.
Ne hikmetse buraları hak sahibi olan insanlara ve yıllardır çilesini çeken cefakar vatandaşa vermek istemiyorlar.
Doğalgaz getirmiyorlar bu bölgeye.
Üç kilometre ilerisine, hatta 40 km ötedeki köylere giden doğalgaz buraya verilmiyor.
Gelişen ve büyüyen Gebze'nin en gözde yeri olması sebebi ile buraları size bırakmayız diyorlar, ikrar etmeseler de fikirleri ile, yaptıkları ile bunu anlatıyorlar.
Garibana yine kimse sahip çıkmıyor.
Normal şartlarda oturdukları evlerin yerine vereceklerini söyledikleri TOKİ evleri, hak ettikleri piyasa değeri itibari ile 5'te biri bile değil.
Bir de borçlanarak ödeyin diye dayatmaları işin cabası.
Yine rant, yine birilerinin kayırılması hikayesine dönüşmemesi için, acil olarak bu insanların haklarını ve taleplerini dikkate almak zorunda kamuoyu.
Ayrıca zilliyet hakkı da işin cabası.
"Adalet mülkün temelidir" ilkesini mahkeme duvarlarına asan bir devlet elbette ki hakkın ve haklının yanında olacaktır.
Dilimizin döndüğünce konuyu anlatmaya çalıştık.
Dilerim yöneten üst akıl kul hakkını gözetir ve vicdanların yaralanmasına göz yummaz.
Yazının başında da dediğim gibi
Eğriye eğri dedik, doğruya doğru.
Hiç yolundan dönmeyen ve dönmeyecek olan Kirazpınarlı kahramanlara saygı ile bin selam olsun.
- Bir garip düzenleme / 26.09.2025
- Çamur at izi kalsın / 24.09.2025
- Bay, BAY KOÇ / 18.09.2025
- Omsa / 16.09.2025
- Gülmedi yüzüm / 15.09.2025
- Yanlız değiliz / 13.09.2025
- 12 Eylül / 12.09.2025
- Orta Vadeli Program (OVP) 2026 – 2028 / 11.09.2025
- Yeni dünya / 09.09.2025