Büyük sözü dinleriz biz. Bakın büyüğümüz asgari ücret ve bu ücret ile yaşayana ne diyor:
"Her alanda olduğu gibi asgari ücretin alım gücünde de 2002'ye kıyasla ciddi bir iyileşme söz konusu.
Ama bu her şey güllük gülistanlık demek elbette değildir.
Hayat pahalılığı kaynaklı her türlü sıkıntının farkındayız. Buna çözüm bulmak için başarılı bir ekonomik program uyguluyoruz.
Enflasyonla mücadelede mevzi kazandıkça, inşallah 86 milyonun tamamının refahını, alım gücünü ve hayat standartını daha da yükselteceğiz."
Haziran 2025'te yapılan açıklama bu. Devletin en yüksek makamı söyledi bunları.
Malum asgari ücret 22 bin 104 TL,
25 Haziran'daki rakamlar, 39.55 TL 1 USD doları. 27 Kasım 2025; 42.46 TL 1 USD doları. 3 TL artmış 5 ayda.
Bu ne demek peki? Haziranda 558 dolar ederken asgari ücret maaşı, kasımda 520 dolar etmekte.
38 dolar erimiş x 42,46 = 1613 TL gitmiş maaştan demek.
Yılın tamamında 35 olan dolar yıl sonunda 43 TL civarına gelecek demek. Yani 1 dolar 8 TL artmış 12 aylık dönemde.
Peki hangi veriye göre hesaplanıyor işçinin parası? Eriyip giden kazancını neye göre belirliyorlar?
İşçinin yılın başından sonuna aldığı para %20 düşmüş, 5000 TL azalmış enflasyona göre.
22 bin 104 TL yıl sonunda alım gücüne göre 17 bin tl seviyesine kadar gerilemiş.
(Dolarla mı maaş alıyorsunuz kardeşim dediğinizi duyar gibiyim. Herşeyi ithal ürüne bağlı hale gelen güzel ülkemizde maalesef belirleyici olan dolar olduğu için.)
Herkes toto tahmini yapar gibi asgari ücret kaç olur, şu olur bu olur diye artık işi alaya vurmuş konuşuyor.
Mesele tüm piyasayı ilgilendiren bir durum olduğundan ciddiyet ile ele alınmalı. Biz olması gerekeni söyleyelim gerçek veriler ışığında, tarafsız bir şekilde.
Basit hesap şu bana göre;
5000 TL erimiş mi maaş, erimiş.
Açıkladıkları 2025 enflasyonu da %30'lar seviyesinde mi? Evet.
O zaman asgari ücretlinin alması gereken helal para:
22 bin 104 TL maaş, 5000 TL eriyen para, 5400 TL de 2026 içinde düşündükleri enflasyon tahmin rakamı olan %20'yi de eklersek, 32 bin 600 TL asgari ücretlinin alması gereken 2026 maaşıdır. Nokta…
Peki sürecin paydaşları ne iş yapıyor bu sıralar, ne konuşuyorlar?
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay diyor ki, haziran ayında gerçekleştirdiği toplantısında, bu yıl içerisinde yeni yasal düzenleme yapılmazsa, aralık ayına kadar olmasını istediğimiz, talep ettiğimiz durumlar gerçekleşmezse masaya oturmayacağız.
Şahane fikir. Destekliyorum. Zaten oturunca değişmiyor ki planlanan.
Sayın Türk-İş Başkanı...
Ama Asgari Ücret Tespit Komisyonu yasa çerçevesinde diyor ki; işçi temsilcisi 5 kişi, işveren temsilcisi 5 kişi ve hükümetten 5 kişi ile komisyon kurulur, asgari on üye ile toplanıp çalışmalara ve karar almaya yetkilidir.
Eee Ergün bey sen oturmasan da 10 kişi sayısı ile komisyon kurulabiliyor. Ne olacak şimdi?
Demek ki kusura bakma senin bu düzlemde fonksiyonun sıfır.
İşveren kesimini temsil edenlere söyleyecek söz yok, onların derdi ne kadar az olursa asgari ücretlinin maaşı o kadar iyi. Patron onlar.
Bir yere kadar onları da anlamak lazım, maaş dışındaki işverenin üzerine yüklenen ortada. Ama onlar da bu sıkıntıları için kurulan bu sömürü düzenine ses yükseltmekten ve kendilerince bir yaptırım yapmaktan imtina ediyorlar.
Malum sebeplerden diyelim. Sanık ve mağdur işveren , en doğru özetleyen tabir bu olsa gerek durumlarını.
İşçinin sanığı, vergi ve harçların mağduru. Peki işçinin, emekçinin alın terine kim sahip çıkacak?
Kim milyonlarca insanın geçim durumunun, hayat kavgasının ve insanca yaşamasının teminatı olacak?
Sayın Bakan çıkıyor, öyle güzel anlatıyor, spiker ses tonu ile öyle güzel ifade ediyor ki, Bakan konuşmaya başlayınca içimizin bütün yağları eriyor. Öyle anlatıyor, öyle betimliyor ki, insanın Bakanın ağzından dökülenleri yere düşmeden tutması geliyor.
Ne nazik, ne hoş sohbet ne güzel gül yüzlü mübarek.
İşçi mağdur,
İşçi yoksul,
İşçi muhtaç,
İşçi perişan,
İşçiler ölüyor,
Boş verrrrrrr.
Bakan iyi ya, afiyette ya... Aman üzülmesin, yüzü düşmesin dayanamayız.
1-30 Aralık arasında kimse benim Bakanıma soru da sormasın, kaş da çatmasın.
Sendikalar sokaklara da dökülmesin, öyle polisle askerle saç saça baş başa, aman haaaa. Sakınn.
O nasıl isterseler öyle olsun. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanıma dokundurtmam.
Emekliler kusura bakmayın. Başka bahara kaldı, vuslat.
Öyle maaşımla rahat rahat geçinirim, deniz kenarına tatile giderim, uzatırım bacaklarımı.
Bak Avrupalıya dünyayı geziyor emekli olunca.
Boşa hayal kurmak yok. 2 milyon emekli çalışmaya devam edeceksiniz 2026 yılında da.
Alışkınsınız siz gerçi, idare edersiniz!! (3 milyon 500 bin
emekli kirada oturuyor!!)
Ezcümle işin adı belli, sonucu belli.
Yıllardır izlediğimiz rahmetli Kemal Sunal filmleri gibi.
Biz izlemekten bıkmadıkça, kanalı değiştirmeye niyetimiz olmadıkça, daha çok izleriz bu filmleri.
Hem de heyecanla.
Dur bakalım ne olacak diye diye…
- Öğretmenler Günü / 25.11.2025
- Kuraklık, beka sorunudur / 24.11.2025
- İmralı’ya değil, Anıtkabir’e gidiyoruz / 23.11.2025
- Gebzespor Futbol Kulübü / 22.11.2025
- Ruhu olan yollar / 21.11.2025
- Havadan sudan / 20.11.2025
- 26 Kasım deprem tatbikatı: 'Marmara’da yaşayan Simonlar' / 18.11.2025
- Hukuk / 17.11.2025
- Gençliğin umudu / 21.10.2025





















































































