Bir şehrin böylesine köklü bir geçmişi olup da bu kadar sahipsiz bırakılması açıklanabilir bir durum değil.
Fatih'in otağını kurduğu, Kartaca Kralı Hannibal'ın hüküm sürdüğü, Çoban Mustafa Paşa'nın külliyesi, hamamı, çeşmesi ve bedesteniyle, Osmanlı'dan günümüze miras kalan eşsiz tarihî dokuyu üzerinde taşıyan Gebze…
Bugün ne yazık ki yönetilemeyen, kaderine terk edilmiş bir kent görüntüsünde.
Bir yanında Eskihisar Kalesi, bir yanında Gaziler Dağı'nın ormanları, çevresinde doğa harikası köyleri, temelinde ise emeğin ve işçinin alın teriyle ayakta duran bir kent…
Ama bu şehrin ne tarihine, ne esnafına, ne doğasına, ne köylerine, ne de insanına gereken değer veriliyor.
Cumhuriyet Meydanı, metro yapım çalışması yüzünden harabeye dönmüş bir merkez.
Şehrin kalbi olması gereken Meydan, yıllardır süren metro yapım çalışması yüzünden adeta enkaz görüntüsüne bürünmüş durumda.
Kapanmış yollar, çamur, toz, düzensizlik ve gecikmenin yarattığı çöküntü, meydanı işlevsiz hâle getirmiş.
Ve daha vahimi, Atatürk Anıtı, Cumhuriyet Meydanı'nın köşesinde, metro yapım çalışması yüzünden bakımsız, sahipsiz halde bırakılmış durumda.
Bir kentin kurucu değerine, Cumhuriyet'in sembolüne gösterilen bu umursamazlık, sadece ilgisizlik değil, bir kent yönetimi ayıbıdır.
12 yıldır bitmeyen metro çilesi
Ve iki yıl daha süreceği söylenilen metro inşaatı. 12 yıldır bitmeyen metro çalışması, Gebze halkı için günlük hayatta çilenin diğer adıdır.
Metro güzergâhındaki altyapı belirsizlikleri halkta tedirginlik yaratıyor.
Dükkanların önü kazı alanına dönüşmüş, kamyon trafiği esnafı bezdirmiş, yollar kapanmış, sokaklar bozulmuş…
Ulaşım projesi olmaktan çıkmış, şehrin omzunda taşımak zorunda kaldığı ağır bir yük hâline gelmiştir.
Çarşı binalarının ortalama yaşının 30 yaş üzeri olması ve eski yönetmeliklere yapılmış olması ayrıca bir sorun teşkil etmekte.
Kentsel dönüşüm malesef yok denecek kadar. Tamiri imkansız yaralar açacak eğer beklenen şiddetli deprem gerçekleşirse...
Otopark ücretleri, çarşıya giriş bedeli
Otopark ücretleri, adeta İstanbul'la yarışır seviyeye çıkmış durumda.
Vatandaş artık çarşıya uğramadan önce bile hesap kitap yapmak zorunda kalıyor.
Bu da çarşı esnafını daha da yalnızlaştırıyor.
Tarihi eski çarşı, kimliği silinen bir bellek
Bir zamanlar Eski Çarşı'da: şapkacı, zahireci, köy kasabı, yorgancı, fotoğrafçı, eczane, sayacı ve mestçi, nalbant Kadir, oyuncakçı Zeki Amca, Papirüs Kırtasiye, esnaf lokantaları vardı.
Pazartesi günleri köylü kadınlar çeşmenin arkasında, fındık dalı sepetlerde üzüm, elma, iğde, yemiş getirip satardı.
Hamamın altındaki entari–basma dükkânının önü insan akardı.
Vitrinler değişirdi ama çarşının ruhu değişmezdi.
Bugün ise tablo bambaşka.
Sadece 200 metrelik çarşıda tam 29 kuyumcu var.
Çarşı, kuyumcular, tavuk dönerciler ve telefonculardan ibaret tekdüze bir ticari koridora dönüşmüş durumda.
Tarihi olan bir çarşı, kendi kimliğini koruyamaz hâle gelmişse orada ciddi bir yönetim sorunu vardır.
Kültürel hazine de olan bu esnafların yaşadığımız çağa aktarılması gerekirdi.
Muhtarların yok sayıldığı bir kent yönetimi
Mahallelerin gerçek nabzını tutan muhtarlar karar süreçlerinde yok sayılıyor.
Halkın sesi, kurumların kapısında yankı bulmuyor.
Bir yönetim, kendi mahalle temsilcilerini görmezden geliyorsa, o şehir sağlıklı yönetilemez.
Rafta çürüyen projeler
Tasarruf tedbiri var diye geçiştirilen sözler.
Çarşı mahalleleri için yıllardır vaat edilen projeler hâlâ rafta.
Kâğıt üzerinde çok şey var, sunum çok, poz çok…
Ama sahada bir karşılığı yok.
Şehrin tüm dinamikleri sahipsizliğin içinde kayboluyor.
Emeğin ve işçinin başkenti Ama değeri bilinmeyen kent.
Gebze, Türkiye'nin en güçlü üretim merkezlerinden biri.
Gerçek anlamıyla emeğin ve işçinin başkenti.
Ama ağır koşullarda çalışan Gebze halkı, ne tarihe sahip çıkılan bir kentte yaşıyor ne de sosyal yaşamdan pay alabildiği bir şehir buluyor.
"Çalışmak için var, yaşamak için değil" muamelesi görür hâlde.
Sosyal olmayan kent hayatı, insanı ev-iş arasında sıkıştıran bir yapıya dönüşmüş durumda.
Sonucunda;
GEBZE BU SAHİPSİZLİĞİ HAK ETMİYOR.
Bu kadar tarihî birikimi olan, böyle bir doğanın ortasında bulunan, böylesine üretim gücüne sahip bir şehir…
Bu ilgisizliği, bu sahipsizliği hak etmiyor.
Meydanı harap, çarşısı kimliksiz, anıtı bakımsız, ulaşımı şantiyeye dönmüş bir Gebze…
Bu kader değil.
Bu, sahip çıkılmayan bir kentin çığlığıdır.
- Özlem ve çaresizlik / 05.12.2025
- Gençliğe Hitabe / 04.12.2025
- Gebze'liye vaatler / 03.12.2025
- Türkiye’de besicilik ve tarım / 02.12.2025
- Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli / 01.12.2025
- Minber / 30.11.2025
- 11. Yargı Paketi / 29.11.2025
- İznik / 28.11.2025
- Asgari ücret / 27.11.2025




















































































