Güneydoğu sorunu, PKK (KONGRA-GEL) ve terör-2

PKK yeniden canlanıyor

Almanya'nın dostumuz mu düşmanımız mı olduğunu bir an önce anlamamız gerekmektedir. Çünkü, PKK Almanya'da yeniden canlılık kazanmaktadır. Almanya'da serbestçe yayınlanan PKK gazetesinde, PKK'nın çalışmaları hakkında yazılar yazılmaktadır. Sözde ateşkesi bozacaklarını ve yeniden ataklarlasaldırılara başlayacakları, hatta Türk askerine karşı olan nefretlerini bile gazetede yazmaktadırlar. Alman makamları ise bu duruma sadece seyirci kalmaktadır.

Diyarbakır ve İstanbul mitingleri

Dokuzuncu Yargıtay Mahkemesi eski DEP Milletvekillerini serbest bırakma kararı aldı. Leyla ZANA'nın tahliyesiyle ve ana dilde yayının başlamasıyla Güneydoğu'da bulunan ayrılıkçıların sorunu aktüel duruma geldi ve ateşli mitingler tertip edilmeye başlandı. Diyarbakır mitinginde Leyla Zana konuşmasında KONGRA GEL'den 6 ay daha silahlarını bırakmalarını, sabırla ve ümitle beklemelerini rica etti. PKK militanlarından sadece 6 aylık süre isteyen Leyla Zana, sanki Türkiye adına konuştu. Demek ki kendisinin onların üzerinde çok etkili olduğunu düşünmektedir. Türkiye Cumhuriyeti hukukçuları ise onu serbest bırakarak tahliye etti. Demek ki terör örgütüyle sıkı bağları olan biri, Türk cezaevinden kolayca serbest bırakılabilmektedir!

Taviz verildikçe terör hortlamaktadır

Böylece terör aniden hortlamış oldu. DEP'lilerin serbest bırakılmasıyla ilgili taviz verildikçe, onların istekleri de aniden yükseldi ve canlandı.

Bazı yazarlarımızın hoşgörüsü!

Milliyet yazarlarımızdan (Hasan Cemal): Yazısına farklı kültürler ve farklı dinlerle başlayarak derin ve sonsuz hoşgörüyü tavsiye etmektedir. Farklılıklar, gerginlik ve tehdit kültürel zenginlik midir diye bu konuyu soru şeklinde ortaya koymakta ve kendisi cevap vermektedir:

Elbette ki kültürel zenginliktir demektedir. "Demokrasi bunun için vardır. İnsan Hakları- Hukuk Devleti bunun için mevcuttur. İnsanların kimlikleri- İnançları ve dilleri özellikleri inkar edilmemelidir. Herkes kendi gibi olmalıdır" demektedir. Geçmişteki savaşlar ve pürüzler unutulmalıdır. Geçmişe esir olunmamalıdır. Yeniliklere ve geleceğe bakmak gerekmektedir. Biz ve onlar olmamalıdır. Hepimiz birlik içinde olmamız gerekmektedir. Dinin siyasallaşmasını önlemek gerekmektedir. Aksi takdirde ölümlere, teröre yönelmeler devamlı olacaktır. Unutulmaması gereken bir konu vardır. Tanrı bize tek dünyayı bağışlamıştır. Hepimiz bu dünyada yaşamamız gerekir. (Milliyet 13.6.04)

NOT: Bütün bu söylenenler kulağa hoş gelmektedir. Bunların aynısı Mr. Bush da, hatta İsrail'de Sharon da bütün şiddetleriyle İslam ülkelerine saldırarak söylemektedir. Genellikle terör yapanlar demokrasinin, hukukun, insan haklarının arkasına sığınarak isteklerini yerine getirmektedirler.

Şu ana kadar hep barış adına savaşlar, hukuk adına saldırılar ve gaddarlıklar, hukuksuzluk ve diktalıklar yapıldı ve halen de yapılmaktadır.

İnsan hakları yerine cinayetler ve çeşitli fuhuş, istismar, rezaletler ve gaddarlıklar yapılmaktadır.

Ve ne kadar tesadüfi olmaktadır ki, bunları yapanlar daima Hıristiyanlar ve mağdur olanlar ise hep Müslüman devletlerin olduğu anlaşılmaktadır.

Kısacası bu sözde tatlı tatbikatta ise can alıcı ve kanlı kandırmacalara aldananlar, hem egemenliklerini, hem hayatlarını, hem de mallarını kolayca kaybetmektedirler.

Bunlar Batı'nın uydurmaları olmakta ve onlar da Neoemperyalizm adına dünyayı kendilerine zorla tabii tutmak istemektedirler. Onlarla beraber olmadıklarına ise hayat hakkı hiç tanınmamaktadırlar. Tabii ki Batı'nın Türkiye'de de uzantıları onların istedikleri doğrultuda kalem, konuşma ve çaba göstermektedirler.