Kimi zaman ölüme çok yakın hissediyorsunuz ama ölmüyorsunuz, vakti saati gelmemişse ölüm size bir hikaye olmaktan pek ötelere geçemiyor. Hangimizin daha güzel davranacağını sınamak için Allah (c.c.) ölümü ve hayatı yaratmış bunu hepimiz biliyoruz. Yalnız güzel davranmak bir mesele. Nefis, şeytan ve belki de şeytanlaşmış insanlar bizim güzel davranmamızı engelleyebiliyorlar. Gördünüz mü bütün failleri tespit ettik. İşin garip olan tarafı biz insanların nefsi ayrı bir varlık gibi algılamamız ve işlenen hatalarda kendimizi temize çıkarmaya çalışmamız. “Nefsime uydum, nefsim yaptırdı” diyebilecek cüreti göstermemiz. Hani neredeyse şöyle diyebileceğiz;”Ben yapmadım be kardeşim nefis yaptı.” Size de trajikomik geliyor mu?
Güzel davranmak, ne güzel bir söz, sen gel de öfkelendiğin zaman dene güzel davranabilmeyi. Gerçekçi olmamız gerekirse güzel davranmak insanın her zaman elinde değil, sanırım en güzel biçimde davranabilmek için yine duaya sarılmamız gerekli. Mesela: “Allah’ım bizleri Cennete yaklaştıracak sözlerde ve işlerde bulunabilmeyi nasip eyle.”
İşlediğimiz, yaptığımız kötü işleri “kendi” mizden soyutlayıp “nefis” denen varlığa yüklememiz, izafe etmemiz bizim henüz kendimizi çok iyi tanıyamadığımızı ve enaniyetimizden sıyrılamadığımızı gösteriyor. Bu hakikati görebiliyorsak artık bizlere düşen ciddi bir muhasebe yapmak olmalı.
Yazının mutfağındayız tefekkürle ve zikirle bir çok zorluğu aşabileceğimizi düşünüyoruz hal bu ki her şey “nasip”. “Tasavvuf, insanın gönül yoluyla Allah’a gitmesidir. Buna “seyr-i süluk” da denir. Seyr, daha evvel bu yolları geçmiş kamil bir insanın tavassutu ile yapılır. Bir nehri bile vasıtasız geçemeyen insanın, Allah’a vasıtasız ulaşacağını düşünmek muhaldir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.a.) bile Cebrail’e uyarak, bunu nefsinde yaşamıştır. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Musa’nın Hızır (a.s.) ile olan dostluğu bu nükteyi ifade etmektedir.” (İslam ve Mevlana, Prof. Dr. Haydar Baş, s.81)
Güzel davranmak, ne güzel bir söz, sen gel de öfkelendiğin zaman dene güzel davranabilmeyi. Gerçekçi olmamız gerekirse güzel davranmak insanın her zaman elinde değil, sanırım en güzel biçimde davranabilmek için yine duaya sarılmamız gerekli. Mesela: “Allah’ım bizleri Cennete yaklaştıracak sözlerde ve işlerde bulunabilmeyi nasip eyle.”
İşlediğimiz, yaptığımız kötü işleri “kendi” mizden soyutlayıp “nefis” denen varlığa yüklememiz, izafe etmemiz bizim henüz kendimizi çok iyi tanıyamadığımızı ve enaniyetimizden sıyrılamadığımızı gösteriyor. Bu hakikati görebiliyorsak artık bizlere düşen ciddi bir muhasebe yapmak olmalı.
Yazının mutfağındayız tefekkürle ve zikirle bir çok zorluğu aşabileceğimizi düşünüyoruz hal bu ki her şey “nasip”. “Tasavvuf, insanın gönül yoluyla Allah’a gitmesidir. Buna “seyr-i süluk” da denir. Seyr, daha evvel bu yolları geçmiş kamil bir insanın tavassutu ile yapılır. Bir nehri bile vasıtasız geçemeyen insanın, Allah’a vasıtasız ulaşacağını düşünmek muhaldir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.a.) bile Cebrail’e uyarak, bunu nefsinde yaşamıştır. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Musa’nın Hızır (a.s.) ile olan dostluğu bu nükteyi ifade etmektedir.” (İslam ve Mevlana, Prof. Dr. Haydar Baş, s.81)
Kevser Doyurum / diğer yazıları
- İrfan sofrası / 24.10.2023
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022