Basit bir iyiliğe aşırı bir mükafat adalet olmadığı gibi, büyük bir kötülüğe az bir ceza zulümdür Hak ölçünün yakalanması ve adaletin temini için sadece hakkı batıldan, iyiyi kötüden ayırmak yetmez. İyiliğin cinsi ve derecesini, kötülüğün büyüklük ve vahametini de tayin ve takdir etmek gerekir. Zira iyiliğin ve kötülüğün muamelesi bu takdire göre olacaktır. Basit bir iyiliğe aşırı bir mükafat adalet olmadığı gibi, büyük bir kötülüğe az bir ceza zulümdür. Büyük cinayetleri planlayanların birkaç yıllık ceza ile serbest bırakılması veya birisine tokat atmış bir kimsenin günlerce, aylarca işkencelere maruz bırakılması elbette değişik bir zulüm çeşididir. Dolaysıyla hak ölçü nezdinde adaletin ikamesi için iyilik ve kötülüğün derecesinin takdiri büyük önem taşımaktadır. İnsan bunu kendi kendine keşfedip yakalayamaz. Bu da İslam'ın insana hediyesidir. Ta ki, kul, Hakk'a seyrü seferinde zulüm engeline takılıp kalmasın.Cenab-ı Hak, insanın kulluk yolundaki engellerini ortadan kaldırmak, dış ortamın şartlarını uygun hale getirmek için zahiri ve batıni emir ve yasaklarıyla İslam binasını inşa etmiştir. Dikkatle tetkik edildiğinde İslam'ın iki ana tedbirle kulun iki cihan saadetini teminat altına aldığı görülecektir: Bu tedbirlerden birincisi ve en önemlisi iman ve ahlaktır. İslam'ın, insanın iki cihan saadeti için getirdiği ikinci ana tedbir: hukuki müeyyidelerdir.Bu iki ana tedbirle kul, devamlı Allah'a yönlendirilir.