Makalelerimde sıkça kullandığım bir ifade "kavram kargaşasıdır." Gerçekten memleketimizde dünyanın hiç bir yerinde olmayacak kadar, kavramlar suiistimal edilir. Bu sebeple kavramlar arasında kargaşaya sebebiyet verilmektedir.
Demokrasi, hak ve özgürlükler gibi kavramlar da en fazla istismar edilen kavramlardır. Hem de hakkı olmayan şeyleri dahi istemeye kalkışanlar, bu kavramları istismar etmeye kalkışırlar.
Ve hatta insan haklarını ihlal edenler bile insan haklarından demokrasiden dem vurmaya kalkışırlar.
Niceleri dağa çıktı demokrasi ve insan hakları adı altında, Niceleri dağdan indi demokrasi ve insan hakları adı altında, Niceleri vatanı sattı demokrasi ve insan hakları adı altında, Niceleri başkasının mukaddesatına küfür ettiler demokrasi ve insan hakları adı altında…
Vatanı satanın da, suça katılanın da, suçlunun da, suçsuzun da hemen herkesin sığınağı haline gelen bu kavramlar o kadar kokuştu, o kadar pislendi ki kokusu her yanı sardı… Yeter artık! Bu ve benzeri kavramalara sığınıp kimse kimseyi kandırmasın!
***
Son günlerin en çarpıcı gelişmesi de 11 Eylülün yıldönümünde Yüce Peygamberimize hakaret içeren bir filimin gösterime girmesidir. Her yönden kışkırtıcılık içeren bu hamle bile demokrasi ve özgürlük adına ortaya atılmış büyük bir yalandır. Çünkü bu saçmalığı yapanların başkalarını rencide etmeye asla hakları yoktur. Biz kimsenin inancına bir şey demiyoruz. Bir kimse kendi inancı kapsamında başkalarına zarar vermeden istediği gibi düşünmekte serbesttir.
Bu konuda yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmuştur: "De ki: Ey kâfirler. Sizin taptıklarınıza ben tapmam. Siz de benim taptığıma tapıcılar değilsiniz. Ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim banadır." (Kafirun Suresi 1-6) Ancak bir kimsenin özgürlükteki sınırı başkalarına zarar vermeye başladığı noktada biter.
Özgürlük kavramının da mutlaka bir sınırı olmak zorundadır. Çünkü birilerinin özgürlük sınırı olmazsa onun hak zannettiği bir davranış, başkalarının özgürlüğünü çiğneyebilir. Zaten aklın yolu şudur ki ölçüsüz ve sınırsız hiçbir şey olamaz. Nereye çıkarsa çıksın her yolun mutlaka bir sonu vardır. Her davranışın her düşüncenin ölçüsü ve sınırı olduğu zaman kimse kimsenin de hakkını çiğnemeden bu dünyada yaşar, hesabını da ahirette Yüce Allah'a verir.
Demokrasi, hak ve özgürlükler gibi kavramlar da en fazla istismar edilen kavramlardır. Hem de hakkı olmayan şeyleri dahi istemeye kalkışanlar, bu kavramları istismar etmeye kalkışırlar.
Ve hatta insan haklarını ihlal edenler bile insan haklarından demokrasiden dem vurmaya kalkışırlar.
Niceleri dağa çıktı demokrasi ve insan hakları adı altında, Niceleri dağdan indi demokrasi ve insan hakları adı altında, Niceleri vatanı sattı demokrasi ve insan hakları adı altında, Niceleri başkasının mukaddesatına küfür ettiler demokrasi ve insan hakları adı altında…
Vatanı satanın da, suça katılanın da, suçlunun da, suçsuzun da hemen herkesin sığınağı haline gelen bu kavramlar o kadar kokuştu, o kadar pislendi ki kokusu her yanı sardı… Yeter artık! Bu ve benzeri kavramalara sığınıp kimse kimseyi kandırmasın!
***
Son günlerin en çarpıcı gelişmesi de 11 Eylülün yıldönümünde Yüce Peygamberimize hakaret içeren bir filimin gösterime girmesidir. Her yönden kışkırtıcılık içeren bu hamle bile demokrasi ve özgürlük adına ortaya atılmış büyük bir yalandır. Çünkü bu saçmalığı yapanların başkalarını rencide etmeye asla hakları yoktur. Biz kimsenin inancına bir şey demiyoruz. Bir kimse kendi inancı kapsamında başkalarına zarar vermeden istediği gibi düşünmekte serbesttir.
Bu konuda yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmuştur: "De ki: Ey kâfirler. Sizin taptıklarınıza ben tapmam. Siz de benim taptığıma tapıcılar değilsiniz. Ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim banadır." (Kafirun Suresi 1-6) Ancak bir kimsenin özgürlükteki sınırı başkalarına zarar vermeye başladığı noktada biter.
Özgürlük kavramının da mutlaka bir sınırı olmak zorundadır. Çünkü birilerinin özgürlük sınırı olmazsa onun hak zannettiği bir davranış, başkalarının özgürlüğünü çiğneyebilir. Zaten aklın yolu şudur ki ölçüsüz ve sınırsız hiçbir şey olamaz. Nereye çıkarsa çıksın her yolun mutlaka bir sonu vardır. Her davranışın her düşüncenin ölçüsü ve sınırı olduğu zaman kimse kimsenin de hakkını çiğnemeden bu dünyada yaşar, hesabını da ahirette Yüce Allah'a verir.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024