Bir ülkenin yönetiminde, yönetimin zirvesinde bulunanların en büyük talihsizlikleri yakın çevrelerinde uyaranların, doğruyu hatırlatıp tavsiye edenlerin bulunmamasıdır.
Yönetimin en tepesinde bulunmalarına rağmen bu manada en yalnız insanlar onlardır.
Yakınlarında bulunan alimlerle, mütefekkirlerle, müsteşarlarla zaman zaman sohbet edip, onların rahat ve doğruları konuşmalarına fırsat tanımaları, elbette ki yöneticiler için hava ve su kadar olmazsa olmaz ihtiyaçlardandır.
"Allah, bir idareciyi severse ona hatalarını hatırlatacak bir vezir nasip eder." (Hadis-i Şerif).
Kerim Kitabımızı bu açıdan dikkatle okuduğumuzda nice ibretli tablolarla ve uyarılarla karşılaşıyoruz.
Mesela Maide suresinde önceki ümmetler örnek verilerek ders almamız, aynı hatalara düşmemiz öğütlenmektedir:
"Din adamları ve âlimleri onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten men etselerdi ya! İşledikleri (fiiller) ne kötüdür!" (Maide: 63).
"İsrailoğullarından kâfir olanlar, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lânetlenmişlerdir. Bunun sebebi, söz dinlememeleri ve sınırı aşmalarıdır.
İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü!" (Maide: 78-79).
Bu uyarı dolu ayetleri her okuduğumda şahsen sormadan edemiyorum; ülkeyi yöneten kadronun etrafında onları uyaracak, onlara hakkı tavsiye edecek, yanlışlardan vaz geçirecek hiç mi kimse kalmadı?
Hem içerde hem de dış politikada öyle fahiş yanlışlar yapıyorlar ki insan şaşırıp kalıyor.
İnsan cumhurbaşkanı da olsa, başbakan da olsa, bakan da olsa sonuçta insandır, beşerdir, herkes gibi yorulduğu gibi, acıktığı gibi yanlışa da düşebilir, böyle durumlarda derhal etrafı uyarmalıdır.
Bu insanlar bu makamlara gelemden evvel, tanışdıkları dost oldukları alimler, hocalar yok muydu?
Bu hocalar, mütefekkir geçinenler, bu kadar bariz yanlışlar karşısında eski dostlarını, arkadaşlarını nasıl yapayalnız bırakırlar, nasıl uyarmazlar?
Özellikle Maide 79'u kulağımıza küpe yapalım:
"İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü!"
Yönetimin en tepesinde bulunmalarına rağmen bu manada en yalnız insanlar onlardır.
Yakınlarında bulunan alimlerle, mütefekkirlerle, müsteşarlarla zaman zaman sohbet edip, onların rahat ve doğruları konuşmalarına fırsat tanımaları, elbette ki yöneticiler için hava ve su kadar olmazsa olmaz ihtiyaçlardandır.
"Allah, bir idareciyi severse ona hatalarını hatırlatacak bir vezir nasip eder." (Hadis-i Şerif).
Kerim Kitabımızı bu açıdan dikkatle okuduğumuzda nice ibretli tablolarla ve uyarılarla karşılaşıyoruz.
Mesela Maide suresinde önceki ümmetler örnek verilerek ders almamız, aynı hatalara düşmemiz öğütlenmektedir:
"Din adamları ve âlimleri onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten men etselerdi ya! İşledikleri (fiiller) ne kötüdür!" (Maide: 63).
"İsrailoğullarından kâfir olanlar, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lânetlenmişlerdir. Bunun sebebi, söz dinlememeleri ve sınırı aşmalarıdır.
İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü!" (Maide: 78-79).
Bu uyarı dolu ayetleri her okuduğumda şahsen sormadan edemiyorum; ülkeyi yöneten kadronun etrafında onları uyaracak, onlara hakkı tavsiye edecek, yanlışlardan vaz geçirecek hiç mi kimse kalmadı?
Hem içerde hem de dış politikada öyle fahiş yanlışlar yapıyorlar ki insan şaşırıp kalıyor.
İnsan cumhurbaşkanı da olsa, başbakan da olsa, bakan da olsa sonuçta insandır, beşerdir, herkes gibi yorulduğu gibi, acıktığı gibi yanlışa da düşebilir, böyle durumlarda derhal etrafı uyarmalıdır.
Bu insanlar bu makamlara gelemden evvel, tanışdıkları dost oldukları alimler, hocalar yok muydu?
Bu hocalar, mütefekkir geçinenler, bu kadar bariz yanlışlar karşısında eski dostlarını, arkadaşlarını nasıl yapayalnız bırakırlar, nasıl uyarmazlar?
Özellikle Maide 79'u kulağımıza küpe yapalım:
"İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü!"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yalamış yutmuşlar / 09.07.2025
- Dökülüyoruz dökülüyorsunuz dökülüyorlar / 08.07.2025
- Emeklinin payına bir kez daha hüsran düştü / 07.07.2025
- ‘İçi nasırlanmış elleri de yaz’ / 05.07.2025
- Kalemim elemime tercüman olabilseydi / 03.07.2025
- Ne olur? / 20.06.2025
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Dökülüyoruz dökülüyorsunuz dökülüyorlar / 08.07.2025
- Emeklinin payına bir kez daha hüsran düştü / 07.07.2025
- ‘İçi nasırlanmış elleri de yaz’ / 05.07.2025
- Kalemim elemime tercüman olabilseydi / 03.07.2025
- Ne olur? / 20.06.2025
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025