Mermi can alabilir mi, namludan fırlamasa?Hançer, can yakabilir mi kesmese?Ok, can acıtabilir mi yay fırlatmasa?Kılıç, incitebilir mi kınından çıkmasa?Namlu, mermiyi fırlatabilir mi bir el tetiği çekmese?Can acıtabilir mi hançer, bir el tarafından kessin diye sürtülmese?Yay, oku fırlatabilir mi bir el oku koyup, bir el germese? Kın, kılıçtan vazgeçer mi bir el kılıcı kından çekmese?Aleti suçlayanları anlamaya çalışıyorum! Biri kullanmasa alet, alet olur mu? IŞİD, baş kesebilir mi; Yahudilere iki bin yıllık kinleri gereği intikamlarında mermilik, hançerlik, okluk, kılıçlık etmese?IŞİD baş kesebilir mi, iki bin yıl dünyayı Yahudilere dar eden Hıristiyanlar; mermiyi fırlatan namluyu, hançeri sürten eli, oku fırlatan yayı, kılıcı kınından çıkaran celladı harekete geçirmese?Kişi, en iyi kendisini bilir!Aklımın kestiği günden, bugüne kadar arada bir yüzleştiğim aynam, bana hep mücadeleci, savaşçı Müslüman bir Türk gösterdi!Ömrüm, hep kendilerini güçlü zanneden aşağılık komplekslilerle mücadele ile geçti!Kendilerini güçlü zanneden korkaklar, korkak oldukları için makam ve konumlarının sağladığı imkânla zalimleşenler, her seferinde yedikleri bir yumruk, bir tokat veya bir tekme sonrası soluğu, zavallıca şikâyet için adliyelerde, karakollarda aldılar!Hayatla ilk yüzleştiğim yıllarda; rızkımı işçi olarak temine uğraşırken taşeronlar benden şikâyetçi oldular!Memur olarak hizmete çalışırken, başkalarının gölgesindeki gölgesiz koltuk sahipleri tarafından şikâyet edildim hep!Şikâyetleri dinleyip -güya- gereğini yapan merciler sayesinde cezaevlerinde; gardiyanlar, koğuşlarda -idare anteni- koğuş ağaları benden şikâyetçi oldular; cezaevlerinin cezaevi olan hücrelerde tek başıma huzûru yakaladım hep!Hırçınlığımı, kabıma sığmazlığımı, güce boyun eğmezliğimi; fakîri tanıyanlar teslîm ederler...Allah şahîdimdir ki vurup yere düşürdüğümü, hiç tekmelemedim!İki kişinin, bir kişiye vurmasına hiç rıza göstermedim!Dokuz kişinin sopalarla, zincirlerle yıkamadığı bir kişiyi; ellerinden alıp hastaneye götürerek ömürboyu sürecek bir dostluğun kapısını araladım! Kulakları çınlasın Devrimci Dostum'un, selâm olsun.Amacım kendimi anlatmak değil Vallahi!Birinci On İki Eylül Kıyameti öncesi; "Ülkücüler Kur'ân yırttılar!" iftirasıyla ahâliyi Öğrenci Yurtlarına yürüten, günümüz "Paralel Yapı" diye yaftalanan Hizmet Grubu A.Ş. Gençlik önderlerinden birine attığım dayaktan midesi bulanarak kusan, sahte kahramanlar hayattalar hâlâ ama yine Allah şahîdimdir ki asla zâlimlik yapmadım, yaptırmadım!Gücümün yettiğine veya yeteceğini bildiğime vurmaya tenezzül etmedim!Çünkü; Resûlullah (s.a.a.) ve Ehl-i Beyt sevgisiyle donanmış Müslüman-Türk bir ailenin çocuğu olarak doğdum, büyüdüm, yaşadım! İmam Hüseyin'in (a.s.) zalime baş eğmeyip baş vererek kazandığı, kıyâmete kadar mazlûmun galibiyetini dinleyerek, öğrenerek büyüdüm!Kerbelâ'da, İmam Hüseyin'in (a.s.) başını kesen zalimler; Haşimilerden Peygamber çıkmasına razı olmayan ve dünyasını değiştirdikten sonra Peygamber'den (s.a.a.), Ehl-i Beyt'ten ve Haşimilerden intikama soyunan Muaviye ve oğlu Yezid idi! Allah lânet eylesin.Baş kesiyorlardı! Kundaktaki bebeği okluyorlardı! Mâsumları, kadınları-kızları susuz inletiyorlardı! Arkalarında putperest müşrikler, Hıristiyanlar, Yahudiler vardı!Yaptıkları mezâlimi, Şia'ya karşı Sünnî olarak Müslümanlık diye yapıyorlardı!İmam Şafiî'nin; "Ehl-i Beyt'i sevmek farzdır" demesine rağmen, Ehl-i Beyt'in başını kesiyorlardı "Allahüekber" diyerek!Analıklarıyla, bacılarıyla, kendi kızlarıyla zina yapıyorlardı Halife(!) olarak!Tarih, tekerrür ediyor! Yine zâlimler, kindar-dindarlar "Allahüekber" diyerek baş kesiyorlar!Müslüman katlediyorlar! Arada bir Hıristiyan da kesiyorlar tehdit amaçlı ama bir tek Yahudiye, taş attıklarını duyan var mı?Antisemitizm yani Yahudi düşmanlığı yapmıyorum -Allah şahîdimdir- ama Müslümanın; Müslümana mermi fırlatan namlu, Müslüman başı kesen hançer, Müslüman oklayan yay, Müslüman kesen kılıç olmasını hazmedemiyorum, kabullenemiyorum!Ve hafızam, 31 Mayıs 2002'ye, Erzurum'a götürüyor beni: "Hakikat Gazetesi, Başyazarı Mustafa Aslan ise, 'Meydan' adlı köşesinde bu toplantıyı ve 2. Kuvay-ı Milliye'nin önderi Prof. Dr. Haydar Baş'ın konuşmasını değerlendirdi. ... Aslan, Prof. Dr. Haydar Baş'ın, 'Bugün dünyada can, mal, namus, din ve vicdan emniyeti yoksa, vatan emniyeti yoksa, yeminle söylüyorum Türk'ün eli dünyanın üzerinden çekildiği içindir!' sözlerini avuçlarını patlatırcasına alkışladığını belirtti."Bu sahneyi görüp anlatmama rağmen, "Türkoğlu Türk'üm" diye kükreyen 21.yy. Hacı Bektaşı'nın önderliğindeki "Kâinat Devleti Seferi" ne, on yıl gecikmeli katılışımı da, sorguluyorum!Türk'ün merhametli hâkim elini, yeniden dünya üzerinde hissettirinceye kadar veya ömrümün sonuna kadar bu yolda cehd edeceğime Allah'ım şahîd olsun.Hak'kın, haklıya müjdesi günlerin yakın olduğunu da hissediyorum yemîn olsun.. "OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...Selâm, sevgi, duâ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017