Gönül Kerbela olduğunda göz, bir aydınlık, ferahlık ara kainatta... Semada yüksekten geçen turnaların kanat sesine, seherde küme küme cıvıldaşıp vird okuyan serçelerin ahengine, ötelere göç etmiş kurbanların özlemine iştiyak duyar... Ve girdiği fırtınalı vadide elindeki kandille aheste yürüyen, yağmurların ıslatamadığı baba erenlerin nefesini hissetmek ister.
Onbeş asır önce Refik -i Ala ateşiyle tutuşup, sevgiliye kavuşan Hz. Mustafa (as)'nın caddesinde "kalp duru, dünya terk" düşüncesiyle mesafe alan salihler, alemin bereketi ve göz aydınlığıdır. Hangi bakış, hangi gülüş, hangi sitem ve hangi nefes inanı bir devrandan başka bir devrana götürebilir? Varlığın var olma ve idamesinde Dost'un dostlarının hatırı nihayetsizdir. Bu nihayetsizlik denizinde çırpınan her kulun birinci ve öncelikli derdi, maddede ve manada, bu hatır sahiplerinin gönül kapısında nöbet tutmaktır.
Hal öyle ola ki, bahaneler dosttan konuşmak, onunla olmak, ondan olmak ve onun razı olduklarından olmak üzere olsun... Hangi duygu üzerinde olunursa olunsun, derdi terbiye etmek olan mürebbinin dizleri önünde oturmak ve ona bir adım yaklaşmak en büyük varlık biline...
Bütün bir arzın katledilmesinde rastlanacak insanlar içinde sohbeti ve tüm varlığıyla hayatı ihata edenler, Allah adamlarıdır. Bunun içindir ki Hacı Bektaş-ı Veli şöyle buyurur: "Allah adamlarına iman, Allah'a imandandır". İşi gücü maleyani olan, sadece nefsi hesaplarını yapanlar, ruh inceliğine sahip gönülleri sıkar. Kafesteki bir kuş misali, çırpınıp kurtulmak istersin. Lakin Salihlerle oturduğun zaman, mekan bir kafes olsa da hiç dışarıya çıkmasam diye, temenni edersin.
Ahir zamanın cümle nişanelerinin meydanlarda cirit attığı böyle bir zamanda, her dönemden daha fazla ağzı dualı, kalbi cilalı salihlerin yakınlığına ihtiyacı var inanların. İmanı, izanı, ahlakı, vatanı, namusu muhafaza ve idrakte onların meşalesi yolları aydınlatmakta... Horasan terbiyesiyle yetişip, bu mübarek vatan toprağında serpilen aziz milletin bahadır çocukları fikir ve gönül dünyalarını iğdiş etmek isteyen müfsitlerin dilinden, kaleminden emin olmak için Salihlerin gök kubbeyi kaplayan muhafaza şemsiyesinin altına daha bir sıralanmakta, doluşmakta...
Havlayan kuçu kuçular, semadaki bulut mesabesindeki gönül ışığı ve yüz aydınlığı ciğer sahiplerinden bir şey aparmaz... Mevla'nın hesabı yolunsa sadık olan, samimi yürek sahiplerinin üzerindedir. Tasa ve keder, yalaz rüzgarlar gibi esip geçer de, onu estirmeye gayret edenler avuç yalayanlar avanaklar misali kendi kör kıyılarında kısık sesli şarkılarını söylemeye ve vicdanlarının vicdansızlığının boğuntusunda çırpınmaya devamdadır. Heyhat! Hayat Adem' den bu yana neler sahneledi. Bu dünya ışığı tepesi yüksek ağaçların etrafında vızıldayan ne sineklere şahit olmak, gücü Dost'tan değil, maddiyat ve kemiyette arayan ne zavallılar gördü.
Müfteri acizlerin sönük mumlarının üzerine parlayan güneş gibi, uçsuz bucaksız aydınlık ovamızda sevdamız uzayıp gitsin... Ta ki hasetlerin ve satılmışların çatladığı ve hakikatin baş verdiği haşre kadar. Vesselam.
Onbeş asır önce Refik -i Ala ateşiyle tutuşup, sevgiliye kavuşan Hz. Mustafa (as)'nın caddesinde "kalp duru, dünya terk" düşüncesiyle mesafe alan salihler, alemin bereketi ve göz aydınlığıdır. Hangi bakış, hangi gülüş, hangi sitem ve hangi nefes inanı bir devrandan başka bir devrana götürebilir? Varlığın var olma ve idamesinde Dost'un dostlarının hatırı nihayetsizdir. Bu nihayetsizlik denizinde çırpınan her kulun birinci ve öncelikli derdi, maddede ve manada, bu hatır sahiplerinin gönül kapısında nöbet tutmaktır.
Hal öyle ola ki, bahaneler dosttan konuşmak, onunla olmak, ondan olmak ve onun razı olduklarından olmak üzere olsun... Hangi duygu üzerinde olunursa olunsun, derdi terbiye etmek olan mürebbinin dizleri önünde oturmak ve ona bir adım yaklaşmak en büyük varlık biline...
Bütün bir arzın katledilmesinde rastlanacak insanlar içinde sohbeti ve tüm varlığıyla hayatı ihata edenler, Allah adamlarıdır. Bunun içindir ki Hacı Bektaş-ı Veli şöyle buyurur: "Allah adamlarına iman, Allah'a imandandır". İşi gücü maleyani olan, sadece nefsi hesaplarını yapanlar, ruh inceliğine sahip gönülleri sıkar. Kafesteki bir kuş misali, çırpınıp kurtulmak istersin. Lakin Salihlerle oturduğun zaman, mekan bir kafes olsa da hiç dışarıya çıkmasam diye, temenni edersin.
Ahir zamanın cümle nişanelerinin meydanlarda cirit attığı böyle bir zamanda, her dönemden daha fazla ağzı dualı, kalbi cilalı salihlerin yakınlığına ihtiyacı var inanların. İmanı, izanı, ahlakı, vatanı, namusu muhafaza ve idrakte onların meşalesi yolları aydınlatmakta... Horasan terbiyesiyle yetişip, bu mübarek vatan toprağında serpilen aziz milletin bahadır çocukları fikir ve gönül dünyalarını iğdiş etmek isteyen müfsitlerin dilinden, kaleminden emin olmak için Salihlerin gök kubbeyi kaplayan muhafaza şemsiyesinin altına daha bir sıralanmakta, doluşmakta...
Havlayan kuçu kuçular, semadaki bulut mesabesindeki gönül ışığı ve yüz aydınlığı ciğer sahiplerinden bir şey aparmaz... Mevla'nın hesabı yolunsa sadık olan, samimi yürek sahiplerinin üzerindedir. Tasa ve keder, yalaz rüzgarlar gibi esip geçer de, onu estirmeye gayret edenler avuç yalayanlar avanaklar misali kendi kör kıyılarında kısık sesli şarkılarını söylemeye ve vicdanlarının vicdansızlığının boğuntusunda çırpınmaya devamdadır. Heyhat! Hayat Adem' den bu yana neler sahneledi. Bu dünya ışığı tepesi yüksek ağaçların etrafında vızıldayan ne sineklere şahit olmak, gücü Dost'tan değil, maddiyat ve kemiyette arayan ne zavallılar gördü.
Müfteri acizlerin sönük mumlarının üzerine parlayan güneş gibi, uçsuz bucaksız aydınlık ovamızda sevdamız uzayıp gitsin... Ta ki hasetlerin ve satılmışların çatladığı ve hakikatin baş verdiği haşre kadar. Vesselam.
Ahmet Emin Bektaş / diğer yazıları
- Sancaktar / 11.05.2020
- Ve yemneunel maun... / 15.07.2013
- Gerçek hayat başlar / 12.07.2013
- İçini söyle! / 11.07.2013
- Yaz'da Ramazan / 09.07.2013
- Sabah ezanları / 04.07.2013
- Kimin adamısın? / 03.07.2013
- Akiller / 01.07.2013
- Kapanmayan yara / 28.06.2013
- Zor olan... / 27.06.2013
- Ve yemneunel maun... / 15.07.2013
- Gerçek hayat başlar / 12.07.2013
- İçini söyle! / 11.07.2013
- Yaz'da Ramazan / 09.07.2013
- Sabah ezanları / 04.07.2013
- Kimin adamısın? / 03.07.2013
- Akiller / 01.07.2013
- Kapanmayan yara / 28.06.2013
- Zor olan... / 27.06.2013