'Haydar Baş hakkındaki karar hukuki değil siyasidir'
Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) 20 Ekim'de gerçekleşen 7. Olağan Büyük Kongresi'nde parti kurmayları tek tek kürsüye gelerek önemli açıklamalar yaptı.
Bu isimlerden biri de BTP Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Avukat Lütfullah Önder'di. Önder konuşmasında İstanbul'da BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'la birlikte yargılandıkları dava hakkında bilgiler verdi.
5 yıl önce başlayan davada mahkeme heyetinin defalarca değiştirildiğini ifade eden Avukat Lütfullah Önder şöyle konuştu: "Her duruşmaya farklı bir heyetle çıkıyoruz. Üyeler değişiyor. Şimdi aleyhimize karar verdirtmeye çalışıyorlar, gelen üye dosyaya bakınca, 'Ben buna imza atarsam yarın başım belaya girecek. Ben buna imza atmak istemiyorum' diyor. 'İyi o zaman sen git, sen gel' diyorlar. Bir sonraki duruşmaya gidiyoruz, başka üye. Sonraki duruşmaya gidiyoruz, başka üye… 14 duruşmanın son 3 duruşması hariç, her duruşmaya ayrı üyelerle çıktık. Son 3 duruşmaya iki tane yeni göreve başlamış üye geldi başkanın yanına. 'Aranan heyet bulundu, bu heyetle karar çıkacaklar' diye düşündük. Üç duruşma geçti, tabii biz yine savunmalarımızı yapıyoruz. O yeni gelen genç üyeler de baktılar ki; burada aleyhe karar vermek mümkün değil, aleyhe karar vermek suç işlemekle eşdeğer. Bunun üzerine genç üyelerden bir tanesi karşı oy kullandı. Diğer genç üye ise duruşmaya çıkmadı. İlk kez mahkemeye gelen başka bir üyenin aleyhimize oyuyla, ikiye bir oyla karar çıktı."
Mahkemede bir garip karar
Dava konusunda detaylı bilgiler veren Avukat Lütfullah Önder, "Genel Başkanımıza ve bana 2 yıl 6 ay hapis cezası verdiler. Ama asıl iddiaları olan 'zorla senet alınmasından' da beraat kararı verdiler. Bu karar o kadar garip bir şey ki karşı taraf; 'bizden bu senetler zorla alındı' iddiasıyla şikâyetçi oluyor. Savcı; iddianameyi düzenlerken 'bu senetler müştekilerden zorla alındı' diyerek iddiada bulunuyor. Yargılama bunun üzerine yürüyor. Mahkeme diyor ki; 'Bu senetler zorla alınmadı. Ama çalınmış veya kaybolmuş senetleri bulmuş olabilirsiniz. Bu nedenle sizi mahkûm ediyorum.' Hukukçu olsun ya da olmasın herkes ceza yargılamasının iddianamedeki fiil ve fail hakkında olacağını bilir. Bu şuna benzer: "Ahmet beni dövdü diye Osman şikâyetçi oluyor. Ahmet'e dava açılıyor. Ahmet yargılanıyor. Yargılamanın sonunda her şeyden habersiz evinde oturan Mehmet'e diyorlar ki; 'Osman'ı döven Ahmet değil, sensin. Seni mahkûm ediyoruz" Bu örnekte olduğu gibi yargılanan kişiye değil de başka bir kişiye mahkûmiyet hükmü kurmak ne ise yargılanan fiil hakkında değil de başka bir iddia ileri sürerek mahkûmiyet hükmü kurmak aynı şeydir. Bu kararı hukukla izah edebilmek mümkün değildir. Bu karar hukuki değil, tamamen siyasi bir karardır. Baştan şunu ifade edeyim; hiçbir siyasi karar uzun ömürlü olmamıştır. Yakın tarihimiz bunun örnekleriyle doludur."
https://www.dailymotion.com/partner/x2bjjmh/embed/player-customization
Haydar Baş demir leblebi gibidir
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın baskılara boyun eğmeyeceğini ifade eden Lütfullah Önder, "Haydar Baş demir leblebiye benzer" dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü: "İstinaf yolu açıktır. Prof. Dr. Haydar Baş mutlaka aklanacaktır, istinaftan bu karar dönecektir. Yanlış hesap her zaman Bağdat'tan dönmüştür. Bütün bu tuzakları kuranlarsa yaptıkları yanlışların da hesabını vereceklerdir. Bütün bu tuzakları kuranlara sesleniyorum; Prof. Dr. Haydar Baş demir leblebiye benzer. Baktığınız zaman, "bu leblebi yutayım bunu. Arkasında bir güç yok. Kim arkasında duracak. Bizim Türkiye'yle ilgili planlarımız ve hesaplarımız için bir tehdittir" dersiniz ve yutmaya kalkarsınız. Ama midenize öyle oturur ki böyle bir girişimde bulunduğunuza bin pişman olursunuz. Pişman olacaksınız. Fetullah Gülen'e ve Gülen'in talimatıyla Türkiye'de iş yapan FETÖ'cülere bakın ne demek istediğimi anlayacaksınız. Her platformda onların ipliğini pazara çıkaran tek insan vardı, o da Prof. Dr. Haydar Baş'tı."
'Muvaffak olamayacaklar'
BTP Seçim İşlerinden Sorumlu Genel başkan Yardımcısı Avukat Lütfullah Önder konuşmasını şu dikkat çekici cümlelerle noktaladı: "Ne yaparsanız yapın. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın. Siz üç yıl boyunca onlarca üyeyi değiştirip, onu götürüyorsunuz, bunu getiriyorsunuz, netice itibarıyla gencecik bir üyeye dahi gücünüz yetmiyor. Onun için ne kadar uğraşırsanız uğraşın, Prof. Dr. Haydar Baş'ı engellemeye, siyasi yasak getirerek onu siyasetin dışına itmeye ne kadar çalışırsanız çalışın muvaffak olamayacaksınız. Çünkü O çok sağlam bir yerden güç alıyor. Prof. Dr. Haydar Baş sırtını çok sağlam bir yere dayamış onu yıkamazsınız. O gücünü Allah'tan (c.c.) alıyor, sırtını Cenabı-ı Hakk'a dayadı, onu yıkamazsınız. Allah bu kaderi tecelli ettirecek ve nasıl ki; 5 sene önce Fetullah Gülen'i Türkiye'de her istediğini yapacak insan olarak görenler çok sağlam bir yere sırtlarını yasladıklarını zannederken, bugün soluğu Amerika'da başka ülkelerde ya da cezaevlerinde almışlarsa çok yanlış bir yere bulaştınız. Çok yakında hepimiz göreceğiz kaybeden Prof. Dr. Haydar Baş'la uğraşanlar olacak, O her zaman olduğu gibi dimdik ayakta kalacak.