logo
14 HAZİRAN 2025

Haydar Baş Hocamıza ithafen

17.04.2020 00:00:00

Yirmi yıldan fazla yazı yazan bir kardeşiniz olarak zorlandığım, kelimelerin boğazımda düğümlendiği yazmanın ıstırap olduğu anı, elli yıllık ömrümde ikinci kez yaşıyorum. Böyle bir duyguyu ilk defa 2013 yılının Aralık ayında rahmetli babamı kaybettiğimde yaşamıştım. Günler/aylar/yıllar geçse de anladım ki acılar hep aynı. Değişmiyor dostlar. 

Duygularım param parça. Bazen göz kapaklarımda titreyip duran gözyaşlarının akmasına engel olamıyorum. Bedenim göçmüş bir enkazın altında kalmış ruh hali içindeyim. Düşünün bu fani dünyada gençliğinizden bugüne kadar tam 33 yıl boyunca sevip değer verdiğiniz, milli ve manevi dünyanızın şekillenmesinde emeği olan bir hocanız hakka vuslat ediyor. Yüreğim çifte kavrulmuş acı içinde… Bu vesileyle günlerdir arayan soran taziyelerini ileten gönül dostlarıma minnettarım. Acılar paylaşıldıkça hafifliyor.

Evet sinsi koronavirüs; ülkemizin yetiştirdiği ilim, gönül ve büyük dava adamı ömrünü milletine adamış Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Hakka vuslatına sebep oldu. Hocamızın vefat haberini 14 Nisan Salı günü sabahın ilk saatlerinde cep telefonumdan arayan Mahmudiye Belediye Başkanı İshak Gündoğan Bey söyledi.

Birkaç gündür Covid-19 nedeniyle Hocamızın memleketi Trabzon'da hastanede tedavi altında olduğunu durumunun da iyi biliyorduk. Meğer değilmiş.

Acı haberle sarsıldım. Tanımlayamadığım ağır bir yük omuzlarıma çöktü.

Şairin dediği gibi "Neylersin ölüm herkesin başında/Uyudun uyanamadın olacak/Kim bilir nerde, nasıl kaç yaşında…" ama acımı hafifletmiyordu bu cümlelerde…

Ahhh hocam…

Bilinmeyen, duyulmamış, güneş gibi içimi ısıtan bir isimdi Prof. Dr. Haydar Baş. Benim olduğu kadar O'nu yakından tanıyanların üşüyen yüreği nefesiyle ısınırdı. Sesinde, soluğunda, gözlerinin ışıltısında, bayat ve pörsük hayatı canlandıran ve güzelleştiren sihirli bir güç saklıydı.

Fıtri idrak ve irfanıyla tam otuz yıldır dinlediğim manevi dünyamı şekillendiren sohbetlerinde ve konuşmalarında öyle nasihatler ederdi ki, akan suların yatağını temizlediği gibi temizlerdi yüreğimi.

Sözleri ölgün ruhlara can, çaresizliğe isyandı. Konuşması bitince sıkıntılar, umutlu ve muştulu sözleriyle ipinden kopan tespih taneleri gibi dağılır giderdi. Onun bulunduğu ortam, dingin, hoş bir barış havasıyla yüklü olurdu. Hep çözüm odaklı proje eksenli konuşmaları karanlık dünyamızı aydınlatan güneşti. 

Görüş ve düşünceleri umut oluyordu çorak yüreklerimize. 74 yıllık ömrüne altmıştan fazla kitap sığdıran, meşale gibi önümüzü aydınlatan bir ilim adamıydı aynı zamanda. Görüşleri birçok üniversitede lisansüstü ve araştırmalara konu edinmiş, sayısını bilmediğim uluslararası ödüllerin sahibi bir değerimizdi.

"Evladım insan her yerde yaşar, lakin ölmek için vatan lazım!" sözünü diline pelesenk etmiş her birimize vatan/bayrak/millet sevgisini kılcal damarlarımıza kadar nakşetmiş bir ustaydı aynı zamanda. Terzi gibi kendi hayat kumaşından kırpıp kırpıp bizim kumaşımıza eklerdi. 

Bir insan düşünün ki ömrü, Türk Milleti'nin ezeli ve ebedi düşmanlarıyla mücadele içinde geçti. Ama o milletine ölümüne sevdalıydı. O yüzden hep ölüme yakın durdu.Bir konuşmasında "Ben son nefesim ve ahirette verilmesi gereken hesabın hesabını yapan biriyim" sözleriyle bir ölçü koyardı ortaya.

Ömrü boyunca haksız ön yargılar, yüzlerce davalar, perdeleme, gizleme, baskı, zulümle dolu saldırılar onu yolundan hiç döndür(e)medi. "Tek başıma da kalsam bu yoldan dönmem" diyerek istikamet üzere olunmasını mücadele edilmesi gerektiğini gösterdi bize hep. Çünkü gittiği yol, Ehl-i Beyt'in, Hünkar Hacı Bektaş Veli'nin ve Atatürk'ün yoluydu…

Hiçbir zaman yalpalamadı, geri adım atmadı. Geçtiğimiz yıl Susurluk ilçesinde aracını "terör ihbarı" diye akıllara zarar bir düşünceyle durduran polis şefine aracından inerek; "Oğlum beni tanıyormusunuz. Ben devletine sonuna kadar bağlı bir insanım. Devleti arıyorsanız işte burada. Devlet benim" diyecek kadar baba şefkatinde, hakkında kötü niyetli insanlara bile şefkat gösteren, nasihat eden bir liderdi.

Örneğini gündelik yaşamımızda çokça gördüğümüz "Her dönemin adamı değil, her dönem adam oldu!" Teklif edilen tüm dünyalık makamları elinin tersiyle geri çevirdi.

Ölçüsü net istikameti cetvel gibi düzgündü. Kurulmasına öncülük ettiği Meltem/Mesaj/Köy/Kadırga televizyonları yayına hangi ilkelerle başlamışsa aynı çizgide devam etmesinin baş mimarıydı. Ki o televizyonlarda kurulduğundan beri her pazartesi günü evlerimize misafir olan "Haydar Baş ile Haftanın Sohbeti" programı ile milli ve manevi değerlerimiz, her dönemde bozulmaya çalışılan tevhit akideleri, ülkemiz üzerinde oynanan oyunların perde arkasını izah eder bizleri ayıktırırdı.

Tam 20 yıl önce çoğu kesimin laf söyletmediği "hocaefendi" diye methiyeler dizdiği, günlerde FETÖ terör örgütünün gerçek yüzünü millete anlatırken "çok abartıyorsunuz" diyenler yıllar sonar Haydar hoca çok haklıydı demeye başladıklarını gördük.

Ferasetiyle bugünleri gören hocamız, terörist başı Fetullah'ın başlattığı "dinler arası diyalog" masalının  O'nun için ülkeye tuzak, yüreğine batan küflü bıçaktı sanki. İçini kanatıyordu. Hatırlayın gençler hristiyanlaştırılıyordu o zamanlar. "Ben milli ve dini meselelerde çok duyarlı bir insanım. Kavga etmem. Uyarırım. İkaz ederim. İkna ederim. Yol gösteririm" diyerek yol gösterdi. Ancak görmek istemeyenler maalesef görmedi.

Hiçbir şey yapamadan eli kolu bağlı öylece beklemek O'nun için ihanetti. Yetiştirdiği vatansever talebelerini heyetler halinde dönemin idarecilerine, kanaat önderlerine göndererek tehlikenin farkında olunmasını tam 20 yıl önce yapmıştı. Ama maalesef sözünü dinletemedi. Ağır bedeller ödendi. Zaman onu hep haklı çıkardı.

Son zamanlarda Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili ezber bozan "Hoş Geldin Atatürk" eseriyle Türk milletini gerçek Atatürk'le tanıştırması bir devrin kapanıp yeni bir devrin açılmasıydı sanki.

Hiç unutmam yaklaşık 5 yıl önceydi. Bursa'da bir düğündeyiz. Hocamızla aynı masada sohbet ediyoruz. Eskişehir'den Haşmet abi de var. Atatürk'le yazdığı eser hakkında düşüncelerimi söylerken yüzüme baktı ve biraz da öfkeli ses tonuyla: "Evladım Atatürk düşmanlığının kaynağı İngiliz ve Yunan istihbaratıdır. Bize Atatürk'ü hep kasıtlı olarak yanlış tanıttılar. Biz bunu yıkıyoruz. Ama gerçeği bu millet bilmiyor. Yazdığım eseri iyi okuyun. Orada tüm bilgi ve belgeler mevcut. Atatürk Ehl-i Beyt soyundandır. Hafız-ı kelamdır. Bunu unutmayın. Atatürk Bu milletin birleştirici harcıdır. Bunları her yerde anlatın" cümlelerini o zamandan beridir altın harflerle gönlüme yazmıştım.

Hocaların hocasıdır; dost canlısı ve şefkat abidesidir. Her an bir yara sarar. Dertlilerin dert ortağıdır. Böylesi insanlar yaşı ilerlese de asla yaşlanmazlar. Dikkatli baktığımızda yüzünde, sevgiyi/merhamet/şefkati/ seyreden bakışların ışıltısını ve duru hayranlığını görürdük. Konuşurken, gözlerindeki şükran duygusuyla gönlünden kopan sözcükler ise sıcak bir okşayış gibiydi.

Düşünüyorum da yakında mübarek Ramazan ayı geliyor. Yokluğunda nasıl olacak bilmiyorum. Her yıl iftar saatine yakın televizyonda yaptığı o doyumsuz iftar sohbetleriyle milletin Haydar Hocasıydı. Bu sohbetlerinde hep yüreğinden akıttığı "vatan sevgisi imandandır" ana düşüncesi ekranlardan evimize akan ve yatağına sığmayan koskoca bir ırmaktı.

Modern çağın değirmen gibi öğüttüğü değerlerimizi bize hatırlatır "nasıl iyi bir kul oluruz"un şifrelerini alırdı izleyenler Hocamızdan.

Zaman ne çabuk geçiyor. Ömür saati durmuyor. En son geçtiğimiz yıl Eskişehir'e Bozan Mahallesinde yaptırmış olduğu Entegre Tesisini ziyarete geldiğinde görüşmüştük. Bozanlı çiftçilerle yaptığı sohbet toplantısında şu tarihi cümlelerini unutamam.

Tarımın stratejik bir alan olduğunu vurgulayarak, "Eline en güçlü silahları ver. Ancak askerin karnını doyurmazsan o silah hiçbir işe yaramaz. Bu da tarımla, ziraatla, ürün yetiştirmekle olur. Tarlalarınızı ekin. Topraklarınızı sakın satmayın" sözleri bugünü tarif etmiyor mu?

Bozan ziyareti sonrası Eskişehir'e döndüğümüzde herkes gidecek diye beklerken gitmekten vazgeçip bir gece kalıp sıcak yaz akşamında Odunpazarı Belediyesine ait Şelale Parkta gecenin ilerleyen vaktine kadar çay dondurma eşliğinde uzayıp giden sohbetinin tadı hala damağımdadır. Aynı gece otele gittiğimizde giriş kapısından itibaren yanına yaklaşıp  elinden tutarak birkaç adım yürüdüğümüzün kendisine son dokunuşumun olacağını nereden bilebilirdim!

Alimin ölümü, alemin ölümü gibidir.

Türk Milleti değerini kıymetini maalesef vefatından sonra bilecek.

Hakkını helal et Hocam! Ruhun şad olsun. Mekanın makamın cennet, uğruna bir ömür tükettiğin Ehl-i Beyt yoldaşın olsun. Hicranlı gönüllerle göz pınarları yeşeren sevenlerinin başı sağolsun.

Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Hüseyin Turhan / diğer yazıları
İran'ın karşı saldırılarında İsrail genelinde patlamalar
İsrail görüntü paylaşılmasını yasakladı
İsrail, İran'ın nükleer tesislerini vurmaya devam ediyor
Natanz'dan sonra İsfahan'daki tesis...
RTÜK'ten yayıncılara 'İran' uyarısı
"Toplumu ayrıştıran söylemler hız kazandı"
İşçi servisi yolun kenarında duran tıra çarptı
Çok sayıda işçi yaralandı
İran: İsrail'in saldırıları ABD desteğiyle gerçekleşti
"İstihbarat, operasyonel ve politik..."
UAEA Başkanı'ndan 'Natanz' açıklaması
"İsrail yer altındaki kısmını vuramadı"
İran'ın füzelerine karşı ABD İsrail'e destek veriyor
ABD basını açıkladı
Tel Aviv'de peş peşe patlamalar
İran, İsrail'e karşı misilleme başlattı
İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi isim verdi
İsrail'den Hamaney açıklaması
Erdoğan'dan İsrail'e İran tepkisi
'Tüm dünyayı felakete sürükleme gayreti'
BTP liderinden çarpıcı uyarı
‘ABD ne der’ düşüncesini bırakın
'En güçlü şekilde kınıyoruz'
Türkiye'den İsrail saldırısına tepki
Orta Doğu karıştı
Altın fiyatı uçuşa geçti
Dakika dakika tüm gelişmeler
İsrail, İran'a saldırdı
'İsrail'i ağır ceza bekliyor'
Hamaney'den saldırılara cevap
İran'ın karşı saldırılarında İsrail genelinde patlamalar
İsrail görüntü paylaşılmasını yasakladı
İsrail, İran'ın nükleer tesislerini vurmaya devam ediyor
Natanz'dan sonra İsfahan'daki tesis...
RTÜK'ten yayıncılara 'İran' uyarısı
"Toplumu ayrıştıran söylemler hız kazandı"
İşçi servisi yolun kenarında duran tıra çarptı
Çok sayıda işçi yaralandı
İran: İsrail'in saldırıları ABD desteğiyle gerçekleşti
"İstihbarat, operasyonel ve politik..."
UAEA Başkanı'ndan 'Natanz' açıklaması
"İsrail yer altındaki kısmını vuramadı"
İran'ın füzelerine karşı ABD İsrail'e destek veriyor
ABD basını açıkladı
Tel Aviv'de peş peşe patlamalar
İran, İsrail'e karşı misilleme başlattı
İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi isim verdi
İsrail'den Hamaney açıklaması
Erdoğan'dan İsrail'e İran tepkisi
'Tüm dünyayı felakete sürükleme gayreti'
BTP liderinden çarpıcı uyarı
‘ABD ne der’ düşüncesini bırakın
'En güçlü şekilde kınıyoruz'
Türkiye'den İsrail saldırısına tepki
Orta Doğu karıştı
Altın fiyatı uçuşa geçti
Dakika dakika tüm gelişmeler
İsrail, İran'a saldırdı
'İsrail'i ağır ceza bekliyor'
Hamaney'den saldırılara cevap
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.