"Her can ölüm acısını tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz"(Ankebut Suresi / Ayet 57) Ölümden kaçış yoktur. Öyleyse ölüme hazırlıklı olmaktan başka çaremiz de yoktur. Ölüme hazırlık yaparken ilk gaye Allah'ın rızasına kavuşmak olmalıdır. Ancak mutlaka çevremizdeki kimselerin de hakkımızda güzel düşünmesini sağlamaya çalışmalıyız. Çünkü Yüce Allah, kulu hakkında, diğer kulların şahadetini makbul saymaktadır.
Şu Hadisi Şerifin verdiği mesaj üzerinde düşünülmesi gerekir:
Enes (r.a.) şöyle dedi:
Peygamber aleyhisselâm ile bazı sahabeler birlikte bulunurlarken onların yanından bir cenaze geçti. Ashaptan bazıları o cenazeyi hayırla andı. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
-Kesinleşti" buyurdu. Sonra bir cenaze daha geçti. Orada bulunanlar onu da kötülükle andılar. Resulü Ekrem (s.a.v.) yine:
-Kesinleşti" buyurdu.
Bunun üzerine Ömer İbnu'l-Hattâb:
- Ne kesinleşti Ya Resûlallah? Diye sordu. Peygamber aleyhisselâm da şöyle buyurdu:
-"Şu önce geçen cenazeyi hayırla andınız; bu sebeple onun cennete girmesi kesinleşti. Bu berikini kötülükle andınız; onun da cehenneme girmesi kesinleşti. Çünkü siz (müminler), yeryüzünde Allah'ın şahitlerisiniz." (Buhârî, Cenâiz 86, Şehâdât 6; Müslim, Cenâiz 60. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 76; Tirmizî, Cenâiz 63; Nesâî, Cenâiz 50; İbni Mâce, Cenâiz 20, Zühd 25)
Müsned'inde Enes İbni Mâlik'in şu rivayeti yer almaktadır:
Enes radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Bir Müslüman öldüğünde yakın komşularından dört hâne halkı kendisi için, "Bu adam hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyoruz" diye şehadet ettiklerinde, Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Ey müminler! Sizin bilginizi, bu ölü hakkındaki şehadetinizi kabul ettim, Sizin bilmediğiniz kusurlarını da ben affettim"(Riyazussalihin 952. Hadis)
"Bu hadiste de görüldüğü gibi, ölüyü tanıyanların bildikleri ve gördükleri ile yaptıkları tanıklığa şehadet denilmektedir. Böyle olmasına rağmen, yine de gerçek durum ortaya konulamamış olabilir. Ölü, tanıyanlarının hüsnü şahadetlerinden - gerçekte kendisi öyle olmasa bile - yararlanır. Bu husus hadisteki "Sizin bilmediğiniz kusurlarını da ben affettim" beyanından anlaşılmaktadır." (Riyazüssalihin/ Erkam yayınları/ 5. Cilt sayfa 14-15)
Akıl sahibi kimseler onlardır ki, Allah'a kulluk çerçevesinde yaşamını sürdürürken, çevresine de fayda sağlayandır. Zaten çevresine yapacağı iyilikler de kulluk kapsamında değerlendirileceğinden, çevresinin de onun hakkında yapacağı şehadet kendisinin kurtuluşuna vesile olacaktır.
Yüce Allah buyuruyor: "Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükâfatını görecektir." (Zilzal Suresi / Ayet 7)
Şu Hadisi Şerifin verdiği mesaj üzerinde düşünülmesi gerekir:
Enes (r.a.) şöyle dedi:
Peygamber aleyhisselâm ile bazı sahabeler birlikte bulunurlarken onların yanından bir cenaze geçti. Ashaptan bazıları o cenazeyi hayırla andı. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
-Kesinleşti" buyurdu. Sonra bir cenaze daha geçti. Orada bulunanlar onu da kötülükle andılar. Resulü Ekrem (s.a.v.) yine:
-Kesinleşti" buyurdu.
Bunun üzerine Ömer İbnu'l-Hattâb:
- Ne kesinleşti Ya Resûlallah? Diye sordu. Peygamber aleyhisselâm da şöyle buyurdu:
-"Şu önce geçen cenazeyi hayırla andınız; bu sebeple onun cennete girmesi kesinleşti. Bu berikini kötülükle andınız; onun da cehenneme girmesi kesinleşti. Çünkü siz (müminler), yeryüzünde Allah'ın şahitlerisiniz." (Buhârî, Cenâiz 86, Şehâdât 6; Müslim, Cenâiz 60. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 76; Tirmizî, Cenâiz 63; Nesâî, Cenâiz 50; İbni Mâce, Cenâiz 20, Zühd 25)
Müsned'inde Enes İbni Mâlik'in şu rivayeti yer almaktadır:
Enes radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Bir Müslüman öldüğünde yakın komşularından dört hâne halkı kendisi için, "Bu adam hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyoruz" diye şehadet ettiklerinde, Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Ey müminler! Sizin bilginizi, bu ölü hakkındaki şehadetinizi kabul ettim, Sizin bilmediğiniz kusurlarını da ben affettim"(Riyazussalihin 952. Hadis)
"Bu hadiste de görüldüğü gibi, ölüyü tanıyanların bildikleri ve gördükleri ile yaptıkları tanıklığa şehadet denilmektedir. Böyle olmasına rağmen, yine de gerçek durum ortaya konulamamış olabilir. Ölü, tanıyanlarının hüsnü şahadetlerinden - gerçekte kendisi öyle olmasa bile - yararlanır. Bu husus hadisteki "Sizin bilmediğiniz kusurlarını da ben affettim" beyanından anlaşılmaktadır." (Riyazüssalihin/ Erkam yayınları/ 5. Cilt sayfa 14-15)
Akıl sahibi kimseler onlardır ki, Allah'a kulluk çerçevesinde yaşamını sürdürürken, çevresine de fayda sağlayandır. Zaten çevresine yapacağı iyilikler de kulluk kapsamında değerlendirileceğinden, çevresinin de onun hakkında yapacağı şehadet kendisinin kurtuluşuna vesile olacaktır.
Yüce Allah buyuruyor: "Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükâfatını görecektir." (Zilzal Suresi / Ayet 7)
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Kamuda israfın sorumlusu kim? / 18.05.2024
- Cuma günü nimettir / 17.05.2024
- Davranışlarla alakalı ameli münafıklık / 16.05.2024
- İnançla alakalı itikadi münafıklık / 15.05.2024
- İnsanları yargılayacak olan Allah’tır / 14.05.2024
- Öğretmeni öldürdüler! / 13.05.2024
- Öngörü hakkında / 11.05.2024
- Nebe Suresinin hatırlattıkları / 10.05.2024
- Duyduk duymadık demeyin! / 09.05.2024
- ‘Baba Devlet’ anlayışı / 08.05.2024
- Cuma günü nimettir / 17.05.2024
- Davranışlarla alakalı ameli münafıklık / 16.05.2024
- İnançla alakalı itikadi münafıklık / 15.05.2024
- İnsanları yargılayacak olan Allah’tır / 14.05.2024
- Öğretmeni öldürdüler! / 13.05.2024
- Öngörü hakkında / 11.05.2024
- Nebe Suresinin hatırlattıkları / 10.05.2024
- Duyduk duymadık demeyin! / 09.05.2024
- ‘Baba Devlet’ anlayışı / 08.05.2024