Filanca belediyenin sokak iftarında en uzun iftar masası rekoru kırıldı.
Falanca belediyenin ramazan etkinliğinde en çılgın dans yarışması yapıldı.
Bilmem nerede 10 bin kişi aynı anda iftar açarak Guinness rekorlar kitabına girdi.
Paraşütle atlarken iftar keyfi, yerin şu kadar metre altında iftar...
Falanca hayırsever fakirlere kumanya dağıtırken kameralara yakalandı.
Evet... Durum bu!
Yurdun birçok bölgesinden haber merkezlerine bu ve benzeri haberler akıyor.
İhlas mı, samimiyet mi; o da ne?
* * *
Yetmedi;
Bir de iftarlık ve sahurluk reyting hocaları var.
Her biri yıl boyunca ve hatta ramazanda milli manevi değer tanımadan yayın yapan televizyonları mesken tutan bu hoca efendiler (!) yine salya sümük iş başındalar.
Rejinin alttan verdiği müzik eşliğinde edebiyat parçalıyorlar; "vay efendim o şöyle ağlıyordu, bu şöyle oturuyordu, şu şöyle açlık çekiyordu..." ve daha neler neler!
Anlattıkları din, anlatıkları peygamber, anlattıkları sahabe sanki Kaf dağının arkasındaki masal diyarından.
İslam'ın yaşayan ve yaşanan bir din olduğundan haberleri yok. Dün sahabeyi bağlayan her ayetin bugün kendilerini ve hepimizi bağladığından bihaberler ya da işlerine gelmiyor.
Tek hedef var; o da reyting. Vıcık vıcık istismar, tiksindirici bir üslup.
Zira reyting para demek, şöhret demek!
Peygamber efendimizin, Ehl-i Beyt'inin ve sahabesinin çektikleri binbir çile bugün onlar içinde para ve şöhret kaynağı olmuş durumda.
İhlas mı, samimiyet mi; o da ne?
* * *
Yetmedi;
Şu televizyon kanalları meselesini biraz açalım;
Önce evlilik adı altındaki pazarlama programı sonra İftar programı.
Önce ahlaksız yaşam tarzını normal gösteren diziler sonra sahur programı.
Önce kadın erkek çıplaklar kampını andıran falanca adadaki yarışma programı ardından sahur programı.
Ha bu arada iftar ve sahur programlarının reklam aralarındaki "en uygun faiz" reklamları da işin cabası.
Neden böyle?
Çünkü bunlar rağbet görüyor. Yüzde 99'u Müslüman olan ülkemde Ramazan günü bile bu programlar reyting listelerinin üstünde yer alıyor.
* * *
Alın size yüzde 99'u Müslüman olan ülkemden bir başka manzara daha;
Camiler boş, lokantalar dolu.
Sokakta oruç yok, sokakta oruca saygı yok!
Başörtülü bayanlar bile sokak ortasında yiyip içmekten geri durmuyor artık.
* * *
Ne diyelim... Nerede o eski ramazanlar diye soruyorlar ama ben "nerede o eski Müslümanlar" diye sormak istiyorum.
Ramazan aynı ramazan, ilk günkü hükümlere tabi yani değişen birşey yok. Peki ya zamane Müslümanları hangi hükümlere tabi? İşte işin orası biraz karışık!
Neyse! Hayırlı Ramazanlar!
Falanca belediyenin ramazan etkinliğinde en çılgın dans yarışması yapıldı.
Bilmem nerede 10 bin kişi aynı anda iftar açarak Guinness rekorlar kitabına girdi.
Paraşütle atlarken iftar keyfi, yerin şu kadar metre altında iftar...
Falanca hayırsever fakirlere kumanya dağıtırken kameralara yakalandı.
Evet... Durum bu!
Yurdun birçok bölgesinden haber merkezlerine bu ve benzeri haberler akıyor.
İhlas mı, samimiyet mi; o da ne?
* * *
Yetmedi;
Bir de iftarlık ve sahurluk reyting hocaları var.
Her biri yıl boyunca ve hatta ramazanda milli manevi değer tanımadan yayın yapan televizyonları mesken tutan bu hoca efendiler (!) yine salya sümük iş başındalar.
Rejinin alttan verdiği müzik eşliğinde edebiyat parçalıyorlar; "vay efendim o şöyle ağlıyordu, bu şöyle oturuyordu, şu şöyle açlık çekiyordu..." ve daha neler neler!
Anlattıkları din, anlatıkları peygamber, anlattıkları sahabe sanki Kaf dağının arkasındaki masal diyarından.
İslam'ın yaşayan ve yaşanan bir din olduğundan haberleri yok. Dün sahabeyi bağlayan her ayetin bugün kendilerini ve hepimizi bağladığından bihaberler ya da işlerine gelmiyor.
Tek hedef var; o da reyting. Vıcık vıcık istismar, tiksindirici bir üslup.
Zira reyting para demek, şöhret demek!
Peygamber efendimizin, Ehl-i Beyt'inin ve sahabesinin çektikleri binbir çile bugün onlar içinde para ve şöhret kaynağı olmuş durumda.
İhlas mı, samimiyet mi; o da ne?
* * *
Yetmedi;
Şu televizyon kanalları meselesini biraz açalım;
Önce evlilik adı altındaki pazarlama programı sonra İftar programı.
Önce ahlaksız yaşam tarzını normal gösteren diziler sonra sahur programı.
Önce kadın erkek çıplaklar kampını andıran falanca adadaki yarışma programı ardından sahur programı.
Ha bu arada iftar ve sahur programlarının reklam aralarındaki "en uygun faiz" reklamları da işin cabası.
Neden böyle?
Çünkü bunlar rağbet görüyor. Yüzde 99'u Müslüman olan ülkemde Ramazan günü bile bu programlar reyting listelerinin üstünde yer alıyor.
* * *
Alın size yüzde 99'u Müslüman olan ülkemden bir başka manzara daha;
Camiler boş, lokantalar dolu.
Sokakta oruç yok, sokakta oruca saygı yok!
Başörtülü bayanlar bile sokak ortasında yiyip içmekten geri durmuyor artık.
* * *
Ne diyelim... Nerede o eski ramazanlar diye soruyorlar ama ben "nerede o eski Müslümanlar" diye sormak istiyorum.
Ramazan aynı ramazan, ilk günkü hükümlere tabi yani değişen birşey yok. Peki ya zamane Müslümanları hangi hükümlere tabi? İşte işin orası biraz karışık!
Neyse! Hayırlı Ramazanlar!
Bayram Coşkun / diğer yazıları
- Rest çekerken verilen tavizlerin söylenmesi / 26.09.2022
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021