AB'nin Türkiye'yi "hazmetme kapasitesi"nin ne seviyede olduğunu ve bundan sonra hangi seviyesizliklerde gezeceğini görmemekte ısrar eden yerli aymazlarımız, Komisyon'un 9 Kasım'da yayımlayacağı İlerleme raporuna göz atabilirler? Belki jetonları düşer.Malum, 3 Ekim Çerçeve Belgesi'ne göre ipler, Komisyon'un elinde... Belge, "Komisyon, kendi inisiyatifi veya üye devletlerin üçte birinin talebi üzerine, müzakerelerin askıya alınmasını tavsiye edecek ve ileriki bir dönemde tekrar başlatılması için şartlar önerecektir" diyor."Hazım personeli"nden oluşuyor komisyon. Yeni raporunda bakınız neleri hazmedememişler: Komisyon, "Türkiyede 30 bin Kürt öldürülmüştür. Bir milyon da Ermeni... Kimse söylemiyor, bari ben söyleyeyim" diyen Orhan Pamuk'u hesaba çektiniz, bu olamaz, bunu AB hazmedemiyor diyor.Pamuk, bizim Nobel Ödülü adayımızdır, diyorlar. Demekle de kalmıyorlar, ödülü Pamuk'a vermezseniz istifa ederiz diyorlar ve istifa ediyorlar.Bu hazım seviyesi aynen AB raporuna yansıtılıyor.Seviye bu!Başka?"Türk'ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni'nin Ermenistan'la kuracağı asil damarında mevcuttur" diyen Hrant dink'i de hesaba çektiniz, biz AB olarak bunu da hazmedemeyiz, diyor.Gayrı Müslim azınlıklara ilişkin düzenlemeleriniz yetmez, diyorlar raporda? Lozan'ı-mozanı bir kenara bırakacaksınız, papazlar-hahamlar ne istiyorlarsa vereceksiniz diyorlar.Bir de bayrağınız-sancağınız ayaklar altına alınsa dahi, yırtılıp çiğnense dahi hiçbir Türk evladı, bu cüretkârlara dokunamaz, bunların AB dokunulmazlığı var, diyorlar.Vatan-Millet-Sakarya devri kapandı diyor rapor.Irak'ta da işgal öncesi böyle üfürmüşlerdi toplumun kulağına? Sonrası ma'lum.Her türlü mukaddesata taarruz ve hakaret, hürriyetin ve demokratik açılımın gereği; bu hakaretler karşısında "milli tepkiler" vermek AB'nin hazmedemeyeceği işler, diyor Komisyon raporu.AB anlayana açıkça diyor ki, ben size her türlü etnik mikropları musallat edeceğim. Demokratik açılım adına bölücülük, soykırım goygoyculuğu ve misyonerlik dahil her türlü yıkıcılığa tabi tutacağım? Bütün bunlarla Türk-İslam medeniyetini dağıtacağım, Anadolu'yu-Trakya'yı bölüp parçalamaya devam edeceğim; AB'ye sevdalı hükümetlerin vazifesi ise, bütün bu işleri yapan yerli taşeronlarımızı koruyup kollamak, hukuk da dahil olmak üzere hiç kimsenin onlara dokunmasına müsaade etmemek, hatta eleştirenlerin mümkünse önünü kesmektir.Komisyon bunu diyor.Komisyon, her bir AB kara sevdalısını Apo yapmaya çalışıyor, Apo giydirdiği zırha büründürüyor.Daha arkası gelecek?3 Ekim Çerçeve Belgesi'nin "hazmetme kapasitesi" dediği şey, işte bu. Bağımsız Türkiye sevdalıları, işte bu AB'nin, bu komisyonun ve onların yerli taşeronlarının midesine "demir leblebi" gibi oturuyor.Türkiye'de yükselen değer haline dönüşen "milli duruş" ve "Milli Ekonomi Modeli" işte bu AB'nin, bu komisyonun ve onların yerli taşeronlarının midesinde kramplar oluşturuyor.En büyük korkuları, bugüne kadar Batı adına, AB veya ABD namına münavebeli tezgâhlar açarak milletimize vakit ve güç kaybettiren "millici" ve milliyetçi" görünümlü yerli tezgâhtarların artık halkımız nezdinde foyalarının ortaya çıktığı süreçte, BTP adresiyle gerçek bir "milli duruş"un yükselmesidir. Bu "milli duruş"un, sloganik ve meydan goygoyculuğu şeklinde değil, bilakis "Milli Ekonomi Modeli" ile ayakları yere basan, reel, kökleri mazide kolları geleceğe uzanan, Türk Milletinin tek ferdini dahi dışta bırakmayacak şekilde tamamını kucaklayan sapa sağlam duruş olmasıdır. AB'nin midesine oturan "demir leblebi" budur; "hazmetme kapasitesi" gibi "korkularla örülü" seviyesiz bir ölçütün öne sürülmesi bundandır.Üç-beş soykırım işportacılarının veya Türk Milletine iftira ve ihanet içindeki "eğitimli yerli AB keklikleri"nin gevelemelerini, "hazmetme kapasitesi" ve "tarama çıtası" olarak önümüze koyan AB'nin ve onların yerli taşeronlarının asıl çehresi, artık herkes tarafından görülmektedir.Böylesi bir AB'yi ve onların ham hayalli yerli taşeronlarını, asıl yüce Türk Milleti hazmetmemektedir, hazmetmeyecektir.Zira Türk Milleti, yerli taşeronların tüm dönüştürme çabalarına rağmen hafızasını kaybetmiş değildir; 80 sene öncekileri de hatırlıyor, 800 sene öncekileri de? İbret alınmadığında tarihin tekerrür edeceğini de unutmuş değil.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019