Dünya üzerinde, bizim ülkemiz kadar batı dünyasının gözünün üzerinde olduğu ikinci bir coğrafya sanırım yoktur. Bunun birçok nedenleri vardır. Ama en önemlisi kanatimce, batının şark planıdır.Ülkemiz ve vatanımız üzerinde emelleri olan emperyalist güçler, bu emellerine en büyük engel olarak milletimizi görmüşlerdir. Bu sebeple insanımız üzerinde çok sinsi oyunlar oynanmaktadır. Geçmişte sağcı-solcu, laik-antilaik çatışmaları planlamışlar günümüzde ise Kürt-Türk çatışması hedefleyerek bütünlüğümüzü büyük tehlikelere sokmuşlardır.Ancak burada konumuz emperyalist güçlerin içimize yerleştirdiği ajanları ve ajanların yönlendirmeleriyle çalışan hazmettirme memurları olacak. Bunların görevi, toplum olarak bünyemize uymayan unsurları topluma yedirmek, hazmettirmek ve kusmayı önlemek.Bu memurların ülkemizde sayıları çok fazladır. Kimi bürokrat, siyasetçi, iş adamı, sanatçı, akademisyen, din adamı, kimisi de dernek başkanı, oda başkanı, aşiret lideri, cemaat lideridir. Bunlar her görüş ve düşünceden aynı zamanda etkili ve de yetkilidirler. Her birinin görev yerleri, faaliyet alanları, eylem zamanları, renkleri, tarzları hatta giyimleri farklıdır.AB, Türkiye'de cami sayısıyla kilise sayısının eşit olmasını istiyor ancak Türk milleti buna tepki gösterir. Kiliseleri sol bir parti açarsa olmaz, tepki büyür. Fakat İmam-Hatip mezunu din uğruna sözde hapis yatmış, "Mücahit"lerin dizi önünde resim çektirmiş bir insan kilise açılışlarına öncülük eder, dinler bahçesini açarsa maalesef millet bunu hazmeder.Küresel güçlerin isteği, Türk milleti'nin gönlünü Hırıstiyanlığa açmaktır. Türkler Hırıstiyan olmasa dahi Hırıstiyan'ı seven onun dinini de hak gören sözde Müslümanlara dönüşmeli ki, ileride işgal hesaplarına engel olmasın. Yani sözüm ona ılımlı Müslüman olmaları gerekir. Bunun için dinler arası diyalog şart.Hemen hazmettirme memuru sahneye çıkıyor. İki gözü, iki çeşme bir hocaefendi, üç hak din, ibrahimi dinler, derken faaliyetler başlar. Papaz ve hahamlarla iftar yemekleri, diyalog toplantıları diyalog, düğünleri, Abant konsilleri; iş tamam artık hazım sorunu çekilmez. İnsanımız zokayı yutmuştur.Bir başka memur, sarığını, cübbesini, şalvarını giyer, camii mescit dolaşarak ağlar ABD'nin işgalinin Hz. Hüseyin'in Iraklılara bedduasının sonucu olduğunu anlatır; cübbeli, şalvarlı efendiler kafa sallar böylelikle işgale tepki bu cepheden de azalmış olur.ABD işgaline desteğimiz istenir. ABD karşıtı bilinen hazmettirme memuru yazar-çizerler kulis faaliyeti yaparak "Musul-kerkük ü almamız gerekiyor" der. Ilımlı osmanlı'yı oluşturmanın fikir jimnastiği yapılır. Ne de olsa ılımlı Müslümanlıktan sonra bir bu eksikti. Bunlar mehterle haçlı ordusuna katılırlar.İsrail'e peşkeş çekilecek araziler, kurumlar, ihaleler var, ancak halk tepki gösterir çekincesi var. Hemen İsrail karşıtı bir eylemle kamufle edilmesi lazım. Tabii hazmettirme memuru da hazır. "ONE MİNUTE" der ve iş biter. Artık İsrail'e ne verirsen ver hazmedilir. Hazım, sessiz sedasız gerçekleşir.Teröristbaşı teslim edilir; doğal olarak millet onun idamını bekler. idam etmeme şartıyla teslim edildiğinden bunu millete yedirme görevi en milliyetçi partiye verilir, sözde "milletin ali menfeatleri" için Apo asılmaz. iktidar ortağı olarak idamın kaldırılması elbirliği ile gerçekleşir. Bakmayın siz seçimde onların ip atlamalarına.Şu günlerde hazım memurları yine yoğun, hele bir tanesi beni fıtık etti. Bu beyefendi, şehitler gelir, ağlamaz, şehit cenazesine pek katılmaz, şehid ailesini ağırlamaz ama Ahmet Türk konuşunca ağlar, onun ızdırabını anlamalıyız diye mecliste konuşur durur. Diyarbakır'a gider ne yaptınız benim Ceylan'ıma diye ağlar. Bu Ceylan PKK'nın orduya iftira attığı Ceylan ya; ha ondan Ceylan'ım deyip ağlıyor.Halbuki ülkemiz için ne ceylanlar girdi şu kara toprağa da malesef bir tepkileri olmadı. Çünkü bu memurlar nerede ağlayacağını iyi bilir, kimin yanında saf tutacaklarını da.Allah bunlara hidayet versin, şerlerinden milletimizi muhafaza eylesin.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012