Hedef mikrobiyotanın sağlıklı olması
Prof.Dr. Ener Çağrı Dinleyici; mikrobiyotanın bozulmasının kanser, alerjik hastalıklar, Parkinson, obezite, diyabet, depresyon gibi birçok hastalıkta payı olduğunu söyledi
18.07.2019 00:00:00
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Pediatrik Probiyotik, Prebiyotik ve Mikrobiyota Derneği Başkanı Prof. Dr. Ener Çağrı Dinleyici mikrobiyotaya ilişkin açıklamalarda bulundu.
Mikrobiyotanın 2010 yılından itibaren önce bilim dünyasının daha sonra da ise toplumun ve medyanın gündemine girdiğini belirten Prof. Dr. Dinleyici, "Tanımlanması yeni olmakla birlikte insanoğlu varoluşundan beri mikrobiyotası ile birlikte yaşamaktaydı, yeni olan sadece bunu fark etmemiz. Geçmişte bizi hasta eden bakterilerin yanında bizimle birlikte yaşadığında sağlıklı olmamızı sağlayan, birçok hastalıktan koruyan bakterilerin olduğunu öğrendik. Bizimle birlikte yaşayan 100 trilyon mikroorganizma var ve bunların tamamına mikrobiyota diyoruz.
2019 yılına geldiğimizde, tüm hastalıkların yüzde 90'nın mikrobiyota ile az ya da çok ilişkisi olduğu düşünülüyor ama halen kesin neden ve sonuç ilişkisi kurulabilmiş değil. Mikrobiyotamızın en büyük dezavantajı genetik özelliklerimize göre çok çabuk değişikliklere uğruyor olması ama bu aynı zamanda mikrobiyotamızı korumak için ümit verici. İnsanların doğal olandan ve doğadan uzaklaşması, teknolojinin getirdiği az hareket eden ve çok tüketen dünya için birçok hastalık alarm düzeyinde. Bunların başında obezite geliyor."
Mikrobiyotayı korumak için yapılması gerekenler
Prof. Dr. Ener Çağrı Dinleyici mikrobiyotamızı korumak için yapılması gerekenleri şöyle açıkladı:
"Sağlıklı gebelik:
Mikrobiyota çalışmaları net olarak gösterdi ki bir bebeğin mikrobiyotasının gelişmesi anne karnında başlıyor. Annenin sağlıklı bir gebelik geçirmesi bebeklik ve sonrası döneminde çok önemli.
Anne sütü:
İlk 6 ay tek başına, sonrasında da verebilen annelerin 2 yaşına kadar diğer besinler ile birlikte emzirmesinin mikrobiyota üzerinden tüm yaşam boyu olumlu etkileri olduğu net. Anne sütü ile beslenen bebeklerin ileri yaşlarda birçok hastalıktan koruyucu olduğu gösterilmiş durumda.
Akılcı antibiyotik kullanımı:
Antibiyotikler ciddi enfeksiyonların tedavisinde tek silahımız. Ancak antibiyotikleri gereksiz yere kullanılması durumunda bağırsak mikrobiyotasında ciddi ve uzun süreli bozulmalara neden olabiliyor. Doktorunuzun uygun gördüğü koşullarda, önerilen sürede antibiyotik kullanmak tek çözüm.
Doğa ile daha çok zaman:
Son yıllarda özellikle çocuklarda devamlı olarak ev içerisinde bulunmasının, daha doğrusu ayağının toprağa basmamasının mikrobiyota üzerine olumsuz etkileri olduğu gösterildi. Çocukların yeşil alanlarda bulunması, doğa ile barışık büyümesi önemli.
Sağlıklı beslenme:
Endüstriyel ve işlenmiş ürünlerin tüketiminin de mikrobiyota üzerine olumsuz etkileri var. Dengeli ve mümkünse kendi kültürüne ait olan besin ögelerinden oluşan bir beslenme önemli. Akdeniz tipi beslenme şu anda mikrobiyota çeşitliliği üzerine en ideal beslenme."
İHA