Yargıya "Cirit " atıldı? Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit'e "Hâkimler Herkül gibi güçlü olmalı" dedirten şey neydi?
Pek çok şey var aslında. Anahtar boyutunda bir soruyu da gündemde tutmaktayız: "Hani yargı FETÖ'den temizlenmişti? Hâlâ şikâyet niye?"
"Şikâyet bilmeyen kalbim kanar hep aynı eldendir" şarkısı, Yargıtay Başkanı'nın dilinde figan olup gidiyordu.
Adamın biri Gülsüm adındaki eşini kaybetmiş. Ölüm acısı küllenince yeniden evlenmiş. Gel gör ki, bu yeni eşinin adı da Gülsüm? Adam figan eylemiş: Gitti Gülsüm, geldi Gülsüm, Azrail ettiğinden bulsun!
Binlerce hâkim görevlerinden uzaklaştırılmış, hapse atılanlar olmuştu. Ya yerine getirilenler ve getirilecekler! İşte bu noktada Cirit'in endişeleri vardı. Nitekim yeniler için yapılacak kura töreni ertelendi? Kuşkular sürüyor.
Anlaşılan FETÖ mensupları atılmışsa da bu kez başka gruplar onların yerini almaya hazırlanıyordu. Ve hâlâ korunan Gülen tayfası da işin cabası.
Yargıtay Başkanı hâkimlere, güç odaklarına karşı Herkül gibi güçlü olun, derken "kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla" kabilinden sitemi, amiral gemisi HSK'ya (Hâkimler ve Savcılar Kurulu) idi.
Cirit bir başka açıdan bir özlemi de dile getiriyordu: Güçlü hâkimler.
Anayasa'nın "Başlangıç" bölümünün son fıkrası da özlem yüklüdür: "Türk Milleti tarafından demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur."
Bu hasret demokrasiyedir. Ne çare ki, demokrasi aşkımız platonik bir aşktır, tek taraflı ve vuslatı olmayan. Ben sana hayran, sen cama tırman?
Güçlü hâkime hasret kalmışız. Yargı kâğıttan bir kule olmuş FETÖ mensuplarının elinde.
Yargı eliyle savaşmak isteyenlere karşı direnen hâkim ve savcılar güçlüdür!
Hukuk kabadayılarına pabuç bırakmayan hâkim ve savcılar güçlüdür!
Üstünlerin hukukunda adaletin yitip gitmesine izin vermeyen hâkim ve savcılar güçlüdür!
Yargıtay Başkanı'nın Herkül benzetmesi, güçlü olma açısından yerinde görülse de;
Hukuk kaba gücü sevmez. Hukuk incelikler üzerine kurulmuştur. Roman tadındadır, elden bırakılamayacak bir roman. Kulağımızın dibinde duyduğumuz hafif bir müzik gibidir. Gerektiğinde de, damardan verilen bir serum gibi can kurtarıcı, hızlı ve hemen gerçekleştirilmesi gereken bir yoldur. Yoksa hasta ölür.
Hukuk, hakkı çiğnenmiş olanların başını okşar. Sanıldığı gibi sert tokatlar veya "mahkeme duvarı" deyimiyle özdeş taş katılıklar değildir hukuk.
Herkesin hukukun ne olduğunu bilmesi gerekir. Önemli olan, hukukun varlığına ve üstünlüğüne sahip çıkma bilincine ulaşabilmektir. Tabii bu beklentimiz, temennimiz en başta siyasilerimiz için olmalıdır.
Sadece siyasilerimiz mi?
Hukukun gönlünce esebilmesi için, yargıçların dışında da, hukukun anlamına inebilmiş bilgelere ihtiyaç vardır. Bu bağlamda, gerçek adaletin sağlanabilmesinde, daha geniş insan kitlelerinin de zorunlu yükümlülükleri bulunmaktadır. Hâkim ve savcıların yanında, avukatlar, akademisyenler, sanatçılar, gazeteciler ve her bireyin, hukukun, insanın içine işleyen derin anlamını duyumsaması gerekir.
Olması gerekenleri, işin içine duygusallığı da katarak yazmaya çalıştık.
Ne çare, günümüzde toplumun yargı algısı ağır yaralı!
Bizzat Yargıtay Başkanı'nın kamuoyuna yaptığı şikâyet, bazı güç odakları ve baskı gruplarının kıskacında adaletin yitip gideceğini işaret etmektedir.
Buradan tüm hâkimlerimize sesleniyorum:
Adaleti gerçekleştirmek hem gururunuz hem de başarınız olacaktır.
Son söz yargıçlarındır!