Malumunuz siyasette bir 'helalleşme' başlığı açıldı. Herkes bir şeyler söyledi, söylüyor. Helalleşme, İslami bir kavram olmasına rağmen İslam'da helalleşme nedir, nasıldır, nasıl olmalıdır, sorularını kimse merak etmiyor.
Yüce Allah (c.c) Kuran-ı Kerim'de iyi veya kötü zerrenin hesabının sorulacağı hesap gününe dikkat çekiyor ve sakın, Bana kul hakkı ile gelmeyin, buyuruyor.
Kul hakkı aslında bugün 'insan hakları' kavramının en kapsamlı ifadesidir. Mutlu birey, huzurlu toplum ve de gerçek sosyal devletin temelidir. Kul hakkı bilinci özgürlük ve adaletin de birinci öğesidir.
Peygamber Efendimizin hem kul hakkında dikkat etmiş hem de dikkat çekmiştir. Ömrünün son demlerinde yaptığı çağrı ise iman ehli için konunun ehemmiyetini ve uygulanması gerekliliğini ifade eder.
Hz. Resul (s.a.a.v) Hz. Bilal'e de (r.a.) şu emri verdi:
"Halka ilân et. Mescitte toplansınlar. Onlara vasiyet etmek isterim. Bu, benim son vasiyetim olacaktır."
Hz. Bilâl, emri yerine getirdi. Müslümanlar bu çağrıya koştu. Öyle ki, kalabalık mescide sığmadı.
Peygamber Efendimiz, Allah'a hamd ve senadan sonra Ashabı Kirama şöyle hitap etti:
"Ey insanlar! Sizden ayrılma vaktim oldukça yaklaşmıştır. Sizden birine vurmuşsam, işte sırtım gelsin vursun. Birinizin malını almışsam, gelsin hakkını alsın…
Sakın hak sahibi, 'Şayet kısas talebinde bulunursam, Resulullah bana darılır.' diye düşünmesin!
Bilmelisiniz ki, benden hakkını isteyene darılmak benim fıtratımda yoktur. Benim yanımda en sevimliniz, hakkı varsa, gelip benden onu isteyen kimsedir. Yahut helâl edendir. Ben, Rabbimin huzuruna üzerinde kul hakkı olmadan varmak istiyorum' dedi.
Evet, İslam'ın ölçüsü bu. Yani ekranlardan 'hakkınızı helal edin' demekle olmuyor bu işler.
Peki, kul hakkı nedir?
İnsanların birbirlerine karşı sorumlu oldukları hayatın her alanını kapsayan bütün haklardır.
Zimmet, irtikâp, karaborsacılık, fitne, idarî baskı ve zulüm gibi halkın maddî ve manevi haklarına ve menfaatlerine, huzur, güvenlik ve refahına zarar verme sonucunu doğuran her türlü faaliyetler kul hakkıdır.
İnsan ve insanların manevi şahsiyetine yönelik; sövme, tahkir etme, hakaret, alay etme, gıybet etme, kötü lakap takma, gizli hallerini araştırma, kötü zanda bulunma ve iftira da kul hakkıdır.
İnsan veya insanların canına yönelik; cana kıyma, yaralama, şiddet, zina, tecavüz, taciz gibi davranışlar da kul hakkıdır.
İnsan ve insanların malına yönelik; hırsızlık, gasp, ölçü ve tartıda hile yapmak, emanete hıyanet etme, kumar, tefecilik gibi fiiller de kul hakkıdır.
Aynı şekilde yapılması gerekeni yapmayıp insan ve insanların her türlü mağduriyetine sebep olmakta kul hakkıdır.
Yine insan ve insanlar için yapılmaması gereken şey veya şeyleri yapıp, akabinde insan ve insanların her türlü mağduriyetine sebep olmakta kul hakkıdır. (en doğruyu Allah bilir)
Kul hakkı iflas ettirir
Allah Resulü, ashabına: 'Müflis kimdir, biliyor musunuz' diye sordu. Ashab-ı kiramdan bazıları: "Bizim aramızda müflis, parasını ve malını kaybeden kimsedir." dediler.
Bunun üzerine Resulullah (s.a.a.v.) buyurdu ki: "Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevaplarıyla gelir.
Fakat ona, buna sövmüş, kimilerine zina iftirası yapmıştır. Bazı kimselerin malını yiyip, bazılarının kanını dökmüştür. Kimilerini de darp etmiştir.
Böyle birinin iyiliklerinin sevapları hak sahiplerine verilince üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biter. Bu sefer hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilerek cehenneme atılır. İşte müflis budur."
Anlaşılacağı üzere Sayın Erdoğan'ın 'helalleşme' talebi dini değil siyasidir. (yarın devam edelim)
- Türk Milleti’nin ne kadar çok hasmı varmış / 22.07.2025
- Provokatör olmuşum! / 19.07.2025
- Ümmetçilik laf ile işi değil gönül işidir / 18.07.2025
- Suriye’ye barış, huzur yağıyor! / 17.07.2025
- TBMM, Sarayın iradesini mi temsil ediyor / 16.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -2- / 15.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -1- / 14.07.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025
- PKK, ‘ak’landı / 12.07.2025