Bugün de "Hristiyanlarla diyalog kuracağız" diyerek, Vatikan'dan talimat alanlar var. Muharrem Bayraktar'ın yazısı...
Bugünün Kadıyanileri ya da Hristiyanlığın hizmetkarları
Günümüzde gelişen bir takım post-modern din telakkilerini, reformcu İslam inanışlarını, dinlerarası diyalog süreciyle şekillenen teslis merkezli iman anlayışlarını irdelemek için tarihin derinliklerinde zaman zaman gezintiler yapmak gerekiyor.Bugün ortaya çıkıp "biz Hristiyan-Müslüman diyaloğunu gerçekleştirmek istiyoruz, Hristiyan dünyası hiç de öyle zannedildiği gibi tekfir edilmesi gereken insanlardan oluşmuyor" şeklinde İslam itikadına ters ve Türk'ün tarih boyunca yaşadıklarına tamamen aykırı söylemlerde bulunanların benzerlerine geçmişte de rastlıyoruz.
Müslüman geçiniyorlardıTıpkı bugün "Vatikan'ın emrindeyiz" çizgisinde olup sözümona Müslüman geçinenler olduğu gibi, dün de "İngilizin emrindeyiz" diyerek İngiltere'de biçimlendirilen sapık bir din anlayışını İslam coğrafyasına sokup, İslam'ı ve İslam ümmetinin birliğini mahveden mezhepler oldu.Bunlardan biri de Kadıyanilik.Pencap'ta ortaya çıkan Kadıyani Mirza Gulam Ahmet, "Ben, Kur'an'ın geleceğini haber verdiği Peygamberim, dinin özü bende" diyerek yeni ve sapık bir mezhebin ilk ateşini yaktı.Baştan sona deli zırvalarıyla dolu Gulam Ahmet'in sözleri zamanla taraftar buldu. 19. asrın ikinci yarısı, Hindistan merkezli bu fitne hareketiyle sarsıldı.
İngilizlere uşaklık ediyorduKadıyani Gulam Ahmet bir yandan "İslam adına" (!) hareket ettiğini söylerken, öbür yandan İngiliz emperyalizminin tam bir uşağı olarak hareket ediyordu.Tıpkı bugün, "biz diyalog ile bir çok Hristiyanı kazandık" hayalini kuranlar olduğu gibi, Mirza Gulam da şöyle diyordu:"Benim mezhebimi kabul edenlerin çoğu, İngiliz Sarayında önemli nüfuza sahip olanlar, İngiliz hizmetçileri ve dostları, işadamları, hukukçular, İngiliz hükümetine hizmet edenler" (Gulam Ahmet, Tebliğ-i Risalet).
İngilizler kalkanımız olduKadıyanilerin İngilizlere olan sevgisini ise yine Gulam Ahmet'ten dinleyelim: "Yüce ve Kudretli Allah'a şükürler olsun ki, himayesi altında çalışıp vaaz etmeye muktedir olduğum İngiltere nimetinin gölgesi altında bir sığınakta beni korumuştur. Böylece, tebası altında bulunan kullarının bu hayırlı hükümete müteşekkir kalmaları bir görevdir" (Verbatim Nutku, Gulam Ahmet).Kadıyani Gulam Ahmet sözlerine şöyle devam eder: "Gerçekten, İngiliz hükümeti bizim kalkanımızdır. Biz bu kalkanın gölgesi altında hareket ettik. Ve durmadan ilerledik."Kadıyaniler, Batının himayesinde İslam'ı içerden yıkmak için var güçleriyle çalışırlar. İngilizlerden aldıkları paralarla Afrika'nın değişik bölgelerinde "47 özel okul, hastaneler ve halk merkezleri" açmışlardır.Bugün olduğu gibi dün de İngiliz emperyalizminin parasıyla değişik bölgelerde emperyalizmin emrinde okul açma görevine devam ettiler.
Hıristiyanların sayısı arttıGulam Ahmet'in hıristiyan ve hindularla kurduğu "diyalogun" ilginç sonuçlarını ise Peygam-i Sulh adındaki bir Kadıyani şöyle itiraf ediyor: "Kadıyani'nin kendi bölgesinde yapılan hristiyan sayımını aşağıya alıyoruz. Mesela Gurdaspur'da 1891 yılında, yani Gulam Ahmet'in mesih olduğunu iddia ettiği sene 2400 hristiyan vardı. Gulam Ahmet, kendisinin gelişinden sonra bu bölgede hiç bir hristiyannın kalmayacağını söylüyordu. Fakat 1901'de hristiyan sayısı 4471'e , 1911'de 23365'e, 1931'de 43343'e ulaştı. Yani Gulam Ahmet'in mesihlik iddia etmesinden sonra, kendi bölgesindeki hristiyanların sayısı on kat arttı."
Bugün de Diyalog aşıkları varBugün de "Hristiyanlarla diyalog kuracağız" diyerek, Vatikan'dan ve Washington-Brüksel hattının İslam düşmanı zangoçlarından talimat alarak Vatikan'ın misyonuna soyunanlar sayesinde, bu ülkede ve diğer pek çok ülkede hristiyanların sayısındaki önemli artışın meydana gelmesi oldukça dikkat çekicidir. Batı emperyalizmi her zaman olduğu gibi, İslam'ı içten yıkmak için yoğun bir şekilde çalışıyor. Kadıyaniliği İsrail'in Hayfa şehrinde kurdurarak Müslümanlığın başına bela edenler, dinlerarası diyaloğu da Vatikan'da biçimlendirip İslam dünyasına saldılar.Dünkü süreci aynen devam ettiriyorlar.
Sahte gözyaşlarıHz. Peygamberimizin yanında bulunan Abdullah İbn-i Seb'e, alnındaki secde izleriyle, rivayetlere göre o zamanın bir çok Müslümanını kandırmıştı.Bugün de sahte gözyaşı dökerek, minberlerde sulu gözle vaaz ederek kitleleri kandıranlar var.Abdullah İbni Sebe'den Gulam Ahmed'e ve günümüze kadar, hristiyanların misyonunu taşıyan içimizdeki zangoçlar, İslam birliği için her zaman en büyük tehlike oldu. Bugün de öyle.
Bugünün Kadıyanileri ya da Hristiyanlığın hizmetkarları
Günümüzde gelişen bir takım post-modern din telakkilerini, reformcu İslam inanışlarını, dinlerarası diyalog süreciyle şekillenen teslis merkezli iman anlayışlarını irdelemek için tarihin derinliklerinde zaman zaman gezintiler yapmak gerekiyor.Bugün ortaya çıkıp "biz Hristiyan-Müslüman diyaloğunu gerçekleştirmek istiyoruz, Hristiyan dünyası hiç de öyle zannedildiği gibi tekfir edilmesi gereken insanlardan oluşmuyor" şeklinde İslam itikadına ters ve Türk'ün tarih boyunca yaşadıklarına tamamen aykırı söylemlerde bulunanların benzerlerine geçmişte de rastlıyoruz.
Müslüman geçiniyorlardıTıpkı bugün "Vatikan'ın emrindeyiz" çizgisinde olup sözümona Müslüman geçinenler olduğu gibi, dün de "İngilizin emrindeyiz" diyerek İngiltere'de biçimlendirilen sapık bir din anlayışını İslam coğrafyasına sokup, İslam'ı ve İslam ümmetinin birliğini mahveden mezhepler oldu.Bunlardan biri de Kadıyanilik.Pencap'ta ortaya çıkan Kadıyani Mirza Gulam Ahmet, "Ben, Kur'an'ın geleceğini haber verdiği Peygamberim, dinin özü bende" diyerek yeni ve sapık bir mezhebin ilk ateşini yaktı.Baştan sona deli zırvalarıyla dolu Gulam Ahmet'in sözleri zamanla taraftar buldu. 19. asrın ikinci yarısı, Hindistan merkezli bu fitne hareketiyle sarsıldı.
İngilizlere uşaklık ediyorduKadıyani Gulam Ahmet bir yandan "İslam adına" (!) hareket ettiğini söylerken, öbür yandan İngiliz emperyalizminin tam bir uşağı olarak hareket ediyordu.Tıpkı bugün, "biz diyalog ile bir çok Hristiyanı kazandık" hayalini kuranlar olduğu gibi, Mirza Gulam da şöyle diyordu:"Benim mezhebimi kabul edenlerin çoğu, İngiliz Sarayında önemli nüfuza sahip olanlar, İngiliz hizmetçileri ve dostları, işadamları, hukukçular, İngiliz hükümetine hizmet edenler" (Gulam Ahmet, Tebliğ-i Risalet).
İngilizler kalkanımız olduKadıyanilerin İngilizlere olan sevgisini ise yine Gulam Ahmet'ten dinleyelim: "Yüce ve Kudretli Allah'a şükürler olsun ki, himayesi altında çalışıp vaaz etmeye muktedir olduğum İngiltere nimetinin gölgesi altında bir sığınakta beni korumuştur. Böylece, tebası altında bulunan kullarının bu hayırlı hükümete müteşekkir kalmaları bir görevdir" (Verbatim Nutku, Gulam Ahmet).Kadıyani Gulam Ahmet sözlerine şöyle devam eder: "Gerçekten, İngiliz hükümeti bizim kalkanımızdır. Biz bu kalkanın gölgesi altında hareket ettik. Ve durmadan ilerledik."Kadıyaniler, Batının himayesinde İslam'ı içerden yıkmak için var güçleriyle çalışırlar. İngilizlerden aldıkları paralarla Afrika'nın değişik bölgelerinde "47 özel okul, hastaneler ve halk merkezleri" açmışlardır.Bugün olduğu gibi dün de İngiliz emperyalizminin parasıyla değişik bölgelerde emperyalizmin emrinde okul açma görevine devam ettiler.
Hıristiyanların sayısı arttıGulam Ahmet'in hıristiyan ve hindularla kurduğu "diyalogun" ilginç sonuçlarını ise Peygam-i Sulh adındaki bir Kadıyani şöyle itiraf ediyor: "Kadıyani'nin kendi bölgesinde yapılan hristiyan sayımını aşağıya alıyoruz. Mesela Gurdaspur'da 1891 yılında, yani Gulam Ahmet'in mesih olduğunu iddia ettiği sene 2400 hristiyan vardı. Gulam Ahmet, kendisinin gelişinden sonra bu bölgede hiç bir hristiyannın kalmayacağını söylüyordu. Fakat 1901'de hristiyan sayısı 4471'e , 1911'de 23365'e, 1931'de 43343'e ulaştı. Yani Gulam Ahmet'in mesihlik iddia etmesinden sonra, kendi bölgesindeki hristiyanların sayısı on kat arttı."
Bugün de Diyalog aşıkları varBugün de "Hristiyanlarla diyalog kuracağız" diyerek, Vatikan'dan ve Washington-Brüksel hattının İslam düşmanı zangoçlarından talimat alarak Vatikan'ın misyonuna soyunanlar sayesinde, bu ülkede ve diğer pek çok ülkede hristiyanların sayısındaki önemli artışın meydana gelmesi oldukça dikkat çekicidir. Batı emperyalizmi her zaman olduğu gibi, İslam'ı içten yıkmak için yoğun bir şekilde çalışıyor. Kadıyaniliği İsrail'in Hayfa şehrinde kurdurarak Müslümanlığın başına bela edenler, dinlerarası diyaloğu da Vatikan'da biçimlendirip İslam dünyasına saldılar.Dünkü süreci aynen devam ettiriyorlar.
Sahte gözyaşlarıHz. Peygamberimizin yanında bulunan Abdullah İbn-i Seb'e, alnındaki secde izleriyle, rivayetlere göre o zamanın bir çok Müslümanını kandırmıştı.Bugün de sahte gözyaşı dökerek, minberlerde sulu gözle vaaz ederek kitleleri kandıranlar var.Abdullah İbni Sebe'den Gulam Ahmed'e ve günümüze kadar, hristiyanların misyonunu taşıyan içimizdeki zangoçlar, İslam birliği için her zaman en büyük tehlike oldu. Bugün de öyle.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.