Trakya Üniversitesi Psikoloji AnabilimDalı Başkanı Prof. Dr. Ercan Abay, ilgi alanlarına uygun uğraşıları olanların depresyona girmediklerini söyledi. Prof. Dr. Abay, yaşanılan ekonomik sıkıntıların tek başına insanları depresyona sokamayacağını belirterek, bunun yanında yan etkenlerin daha olması gerektiğini söyledi.
Karakter yapısıyla yakından ilişkili
Bunalıma girmekte en büyük etkeninin kişinin buna yatkın bir karakter olduğunu ifade eden Prof. Dr. Abay, şöyle devam etti: "İlgi alanlarına uygun uğraşıları olmayanlar çabuk depresyona girerken, birtakım hobi sahipleri depresyona girmiyorlar. Girerlerse de uğraşıları sayesinde kendilerini bundan kurtarmayı başarıyorlar. Enbasit şekilde irdelemek gerekirse, arkadaşlarla konuşmak, çiçek yetiştirmek, sosyal faaliyetlere katılmak, örgü örmek, sinemaya, tiyatroya gitmek gibi ilgi alanları, bunalıma girmeyi engelliyor. Oyalayıcı ve içe kapanmayı önleyen, dış dünyayla bağlantıyı kesmeyen etkinlikler, insanları depresyondan uzaklaştırıyor. Kişi hiçbir zaman uzun süre kendi iç dünyasıyla başbaşa kalmamalıdır."
Her 4 kişiden biri ruhsal problem taşıyor
Sağlık Bakanlığı'nca en son yapılan araştırmalara göre, her 4 kişiden 1'inde ruhsal problemlerin bulunduğunu belirten Prof. Dr. Abay, ancak psikiyatriste gitme oranının düşük olduğunu vurguladı. Toplumda hala ruh doktoruna sadece "deli" olanların gittiği gibi yanlış inançların barındığını anlatan Prof. Dr. Abay, ruhsal sorunlarıolanların zaman geçirmeden bir ruh hekimine başvurmaları gerektiğini kaydetti. Depresyona girenlerin her olaya olumsuz baktıklarını, içe kapanma eğiliminde olduklarını, cinsel aktivitelerde bozukluk yaşadıklarını, uyku sorunlarıyla karşılaştıklarını ve normal yaşamsal faaliyetlerden çekildiklerini dile getiren Prof. Dr. Abay, psikiyatristle yapılangörüşmelerde, kişilerin tedavi olarak normal yaşamlarını sürdürmeye başlayacaklarını söyledi.
Kadınlar daha hassas
Kadınların erkeklere oranla daha çabuk depresyona girdiklerini ifade eden Prof. Dr. Abay, şunları kaydetti:
"Ancak kadınlar, hemen ruh hekimine gelerek, çare arıyor. Kadınlar konuşmayı sevdiği için sorunu saptayarak çözüme ulaşıyor. Erkekler ise konuşmak istemediği gibi içine atıyor ve çareyi alkolde aramaya çalışıyor. Bu da sorunu daha da büyük boyutlara ve içinden çıkılamaz hale getiriyor. Toplumda çocukları yetiştirirken bile, erkekçocuklara (erkekler ağlamaz) diyerek bilinç altına girme, daha sonraki yaşamlarında sorunlarını içe atmaya, tepki vermemeye itiyor."
Karakter yapısıyla yakından ilişkili
Bunalıma girmekte en büyük etkeninin kişinin buna yatkın bir karakter olduğunu ifade eden Prof. Dr. Abay, şöyle devam etti: "İlgi alanlarına uygun uğraşıları olmayanlar çabuk depresyona girerken, birtakım hobi sahipleri depresyona girmiyorlar. Girerlerse de uğraşıları sayesinde kendilerini bundan kurtarmayı başarıyorlar. Enbasit şekilde irdelemek gerekirse, arkadaşlarla konuşmak, çiçek yetiştirmek, sosyal faaliyetlere katılmak, örgü örmek, sinemaya, tiyatroya gitmek gibi ilgi alanları, bunalıma girmeyi engelliyor. Oyalayıcı ve içe kapanmayı önleyen, dış dünyayla bağlantıyı kesmeyen etkinlikler, insanları depresyondan uzaklaştırıyor. Kişi hiçbir zaman uzun süre kendi iç dünyasıyla başbaşa kalmamalıdır."
Her 4 kişiden biri ruhsal problem taşıyor
Sağlık Bakanlığı'nca en son yapılan araştırmalara göre, her 4 kişiden 1'inde ruhsal problemlerin bulunduğunu belirten Prof. Dr. Abay, ancak psikiyatriste gitme oranının düşük olduğunu vurguladı. Toplumda hala ruh doktoruna sadece "deli" olanların gittiği gibi yanlış inançların barındığını anlatan Prof. Dr. Abay, ruhsal sorunlarıolanların zaman geçirmeden bir ruh hekimine başvurmaları gerektiğini kaydetti. Depresyona girenlerin her olaya olumsuz baktıklarını, içe kapanma eğiliminde olduklarını, cinsel aktivitelerde bozukluk yaşadıklarını, uyku sorunlarıyla karşılaştıklarını ve normal yaşamsal faaliyetlerden çekildiklerini dile getiren Prof. Dr. Abay, psikiyatristle yapılangörüşmelerde, kişilerin tedavi olarak normal yaşamlarını sürdürmeye başlayacaklarını söyledi.
Kadınlar daha hassas
Kadınların erkeklere oranla daha çabuk depresyona girdiklerini ifade eden Prof. Dr. Abay, şunları kaydetti:
"Ancak kadınlar, hemen ruh hekimine gelerek, çare arıyor. Kadınlar konuşmayı sevdiği için sorunu saptayarak çözüme ulaşıyor. Erkekler ise konuşmak istemediği gibi içine atıyor ve çareyi alkolde aramaya çalışıyor. Bu da sorunu daha da büyük boyutlara ve içinden çıkılamaz hale getiriyor. Toplumda çocukları yetiştirirken bile, erkekçocuklara (erkekler ağlamaz) diyerek bilinç altına girme, daha sonraki yaşamlarında sorunlarını içe atmaya, tepki vermemeye itiyor."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.