Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Türk milletini esaretten kurtarıp, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ni kurması birilerini o kadar çok rahatsız etmiş olacak ki, 100 yıl geçmesine rağmen hala hakkında iftiralara sarılmaya devam ediyorlar.
Sözde tarihçi Murat Bardakçı, bir programda kendisine sorulan "Atatürk dine nasıl bakıyordu?" sorusuna şu şekilde cevap verdi:
"Grace Ellison, 1923'te yapılan bir röportajı 1928'de kitap haline getirmiştir. Evet, kitabın ismi An English Woman Angora, Ankara'da bir İngiliz hanım. Bu kitapta Atatürk'ün bir sözü var. Not aldım şuraya, o soruyu soracağınızı bildiğim için, 'Benim bir dinim yok. Bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını arzu ediyorum.' Atatürk'ün din konusundaki söylediği sözler bunlar. Atatürk bunu söylüyor, ben bir yorum yapmıyorum…"
Bardakçı'nın anlattığı şeyler bunlar. Bardakçı'nın bu konuyu bugün gündeme taşıması dikkat çekici. Ayrıca, "Bunlar, Grace Ellison'ın iddiaları" deyip geçse, diyeceğiz ki, sadece bir iddiayı aktarıyor; dikkat ederseniz, "Atatürk'ün din konusundaki söylediği sözler bunlar. Atatürk bunu söylüyor, ben bir yorum yapmıyorum" ifadeleriyle bu iddiayı kendisinin de kabul ettiğini ortaya koyuyor.
Şimdi gelelim işin aslına; röportajı yapan Grace Ellison'ın daha sonra bir İngiliz ajanı olduğu ortaya çıkıyor.
Daha da ötesi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bizzat kendi el yazısıyla yazdığı notlarında, Grace Ellison'ın bu iftiralarına net bir şekilde cevap veriyor.
Atatürk'ün not defterlerine göre, Atatürk bir İngiliz gazetecinin (Grace Ellison'ı kastediyor) söylemediklerini yazdığını ve söylediklerini çarpıttığını kendi el yazısıyla belirtiyor: "Bir İngiliz gazetesi muhabiri benimle konuşuyor. Söylemediğim şeyleri yazıyor ve söylediğim şeyleri aleyhimize tefsir ediyor. Kendisini men ettim. Söz vermişti. Anladım ki İstanbul'daki muallem insanlarla beraber âdeta casus." ( Atatürk, Mustafa Kemal (2009). Atatürk'ün not defterleri. Ankara: Genelkurmay Basımevi. s. 125. ISBN 9789754092462.)
Murat Bardakçı eğer samimi bir araştırma yapacaksa, Grace Ellison'ın bu iftiralarından önce, Atatürk'ün el yazısıyla buna cevabına ulaşması gerekirdi. Kaynağı belli, yayınevi belli, sayfası belli. Biz ulaşabildiysek, o bir tarihçi olarak çok daha fazlasına ulaşabilirdi. Ama o, Atatürk'ün cevabını görmezden gelerek, bir İngiliz casususun iftiralarını gündeme taşımayı tercih ediyor, neden?
Atatürk'ün "dindar" olmasına ve din konusunda attığı birçok adımlara rağmen ısrarla dinsiz gösterilmesinin kime ne faydası var?
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Hoş Geldin Atatürk eserini okuduğunuzda müdellel olarak görüyorsunuz ki, "dinsiz" Atatürk iftirasını atanlar İngiliz ve Yunan istihbaratı.
Bunun sebebi de, işgalle, savaşla, Sevr ile elde edemedikleri Türkiye coğrafyasını devlet-millet çatışması çıkararak, milleti bölerek elde edebilmek.
Millet dindar, devlet ve de lideri dinsiz olursa, o milleti paramparça etmek, o devleti yıkmak daha kolay olur düşüncesine sahip oldular.
Yıllarca milletimizi bu iftiralarla kandırdılar, birileri de "Dinsiz devlet yıkılacak elbet" sloganlarıyla bu projenin hizmetkarlığını yaptı.
Ama bir er kişi çıktı, Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk eseriyle, "Atatürk vatandır" teziyle bu kirli senaryoları bertaraf etti. Atatürk'ün soyu hakkındaki iftiralara delilleriyle cevap verdi, Atatürk'ün dindar bir kişilik olduğunu yine delilleriyle, canlı tanıklarıyla beraber ispatladı. Türk milleti dindar Ata'sıyla buluşunca, Anıtkabir ziyaretçi rekorları kırmaya başladı.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Atatürk'e atılan iftiralarla ilgili sosyal medya hesabından bir konuşma videosunu da ekleyerek şu mesajı paylaştı: "Atatürk'ün Müslümanlığı şu anda en benim diyen Müslümana nal toplatır. Yalancılara ve iftiracılara itibar etmeyin."
Daha önceki bir konuşmasının yer aldığı videoda ise BTP lideri Baş, Atatürk'ün Türk milletini esaretten kurtardığını ve bu milletin Müslüman olduğunu belirtiyor.
Atatürk'ün Cumhuriyeti kurduğunu ve buradaki "cumhur"un Müslüman olduğunu vurguluyor. Atatürk'ün mübadele ile, gayrimüslimleri gönderdiğini, Müslüman olanları ülkemize aldığını ifade ediyor. Ve Lozan'da İngilizler ve yandaşları Kürtlerin azınlık olması konusunda dayatma yaparken, Atatürk, Kürtlerin milletin asli unsuru olduğunu ve gayrimüslimlerin azınlık olduğunu belirtiyor.
Sayın Baş'ın verdiği bu örneklerin sadece bir tanesi bile niyeti samimi olan için yeterli. Ama cevap aramayanlar, iftiraya sarılanlar bu net delilleri görmezden gelmeye devam ediyor ve edecek de.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Hoş Geldin Atatürk eserinde daha birçok delil ortaya konuyor. Atatürk, dinin daha doğru anlaşılması için Diyanet'i kurmuştur, Elmalılı Hamdi Yazır'a Kur'an-ı Kerim'in mealini ve tefsirini yazdırmıştır, camilerde okunması için Rıfat Börekçi'ye Türkçe hutbeler yazdırmıştır, vefat edene kadar her yıl Çanakkale şehitleri için hatim ve mevlit okutmuştur, Yunan'ın ve diğer işgalcilerin yıktığı yaktığı camileri bizzat devlet bütçesinden restore ettirmiştir. Daha ne yapsın? Bunların sadece bir tanesi bile dindar olduğunun ispatı değil midir?
Bu kadar delilden sonra sakın yalancılara ve iftiracılara itibar etmeyin.
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025