TBMM'nin açılışıyla başlayan tartışmalara ve politik gündeme şöyle bir göz atıverin... Meclis'te konuşlanmış vekillerimiz ya bu ülkede yaşamıyor, ya da ekonomik kriz ve sosyal patlamadan rakamlarla dem vuran Devlet İstatistik Enstitüsü, Devlet Planlama Teşkilatı, ticaret odaları, işadamları ve Türkiye'nin kahır ekseriyeti bir başka âlemden söz ediyor.
İlgili aranıyor
Birgün sonrasının Türkiye'si, her türlü sürprizi yaşayabilir. Zira bir gün sonrasını, belki bin gün sonrasını hesap etmeye memur ve mükellef olanlar, maalesef şimdi çok daha başka işlerle, çok daha global hizmetlerle meşguller. Bir kısmı, gözünü-kulağını, yıkılan binalarını NATO konseptinin uluslararası terörle ilgili 5. maddesine sokan ABD'ye kilitlemiş; Türkiye'de olan bitenleri görmüyor bile. Diğer bir kısmı ise, fırsattan istifade ile AB ve IMF'in bakiye isteklerini de kanunlaştırmanın telaşına düşmüş...
Efendim, döviz fırladıkça fırlıyormuş, işletmeler kapanıyormuş, tarımda-sanayide üretim durmuşmuş, millet açlık sınırına dayanmışmış, işsizler ordusu sokakları doldurmaya başlamışmış, sosyal patlamalar sözkonusu imiş; kime ne? Bunlar bir ay önceydi.
Dumanlı havada kanun avı
Şimdi ise, Garih cinayetinin üstüne gelen ve ABD'yi sarsan saldırının toz bulutları arasında değişiklik paketinin Meclis'ten geçirilme zamanı. Hadi, işbaşındakiler, bütün bu olup bitenler karşısında bir çözümleri olmadığı için kendilerine "değişiklik işi" bulmuşlar diyelim. İşbaşında kalmak için bir şeyler yapıyor görünmeleri lazım... Bunun da en uygun yolu, kendilerini ayakta tutan IMF ve AB'nin son arzularını gerçekleştirmek; böyle dumanlı havadaki yoğun çabaları bundan.
Ya muhalefet; niye, milleti kıvrandıran krizi sümen altına itiyor, topluma açlığını unutturmak için "paket ninnisi" çalıyor?
İki ay sonraki Türkiye'de yaşanacak olan "açlık terörü"ne kim dur diyecek?
Yabancılar arı gibi çalışıyor
Sağolsunlar, bir IMF heyeti, bir de AB Türkiye Temsilcisi Karen Fogg bizim için (!) çalışıyor... Bütçemizle ve ülkemizle ilgili ince hesaplar yapıyorlar.
IMF uzmanları, 2002 yılı bütçesinde faiz dışında kalan ve aralarında personel ödeneklerinin de bulunduğu tüm harcama kalemlerindeki ödenekler için, "Bütçede yer alacak tutarın GSMH'ye oranı, kesinlikle 2001 yılı bütçesininin başlangıç ödeneklerindeki oranı aşmasın" diyor.
IMF'nin söz konusu isteğinin kabul edilmesi halinde, bu durumdan başta memurlar olmak üzere pek çok kesim etkilenecek. 2002'de personele ayrılacak paranın başlangıç ödeneğine göre sabitlenmesi halinde, devlet memurlarına, sözleşmelilere ve emeklilere 2 yıldır uygulanmakta olan "enflasyon artı 2 puanlık refah payı" yöntemine göre zam verilmesinden vazgeçilecek. Memur maaşlarına yapılacak yıllık zam da enflasyonun altında kalacak... Kime ne?
Yeter ki ABD, Haçlı seferinden en az zararla çıksın. Yeter ki AB ve IMF'nin istediği uyum çerçevesinde anayasal değişiklikler yapılsın. Açlık-maçlık, kriz-miriz işten bile sayılmaz.
Asıl hedef Devlet İhale Yasası
Her ne kadar Avrupa Birliği Türkiye Temsilcisi Karen Fogg, önceki gün "Türkiye henüz bir müzakereye aday ülke değil" dediyse de, biz onları duymazlıktan gelip anayasal değişiklikleri yapacağız. Yoksa iktidarıyla muhalefetiyle politikacılarımız, gerçekten krizin ancak bu anayasal değişikliklerle aşılacağına, dövizin fırlamasının ancak bu paketin Meclis'ten geçirilerek önleneceğine mi inanıyorlar?
AB'li Fogg, 30 asıl konudan bahis açarak "Müzakereye geçişin en önemli koşulu siyasi kriterlerin yerine getirilmesidir. Türkiye eskiye kıyasla çok daha karmaşık süreçte. Türkiye henüz bir müzakereye aday ülke değil. Türkiye'nin AB'ye uyumdaki hukuki statüsü alanında gözden geçirmesi gereken 30 konu var" şeklinde konuşuyor. Ama dilinin altındaki "Devlet İhale Yasası" baklasını sonraki cümlelerinde çıkarıyor.
AB'nin aday ülkelerde en çok önem verdiği konuların başında "yabancıların çıkarlarını gözeten" nitelikte "ihale kanunu" geldiğini vurgulayan Fogg, bağımsız düzenleyici kurumlar sayesinde elektrik ve telekomünikasyonla ilgili kurumların bakanlık tekelinden çıkarılması gerektiğini, yapılacak anayasa değişikliğinin uygulanmasının zorunlu olduğunu söylüyor.
Mangal yürekler beri gelsin
Millet, şunu öğrenmek istiyor; AB'nin veya ABD'nin derdi kadar Türk milletinin problemleriyle ilgilenen kimse var mı Ankara'da? İnsanımız pencerelere çıkmış sesleniyor; Hu... Hu... Ankara'da kimse var mı? IMF heyeti ve Karen Fogg'dan başka bu tarafa bakan yok. Bizimkiler paketle uğraşıyor. Kimisi W. Bush'un belirttiği Haçlı seferi için paketini hazırlıyor, kimisi anayasa paketini açıyor.
Ya... ABD bir şeyler diyor, AB bir şey söylüyor, IMF bir şeyler istiyor; reva mıdır ki Türkiye, açlığını, susuzluğunu, krizini bir kenara bırakıp öncelikle bu "dostların istekleri"ni yerine getirmek için uğraşmasın. Yapılan da bu değil mi?
Ama "öncelikle milletin derdi"yle ilgilenmek için bağımsız, gerçekten samimi, ikiyüzlülükten korunmuş, Kuvay-ı Milliye ruhuyla donanmış mangal gibi yürek ister. Türkiye'miz için, istiklal ve istikbalimiz için, bu yürekler beri gelsin...
İlgili aranıyor
Birgün sonrasının Türkiye'si, her türlü sürprizi yaşayabilir. Zira bir gün sonrasını, belki bin gün sonrasını hesap etmeye memur ve mükellef olanlar, maalesef şimdi çok daha başka işlerle, çok daha global hizmetlerle meşguller. Bir kısmı, gözünü-kulağını, yıkılan binalarını NATO konseptinin uluslararası terörle ilgili 5. maddesine sokan ABD'ye kilitlemiş; Türkiye'de olan bitenleri görmüyor bile. Diğer bir kısmı ise, fırsattan istifade ile AB ve IMF'in bakiye isteklerini de kanunlaştırmanın telaşına düşmüş...
Efendim, döviz fırladıkça fırlıyormuş, işletmeler kapanıyormuş, tarımda-sanayide üretim durmuşmuş, millet açlık sınırına dayanmışmış, işsizler ordusu sokakları doldurmaya başlamışmış, sosyal patlamalar sözkonusu imiş; kime ne? Bunlar bir ay önceydi.
Dumanlı havada kanun avı
Şimdi ise, Garih cinayetinin üstüne gelen ve ABD'yi sarsan saldırının toz bulutları arasında değişiklik paketinin Meclis'ten geçirilme zamanı. Hadi, işbaşındakiler, bütün bu olup bitenler karşısında bir çözümleri olmadığı için kendilerine "değişiklik işi" bulmuşlar diyelim. İşbaşında kalmak için bir şeyler yapıyor görünmeleri lazım... Bunun da en uygun yolu, kendilerini ayakta tutan IMF ve AB'nin son arzularını gerçekleştirmek; böyle dumanlı havadaki yoğun çabaları bundan.
Ya muhalefet; niye, milleti kıvrandıran krizi sümen altına itiyor, topluma açlığını unutturmak için "paket ninnisi" çalıyor?
İki ay sonraki Türkiye'de yaşanacak olan "açlık terörü"ne kim dur diyecek?
Yabancılar arı gibi çalışıyor
Sağolsunlar, bir IMF heyeti, bir de AB Türkiye Temsilcisi Karen Fogg bizim için (!) çalışıyor... Bütçemizle ve ülkemizle ilgili ince hesaplar yapıyorlar.
IMF uzmanları, 2002 yılı bütçesinde faiz dışında kalan ve aralarında personel ödeneklerinin de bulunduğu tüm harcama kalemlerindeki ödenekler için, "Bütçede yer alacak tutarın GSMH'ye oranı, kesinlikle 2001 yılı bütçesininin başlangıç ödeneklerindeki oranı aşmasın" diyor.
IMF'nin söz konusu isteğinin kabul edilmesi halinde, bu durumdan başta memurlar olmak üzere pek çok kesim etkilenecek. 2002'de personele ayrılacak paranın başlangıç ödeneğine göre sabitlenmesi halinde, devlet memurlarına, sözleşmelilere ve emeklilere 2 yıldır uygulanmakta olan "enflasyon artı 2 puanlık refah payı" yöntemine göre zam verilmesinden vazgeçilecek. Memur maaşlarına yapılacak yıllık zam da enflasyonun altında kalacak... Kime ne?
Yeter ki ABD, Haçlı seferinden en az zararla çıksın. Yeter ki AB ve IMF'nin istediği uyum çerçevesinde anayasal değişiklikler yapılsın. Açlık-maçlık, kriz-miriz işten bile sayılmaz.
Asıl hedef Devlet İhale Yasası
Her ne kadar Avrupa Birliği Türkiye Temsilcisi Karen Fogg, önceki gün "Türkiye henüz bir müzakereye aday ülke değil" dediyse de, biz onları duymazlıktan gelip anayasal değişiklikleri yapacağız. Yoksa iktidarıyla muhalefetiyle politikacılarımız, gerçekten krizin ancak bu anayasal değişikliklerle aşılacağına, dövizin fırlamasının ancak bu paketin Meclis'ten geçirilerek önleneceğine mi inanıyorlar?
AB'li Fogg, 30 asıl konudan bahis açarak "Müzakereye geçişin en önemli koşulu siyasi kriterlerin yerine getirilmesidir. Türkiye eskiye kıyasla çok daha karmaşık süreçte. Türkiye henüz bir müzakereye aday ülke değil. Türkiye'nin AB'ye uyumdaki hukuki statüsü alanında gözden geçirmesi gereken 30 konu var" şeklinde konuşuyor. Ama dilinin altındaki "Devlet İhale Yasası" baklasını sonraki cümlelerinde çıkarıyor.
AB'nin aday ülkelerde en çok önem verdiği konuların başında "yabancıların çıkarlarını gözeten" nitelikte "ihale kanunu" geldiğini vurgulayan Fogg, bağımsız düzenleyici kurumlar sayesinde elektrik ve telekomünikasyonla ilgili kurumların bakanlık tekelinden çıkarılması gerektiğini, yapılacak anayasa değişikliğinin uygulanmasının zorunlu olduğunu söylüyor.
Mangal yürekler beri gelsin
Millet, şunu öğrenmek istiyor; AB'nin veya ABD'nin derdi kadar Türk milletinin problemleriyle ilgilenen kimse var mı Ankara'da? İnsanımız pencerelere çıkmış sesleniyor; Hu... Hu... Ankara'da kimse var mı? IMF heyeti ve Karen Fogg'dan başka bu tarafa bakan yok. Bizimkiler paketle uğraşıyor. Kimisi W. Bush'un belirttiği Haçlı seferi için paketini hazırlıyor, kimisi anayasa paketini açıyor.
Ya... ABD bir şeyler diyor, AB bir şey söylüyor, IMF bir şeyler istiyor; reva mıdır ki Türkiye, açlığını, susuzluğunu, krizini bir kenara bırakıp öncelikle bu "dostların istekleri"ni yerine getirmek için uğraşmasın. Yapılan da bu değil mi?
Ama "öncelikle milletin derdi"yle ilgilenmek için bağımsız, gerçekten samimi, ikiyüzlülükten korunmuş, Kuvay-ı Milliye ruhuyla donanmış mangal gibi yürek ister. Türkiye'miz için, istiklal ve istikbalimiz için, bu yürekler beri gelsin...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019