Anayasamızın "asla değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan maddelerinden ilk ikisi" şudur: Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.İki dönemden beri iktidarda olan AKP hükümetinin icraatlarına bakın bakalım, devletin bu temel ve değişmez özelliklerinden ne kaldı, ne kadarı kaldı?Adaletin çivisi çıkmadı, hukuk devleti ilkesi ve hukukun üstünlüğü esası örselenmedi, diyebilen varsa, beri gelsin! Yaşanan gelişmeler gösteriyor ki, maalesef devletin de, hukukun da, adaletin de çivisi çıktı, devlet gemisinin çivileri bir bir sökülüyor. Hukuk siyasallaşıyor. Vaziyet şu ki, devletin "sosyal devlet" niteliği artık çok lüks kalıyor! Devlette oynatılmadık çivi kalmadı ki "sosyal devlet" özelliği sağlam kalsın, Türk milletinin yaralarını sarsın!Yargının siyasallaştırılma operasyonuna tabi tutulduğu, yargı bağımsızlığının koltuğu kapan hükümetlere göre şekillendiği bir ülkede, hukukun üstünlüğünden, hukuk devletinden ve sağlam bir adalet mekanizmasından bahsetmek zordur.Depolarda küflenip-çürümeye yüz tutmuş yığın dava dosyalarından, davaların 5-6 sene uzamasından, yargı mensuplarına dosyalara ilişkin yol harcırahı dahi temin edilemeyişinden bahsetmiyorum? Bu bahs-i diğer. Bunları kanıksadık zaten!Son yıllarda, iktidar ile yargı arasında süren kıyasıya mücadele ve alt etme gayretleri, ne hukuk devleti bıraktı, ne hukukun üstünlüğü ilkesi, ne adalete güven, ne de milletin tutunacağı devlet dalı!Yaşanan şu olayları sade ve basit düşünelim?Terörist başı Apo'yu ense kökünden tutup Kenya'dan Türkiye'ye getiren Özel Kuvvetler komutanı Korgeneral Engin Alan, Balyoz operasyonun kapsamında Silivri'de? "Beni İmralı'da Apo'nun yanına koysunlar" diyor. Millete kasteden katil Apo ile milletin komutanı AKP iktidarında "aynı kodes"te! Millet ise, hala teröre eskisinden daha çok şehit evlatlarını kara toprağa koymaya devam ediyor.-Yazımı yazarken, ajanslara Engin paşanın da tahliye edildiği haberi düştü. İçerde yattığı yanına kâr kaldı.İsrail, Akdeniz'in uluslararası kara sularında gemimize indirme yapıyor, 9 insanımızı katlediyor. Bu saldırı, uluslararası hukukta "açık bir savaş sebebi"dir! Aynı saatlerde PKK, İskenderun donanmasına saldırarak 6-7 askerimizi şehit ediyor? Türk donanmasının üst düzey komutanları ise bilmem kaçıncı Ergenekon dalgasıyla kodeste! Böylesi olağanüstü bir durumda Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, acil devlet zirvesi yapacağı Türk donanmasının üst düzeyinden komutan yok! Dahası Arınç'ın acil toplantı yaptığı Genelkurmay Harekat Başkanı Korgeneral Mehmet Eröz, Ergenekon'un bilmem kaçıncı dalgasıyla kodese gönderilmiş, Allah'tan tutuksuz yargılanmak üzere dışarı salınmış? O da rastlantı olarak dışarıda; yoksa Eröz Paşa'nın Ergenekon davası sürüyor!Arınç'ın "acil toplantı yaptığı" diğer alt rütbeli ise Deniz Harekat Eğitim Dairesi Başkanı Tuğamiral Cem Çakmak? O da, Balyoz'la derdest edilenler arasında! Dünyanın neresinde, hangi siyaset, kendi devlet kurumlarıyla ve sıkıştığı an kapısına koştuğu askeriyle bu kadar oynuyor?!Ergenekon'un bilmem kaçıncı dalgasıyla kodese tıkılıp aylardan beri içeride bulunan, Karaciğer naklinde dünya çapında hocaların hocası olarak nam salmış Rektör Prof. Dr. Mehmet Haberal, karşı dava açıyor. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Haberal'ı haklı buluyor; Ergenekon davasında görevli 2'si mahkeme başkanı olmak üzere 9 ağır ceza hâkimini ayrı ayrı "ciddi tazminat cezasına" çarptırıyor. Prof. Dr. Haberal, bilmem kaç aydan beri kodeste; tazminata mahkum edilen hakimler ise temyiz kapısında?Önceki gün Başbakan R. T. Erdoğan, yüksek mahkemenin verdiği tazminat cezası karşısında şöyle vaveyla kopartıyor; "Bunun altından neyle kalkacaksınız?" diyor.Hükümetin, ABD ve AB aklıyla başlattığı "açılım-saçılım" kapsamında dağdan indirip yollarına kırmızı halılar döşettiği, devletin savcılarını ayaklarına getirtip seyyar mahkemelerde "suçsuzluk beratı" verilen terör örgütü mensuplarından 10'u-13'ü, 3-4 ay sonra bu hafta tutuklanıyor. Öyle pişman-mişman filan değiliz, diyorlar. AKP'nin söz konusu açılım furyasından bu yana,130'u aşkın vatan evladı ise teröre kurban gidiyor, şehit düşüyor!Saymakla bitmez? Bu vaziyet karşısında millet ne yapsın?! Millet hangi dala tutunsun!? Devlet, hukuk, bağımsız yargı bunun neresinde?! Siyaset bunun neresinde?! Akıl ve iz'an bunun neresinde?!Artık dağ başındaki çobanlar bile, akıllara dank eden bu vahim olayları, devletin, adaletin, hukukun ve ülkenin çivilerinin söküldüğü ve her şeyin artık siyasallaştığı vaziyet olarak değerlendiriyor.Hatırlayın, ta 1975'li yıllardan beri BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, bir milletin var olabilmesi için "olmazsa olmaz" şu esaslara ısrarla vurgu yapıyor: Devlet, millet, ordu, adalet, aile ve din! Bunlar örselenir, çivileri sökülürse, millet yok olur; bunlarla oynamak, bizzat milletle oynamaktır, diyor. Milletin devletini, vatanını, namus ve mukaddesatını canları pahasına koruyan asker ve komutanlarını kodese tıkanların, başları sıkıştıklarında, ecnebilerin savaş sinyalini aldıklarında, yine o komutanların veya onların alt rütbelilerinin yanında soluğu almaları, Prof. Dr. Baş'ı haklı çıkarmıyor mu?!Dolayısıyla gün, Prof. Dr. Baş'ın ikazlarına kulak vererek aklımızı başımıza devşirme zamanıdır. Bu, Prof. Dr. Baş farkıdır, gerçek devlet adamlığıdır? Zira o, Sosyal Devlet-Milli Devlet tezinde, adaletli ve güçlü bir sosyal hukuk devletinin, hangi projelerle nasıl inşa edileceğini hesabıyla-kitabıyla ortaya koydu. Demokratik, laik, sosyal hukuk devletimizin kainat çapında güçlü bir devlet, yüce milletimizin de insanlığın en yüce ve en onurlu milleti olmasının projelerini geliştirdi? Kurtuluşun yolu bellidir. Kısaca aklın yolu birdir; o da BTP'dir! Gerisi devletin, hukukun, adaletin çivilerinin söküldüğü; sosyal devletin ortadan kalktığı; iktidar koltuğunu kapanların, bağımsız yargı başta olmak üzere iktidar muhaliflerini ortadan kaldırmak ve devletin erklerini sarsmak üzere seferber olduğu bir despotizmdir, saltanattır, padişahlıktır, kaostur. Böylesi bir adaletsiz ve hukuksuz siyasal anlayışa pirim veren millet, yok olmaya mahkumdur!
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019